18 Eylül 2009 Cuma

Yürüyoruz Biz Bu Yolda! {Panathinaikos:1-3:Galatasaray}


Maç Öncesi
Geçtiğimiz seneki Olimpiakos maçındaki koreografi olacaktı bu resim, birileri izin verseydi. Bugün maçı izlerken gözümün önünde bu koreografi dolandı durdu. Bu yüzdende maç yazısının tepe resmi oldu. Maçtan önce bir çok Galatasaray'lının aklında şu soru vardı; Arda ilk 11'de olacak mı? Gerek lig gerekse milli maçlar yıldız oyuncuyu yormuş ve bir hayli yıpratmıştı. Bu maçta dinlendirilmesi iyi olurdu ama acaba bu kadar önemli bir maçta Arda'sız oynamak Galatasaray'ı kötü etkiler miydi? Bu sorunun cevabını maçtan hemen hemen yarım saat önce aldık. Arda maçta yedekler arasında bekleyecek, kaptanlık pazubandı ise Emre Aşık'ın kolunda olacaktı. Servet'in nezle olarak maçın kadrosundan son gün çıkarılması ve Gökhan'ın sakatlığı defans hattının göbeğinde Emre'leri izleme şansı veriyordu bize.


Süper Galatasaray
Maça deplasmanda olmasına rağmen müthiş başlayan taraf ekibimizdi. İlk yarının hemen başında 5. dakikada Baros'un penaltı noktası üzerine çıkardığı top Panathinaikos defansının müdahalesinin ardından Elano'nun önünde kaldı. Brezilya'lı topu ağlarla buluşturmakta gecikmedi tabi. Bu golü hazırlayan ismin Mustafa Sarp olduğunu es geçmek büyük haksızlık olur. Sürpriz gibi girdi bu adam hayatımıza. Hepimiz iyi yedek olur, yedek kulübesini güçlendirmek lazım derken Ayhan'ın sırtından formayı söktü aldı resmen. İlk golü atmanın verdiği özgüvenle Galatasaray'ımız başarılı oyununu sürdürdü. Pana evinde oynamasına rağmen bırakın yarı alanı kendi ceza sahasından çıkamadı neredeyse. Bunun en büyük nedenlerinden birisinin Galatasaray'ın sahada boş yer bırakmaması olduğunu söyleyebiliriz. Takım oyunu dedikleri bugün izlediğimiz oyun olsa gerek. Bilhassa ilk yarı.. Galatasaray'lı futbolcular nerede bir boşluk görseler orayı kapatmak için çabaladılar durdular. Yaşanan nadir Pana ataklarına da Franco engel oluyordu. Bugün kusursuz oynadı diyebiliriz Franco için. Bir atakta rakiple karşı karşıya kalmıştı. Kaleyi hatta ceza sahasını terketti, rakibi çalımlayarak topu uzaklaştırdı. Bir defans oyuncusu gibi..


Kaldı Bir Stoper
Maça iki as stoperinden mahrum çıkan Galatasaray'ımız için ilk yarının en kötü olayı şüphesiz Emre Güngör'ün yine maçı tamamlayamaması oldu. Ne ara sakatlandı yine ne oldu bilmiyorum ama ilk yarının ortasında 24. dakikada Emre yerini küçük kaptanıma Uğur'a bıraktı. Biz Uğur'un sağ bek olduğunu zannederdik. Ama Rijkaard geldiğinden beri Uğur sol bek mevkisinde oynuyor. Keza bu maçta da durum değişmedi. Emre Güngör ile Uğur yer değiştirirken Hakan Balta stoper mevkisine Uğur ise sol beke geçti. Maçın geneline baktığımızda kademe anlayışı ile başarılı bir çizgi yakaladığını söyleyebiliriz. Haftasonuna kadar Gökhan & Servet ikilisinden birisi iyileşir umarım..


Şans Çalışanın Yanındadır
İlk yarının hemen başında 2. dakikada Kewell'ın çıkardığı ince pasla Milan ile kale arasında sadece kaleci engeli kalmıştı. Kaleciyi de geçen Milan topu ağlara göndermekte zorluk çekmedi. Bu gol Galatasaray'ı deplasmanda 2 farklı öne geçirmekle kalmamış Pana taraftarları ve takımını da bir hayli germişti. Milan'ın bu golünün ardından gerilen ve hırslanan Pana'lı oyuncular dalga dalga gelmeye başladılar. Yaklaşık 10 dakika süren bu ataklardan kimi son vuruşlardaki beceriksizlikle kimi de Franco'nun elleri arasında eridi gitti. 56. dakikada Galatasaray'ın rakip yarı alanın ortalarından kazandığı bir frikik vardı. Önce Keita geldi topa üzerinden atladı ben ne oluyoruz diye bakarken Elano topa vurmuş fakat top savunmaya da çarparak kaleciyi ters ayakta bırakmıştı. Sonuç mu? O pozisyonda değil Pana'nın kalecisi Casillas gelse o topu çıkaramazdı. Gerçekten hem Pana'nın kaçırdığı goller hem de bizim attığımız 3. gol maçın Galatasaray'a geleceğini gösterir gibiydi. Şans bizden yanaydı dediğim gibi. 62. dakikada attığımız 3 golün 2'sinin sahibi olan Elano yerine Arda sahadaydı. 70. dakikadan sonra artık top çevirmeye başladık. Birazda rehavete kapıldık sanıyorum zira 77. dakikada Karagounis Franco ile karşı karşıya kalmasının ardından topu Franco'nun solundan filelere gönderdi.


3 Gol=3 Puan
Galatasaray iddia oynayanlar için bulunmaz bir nimet halini aldı artık. Zira her maçın üst biteceğine garanti verir gibi oynuyor. Bakın bu 10. maçımız yalnızca ikisi alt bitti. Oda Tallinn ve Tobol deplasmanları. %80 oranla üst bitiyor. Galibiyeti zaten banko :) Bu maçta da tarife değişmedi 3-1'lik skor ile Atina deplasmanından döndük. Gruptaki diğer maçta da Bükreş, Strum Graz'ı deplasmanda 1-0 yenmiş. Şu durumda sanırım ilk haftanın lideri olduk (:p). Grup maçlarına iyi başlamak her zaman önemlidir. Biz çok iyi bir başlangıç yaptık ve grupta ayarımızdaki takım diyebileceğimiz Panathinaikos'u 3-1 ile geçtik. Şimdi gözler haftasonu oynanacak maça çevrildi. Pazartesi akşamı Kasımpaşa ile oynuyoruz. Bu maçı da kayıpsız atlatırsak rahatız. En zorlu virajlardan birini döndük demektir. Yürüyedur Galatasaray'ım..


Bu Kadroyla Sırtımız Yere Gelmez
Yedek kulübemizi {aslar kulübesi} fotoğrafta görüyorsunuz. Arda Turan kenarda.. Uğur Uçar kenarda.. Caner Erkin kenarda.. Barış Özbek kenarda.. Alpaslan kenarda.. Aynı anda başka bir yerde Galatasaray'ın bir maçı daha olma imkanı olsaydı, aslar kulübesinden bir takım çıkarsaydık bu takımda 3 atar gelirdi hiç acımadan. Çok iyi işler yaptık bu sezon başında. Şimdi de bunun kaymağını yiyoruz. Yemeye de devam edeceğiz tabi. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı. Kimse endişe etmesin.

Sabri! Sabri! Sabriii!
Sana laf edenin Galatasaray'lılığı gözüne dizine dursun. Sahanında gönlümüzünde yıldızısın mavi gözlü minik dev. Beşiktaş maçında zaten mükemmeldi de kimileri bunun tek maçlık bir performans olacağını saman alevi gibi parlayıp söneceğini söylüyordu. Alın size alev, alın size ateş, alın size Sabri. Kıymetlisin #55. Aynen devam :)



6 Hakem :)
Evet sahada tam 6 tane hakem vardı. Kalenin yanında bekleyen bazen kalecinin yanına kadar çıkan.. Enteresan bir görüntü oluştu ama alıştıkça tuhaf gelmez sanırım. Göz aşinalığımız yok ya ondan böyle olduk. 2 haftada bir böyle hakem bolluğunda yapacağız maçları. Hakem başına 3.5 futbolcu mu düşüyor :))

Dsmart..
Yazmayayım diyordum ama duramadım. Maçtan günler önce atıp tutmaya başladılar açık kanalda vereceğiz, Dsmart'tan büyük lütuf falan diye. Oysa Uefa'nın koyduğu yayıncılık kuralları çerçevesinde aynı şehrin iki takımı eğer Avrupa Ligi'nde mücadele ediyorsa ve maçları aynı günse birini şifreliyorsanız birini açık kanalda vermek mecburiyetindesiniz. Bunu futbolseverlere bağışlamış havalarında olması sinirleri germişti. Fakat akşam uyduda şifrelenmesi bir kez daha gerilmemize neden oldu. Allahtan anten Tnt'yi çekiyorduda maçı izleyebildim. Bakalım bir dahaki maçta nasıl bir formül bulacağız.


Pana Taraftarı..
Panathinaikos'un taraftarı müthişti bugün. Evet ne dediklerini anlamamış olabilirim ama beni çok etkilediler maç boyunca yaptıkları müthiş destek ile. Onlar Pana'nın marşını haykırırken bende kaptırmışım kendimi Nevizade Gecelerini söylemeye başlamışım kendi kendime. Kalecileri Galinovic'i 60. dakikadan sonra topa ne zaman dokunsa ıslıklamaları da yenilen 3 golden doğan hoşnutsuzluktan başka bir şey değildi şüphesiz. Bu maçtan önce 2 taraftarları ölmüş deplasmandan dönerken. Bizimkiler acınızı paylaşıyoruz tarzı bir yazı ile çıktılar sahaya. Rakibe büyük bir incelikti tabi bu. Taraftarlarda bu jestimizi hem maç başında hem de maç sonunda alkışlarıyla yanıtladılar. Taşkınlık vukuat falan olmadı yani. Bu güzel haber işte.


Yazar Notu {Burak Eren}

Panathinaikos teknik direktörü taraftarlarını heyecanlandırmak ve eski defterleri açmak için elinden geleni yaptı. Maç içinde öyle bir ruh oluşturmak istiyorduki baskıyla bir nevi Galatasaray'ı yenmeye çalıştılar. Ama benim gördüğüm son derece güzel bir maç oldu ve kaliteli bir futbol izledik. İki takımda galibiyet için oynadı, pozisyonlar buldu ama yetenekleri ayakları neticesinde Galatasaray maçtan galip ayrıldı. Baros'un kendini yeniden bulmasına sevindim çünkü bu sezona çok formsuz başladı. Bu maçta ise rakip savunmanın dengesini oldukça bozdu. Geniş kadromuz neticesinde rotasyonu doğru uygulama şansımız oldu. Zorlu Panathinaikos deplasmanında bile Arda Turan'ı yedek bırakma lüksümüz varsa ben bu kadro genişliği hakkında daha da birşey demem. Mehmet Topal'ı son iki maçta eleştiriyordum ama kendini sisteme adapte etmeye başladı. Emre Güngör'ün tekrar sakatlanmasına üzüldüm artık sakatlığı biraz kronik hal aldı. Sonrasında Hakan Balta stoperde iyi görüntü verdi ve bundan önemlisi Uğur Uçar sol bekte gayet iyi oynadı. Rijkaard'ın Caner yerine Uğur'u oyuna sokması ilginçti. Uğur'da Rijkaard'la beraber futbol vizyonunu arttıracak gibi ve bunu başka bir yazıda uzunca anlatmalıyım. Uğur bir bek olarak kendine Lahm'ı örnek almış gibi.

Oyunun genelinde çok fazla pozisyon bulduk, rakibinde pozisyonları vardı ama Galatasaray galibiyeti hak etti. Herşeyden önce güzel bir maç oldu. Panathinaikos'u deplasmanda yenerek bu gruptaki ağırlığımızı belli ettik. Bundan sonra önümüz açık ve bana sorarsanız lider çıkarız. Bu maça dair en çok gözüme çarpanlar Uğur'un sol bek oynaması ve Baros'un formu oldu. Ayrıca duran top geleneğimizi gösterip Elano'nun rakibe çarptırsada golü bulması güzel. Geçmiş yıllarda duran top kullanamamaktan çok çektik ama artık bir numaralı kozumuz duran top gibi duruyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir