Yine Olmadı {Fenerbahçe:3-1:Galatasaray}

Bu statta şansımız tutmuyor evet. Zaten o tribünlerle bu maçın bitmesi bile mucize. Bir kaç sezon önce Samiyen'de oynanan maçta sahaya atılan sulardan dolayı bize verilen ceza bakalım Fenerbahçe'ye de verilebilecek mi? Bizde en azından hakem falan yaralanmamıştı. Saraçoğlu'nda hakem yaralandı ben en az 2 maç ceza bekliyorum. Neyse bu işleri federasyona paslayalım. Maça dönelim. Ligin 10. haftası geride kaldı. Liderlikten ikinciliğe düşmüştük. Şimdi de ikincilikten averajla da olsa üçüncülüğe düştük. Birazdan bunun sebeplerini yazacağız tabii. Aldığımız bu mağlubiyetle 22 puanda kaldık ve Bursa'nın ardından 3. sıradayız. Fenerbahçe ise puanını 24'ten 27'ye çıkararak liderliğini sürdürdü. En yakın rakibine 5 puan fark atarak hemde.

Maçtan önce yazdığımız her yazıda Fenerbahçe'nin en büyük artısının Saraçoğlu Stadı, Galatasaray'ın en büyük artısının ise Keita olacağını söylüyorduk. İşin gerçeği Fenerbahçe -etik olmasa da- stat faktörünü iyi kullandı. Keita'yı da aldıkları önlemlerle kilitleyince 2 farklı galibiyeti elde ettiler. Daum'u kutlamak gerekiyor. Çıkardığı kadro çok fena değildi. Ama kadrodan ziyade verdiği taktiklerle maçı kazandırdı diyebiliriz. Alex'in önemi bir kez daha anlaşılmıştır sanırım bu maçta. Kaptan dediğin böyle olacak işte. Bizim kaptana taş var burada birazdan geleceğiz ona da. Alex'ten başka benim asıl çekindiğim isim Volkan'dı. Çekinmekte haklı olduğumu da dakika dakika seyrettik. Çok iyiydi bugün. Açıkçası çok da yorulmadı. Gol atamıyor diye eleştirdiğimiz Guiza'da Galatasaray karşısında gol buldu. İkinci yarıda oyuna girmesine rağmen.. Fenerbahçe'de eleştirilecek bir isim varsa Kazım'dı. Benim işime geldi kötü oynaması ayrı, ama bugün sahiden çok kötüydü. Attığı bütün toplar auta gitti, kaleyi bulan tek şutu yok, kaleye gelemiyorsa da tek sebebi ofsayta düşmesi. Çok dağınık gördüm bugün Kazım'ı. Çoğunlukla Fenerbahçe'nin oynadığı oyunun nihayetinde de 3 puanı 3 golle aldılar. İstemeye istemeye hakettiler demek zorundayım. Hayırlı olsun.

Gelelim maçın kırmızı tarafına.. Hiç böyle düşünmemiştim ben. Daha rahat bir maç geçireceğiz diyordum. Ama daha maç başlamadan Cristian'ın yaptığı lüzumsuzluk, ardından maçın henüz başında Emre'nin yaptığı faul ile Baros'un sakatlanması ve oyun dışında kalması, tribünlerin maçı germesi oyunumuzu da konsantrasyonumuzu da inanılmaz etkiledi. Emre sanırım nereden bir şey yapayımda gündeme oturayım diye düşünmüş olacak ki Baros'u daha ilk dakika dolmadan bir güzel sakatladı. Sayesinde 2 ay top oynayamacak çocuk. Buraya yazılacak çok güzel şeyler var da ben susuyorum. Hepimizin fikri aynı nede olsa. Takımın kötülerini yazmaya başlarsak, zira biraz uzun sürecek, öncelikle Arda; demin Alex için kaptan dediğin böyle olur yazdım. Arda'ya diyecek laf bulamıyorum. Ben savundukça, toparladı, toparlayacak dedikçe o dağılıyor. İnşallah kendini düzeltir de ben de bir daha böyle bir cümle kurmak zorunda kalmam. İkinci kaptan Ayhan; bir futbolcu maç içerisinde bu kadar pas hatası yapar mı yahu? İnsaf! Yediğimiz iki golün mimarı deseniz Servet. Haftalardır diyoruz ki bu Leo bizde Mondi etkisi bırakıyor. İyi olacak, güveniyoruz cart curt. Bu kadar topla oynanmaz. 30 yaşından sonra kariyerini stoper olarak sürdürecekse bilmiyorum. Ama bunun yeri Galatasaray değil! Son olarak Keita.. Seviyorum bu adamı. Artık daha çok hemde :)

Çok üzgünüm, çok şanssız hissediyorum takımı. Ama insan kendi şansını kendisi yaratır lafının da sonuna kadar arkasındayım. Sen iyi oynamazsan, topu kovalamazsan, oyunun gereklerini yerine getirmezsen sana kimse buyur gol at demez. Hele Saraçoğlu'nda asla! 3 puandır telafi edilir diyeceğim ama, bu mantaliteyle zor. Kimse kusura bakmasın. Haftaya Sivas ile oynuyoruz Keita cezalı. Hafta içi maç yok. Fenerbahçe'yi kutlarım.