14 Ekim 2009 Çarşamba

Sevemedim Vedaları {Türkiye-Ermenistan Maçı}

Şarkı sözlerini yazılarımın başlıklarında kullanmayı seviyorum. Bu başlıkta Kolera'nın şarkısından alıntılanmıştır. Fatih Terim, vedası ve Ermenistan maçı ile ilgili konuşalım istiyorum bugün biraz. Burak ayrıntılı olarak irdeleyecektir Fatih Terim dönemini ve sonrasını fakat ben kendi penceremden bakmak istiyorum bir parça. Daha sakin, daha duygusal bir pencereden. Fatih Terim'in Galatasaray'daki ikinci döneminde sanırım bir Rizespor maçıydı yine böyle olmuştum. Başlıkta da dediğim gibi sevmiyorum vedaları sevemeyeceğim de sanırım. Giden yahut gönderilen kişinin gitme veya gönderilme sebebini, kaldığı dönem içinde ne yaptığını düşünmeden sadece vedaya odaklanmak sanırım benim hatam. Fatih Terim'in gitmesine o zaman da üzülmüştüm bu akşam da üzüleceğim.

Milli Takımda Doğrular ve Yanlışlar
Milli takımda kaldığı süreç içerisinde çok eleştiri alsa da bir şeyleri değiştirmeye ve düzenlemeye çalıştı aslında Fatih Hoca. Ama o kadar başarıya endeksli bir hale geldik ki hepimiz hiç bir şeyi beğenmez olduk. Mesela bakın Ceyhun'u {Eriş}, Yusuf'u, İbrahim Üzülmez'i çağırdığı için eleştiriyoruz değil mi hocayı? Ama öte yandan Nuri'li, Arda'lı, Ceyhun'lu {Gülselam} ve Sercan'lı nispeten genç bir kadro kurmaya ve şablon oturtmaya da başlamıştı Fatih Terim. Hem daha bir kaç ay önce Avrupa'nın üçüncüsü olurken herşey iyiydi de şimdi mi kötü oldu? Bir parlayıp bir sönmek beni de mutlu etmiyor, istikrarlı başarı olması gerekiyor evet ama istikrarlı başarı için önce istikrarlı bir kadroya ihtiyaç var. Milli takımda istikrarlı olan tek şey teknik heyetti Fatih Terim döneminde. Ne sahadaki futbolculardan bir devamlılık görebildik ne de kenardakilerden. Fatih Terim'in hiç hatası yok mu? Hem de sayılamayacak kadar var. Mesela Gökdeniz'in çağırılmaması hataydı son dönemde. Mesut gibi Eren gibi gurbetçi futbolcuların takıma kazandırılmaması hataydı. Basın, medya ve taraftarlarla oluşturulan gergin hava bir hataydı. Daha ılımlı, daha güler yüzlü bir temsil gerekiyordu. Milli takım çok büyük sorumluluk 80 milyon insanı temsil etmek hiç kolay değil. Ama elinizi taşın altına koyup ben yapabilirim diyorsanız yapmak zorundaydınız. Bu konuda eleştirilebilir Fatih Hoca.

Fatih Terim'den Sonrası
Basında isimler dönmeye başladı. Yerli isimlerden Ertuğrul Sağlam, Bülent Uygun, Hakan Şükür, Yılmaz Vural ve Mustafa Denizli sıralanan isimlerden yalnızca beşi. Yabancı isimlerden ise Daum ile Hiddink ismi öne çıkıyor. Benim fikrimden önce Arda'nın dünkü basın toplantısındaki sözlerini ekleyelim buraya;
"Karar mekanizması Türkiye Futbol Federasyonudur. Bizim, sadece hocamızın ayrıldığı için üzüntümüz vardır. Onun dışında biz yerli de olsa yabancı da olsa işimizi profesyonelce yapacağız. Ülkemize hizmet etmek bizim görevimiz. Ama ben milliyetçi bir insan olarak, her zaman bir Türk hocayla çalışmak isterim''
Tamamen aynı fikirdeyim Arda ile. Daha önce de yazmıştım milli takımda devşirme futbolcuya da devşirme hocaya da her zaman karşıydım her zaman karşı olacağım. Yerli hoca alternatiflerinin içinde ise en aklıma yatan isim Ertuğrul Sağlam. Bir kere futbolcuların tamamını tanıyor, ligde Bursaspor'u çalıştırdığından takımların eksisini artısını milil takıma neler katabileceğini biliyor, Beşiktaş gibi büyük bir takımı çalıştırdı, Bursaspor'u çok ciddi yerlere taşıdı.. Tüm bu sebepler bir araya gelince bence Ertuğrul Sağlam biçilmiş kaftandır. Gönlümden geçen diğer isimse kamuoyunda dönen isimlerin dışında Abdullah Avcı. Asla olmasın diyebileceğim isim ise tereddüt etmeden Bülent Uygun'dur. Hakan Şükür'e çok büyük saygım ve sevgim var ama daha takım çalıştırmadan milli takım koltuğuna oturtulduğu takdirde çok yıpranacağını düşünüyorum. Tecrübe kazanır takımlar çalıştırır sonra olur ancak. Ama önümüzde Bülent Korkmaz & Galatasaray faciası varken Kaptan bu kadar yıpratılmışken Hakan Şükür'ü milli takımın başına getirmek onu bile bile ateşe atmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bir de Rıdvan Dilmen olayı var :) Güntekin Onay ile müthiş ikili onlar. Rıdvan ile Güntekin'i sahada değil maç sonrasında Ntv'de izlemek istiyoruz {Eklemedir :) }

Türkiye-Ermenistan Maçı
Gelelim İmparator'un son kez askerlerinin başında çıkacağı savaşa. Dünkü basın toplantılarından çıkardığım mana bir kere bu maçta galip gelmek için futbolcuların ekstra bir efor sarfedeceği ve maçı mutlak suretle kazanacağı hatta farklı kazanacağı. Moral bozukluğuymuş, haftasonu oynanacak maçlarmış hiç birinin umrunda olmayacak. Fatih Terim ve Rüştü için verilen bir veda partisi havasında olacak bu maç. Yer yer hüzünlü ama sonucundan keyif alacağımz bir maç olacak. Maç bu akşam 21:00'da başlayacak ve Atv'de yayınlanacak. Bursa Atatürk Stadı'nda oynanacak maçın hakemi İsveç Futbol Federasyonu'ndan Martin Hansson. Maça Rüştü, Gökhan Gönül, Ceyhun Gülselam, Servet, Hakan Balta, Hamit, Emre, Ayhan, Arda, Tuncay, Halil onbiriyle çıkmamız bekleniyor. Maçla ilgili nacizhane tahminim 3-0 Türkiye galibiyeti. Başarılar Fatih Hoca.

Biraz melankolik olacak ama eklemeden geçemeyeceğim;
Ayrılıkta sevdaya dahil,
Çünkü ayrılanlar hala sevgili :)

Attila İlhan

3 yorum:

  1. şahsen ülke insanımızın ciddi bir yapılanma'yı bekleyecek sabrı olduğunu düşünmüyorum.. Elbette bir futbol ülkesi, istikrarlı bir futbol ekolü olmamız için topyekün sistem oluşturmamız şart ama o sistem oluşana kadar ortaya çıkacak olumsuz tabloları bu ülke kaldıramaz.. Şampiyonlar ligi rütbesini omzunda taşıyan adamın 2 maçlık performansında bile kin kusanlar yeni bir sisteme nasıl tahamül etsinler.. Bence mevcut kadrodan en verimli pastayı çıkartacak bir hocadır milli takımın aradığı.. Aklıma bu bağlamda ilk "luce" geliyor.. Keşke shaktar'ı çalıştırmasaydı, boşta olsaydı..

    YanıtlaSil
  2. Aslında Luce'de alternatifler arasında olabilir fakat gerek Federasyon ile yaşayabileceği potansiyel polemikler, gerek Shaktar'daki durumu, gerekse milli takımın başında yabancı hoca görmek istemeyişim {kendi adıma elbette} Lucescu'yu direkt elememe neden oldu sanırım. Yazıyı kafamda kurgularken aklımdaydı oysa :)

    YanıtlaSil
  3. terim'in galatasaray'a ilk vedası 2000 baharının son maçı. 21 mayıs 2000..
    tribünler "kal bu sene kal bu sene, alınacak çok kupa var bu sene" dedi.. olmadı, kalmadı.

    terim'in galatasaray'a ikinci vedası. 20 mart 2004 galatasaray-rize maçı olimpiyatta, candan erçetin'in "elbette" şarkısıyla geçti.

    ilk maçta ben yoktum, ikinci maçta ağlamayan insan yoktu..

    terim despot bir babadır, sürekli kavga edersiniz, geçinemzsiniz, içten içe sevmediğinizi düşünürsünüz hatta, onun herşeyi bildiğini sandığını ama sizin daha çok şey bildiğinizi sanarsınız, o olmasa rahat ederim diye düşünürsünüz ama gittiği zaman arkasından bakıp ağlarsınız

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir