5 Kasım 2009 Perşembe

Ter Attık {Dinamo Bükreş:0-3:Galatasaray}

Avrupa Ligi F Grubu 4. maçında Galatasaray, Dinamo Bükreş deplasmanına konuk oldu. Oyunun genelinde Galatasaray hakimiyeti izlediğimiz maçın sonucunda skor da maçı destekler gibiydi. Ayrıca maç içinde Galatasaray'ın topla oynama oranının %60'ın altına düşmemiş olması da dikkat çekici. Artık istediği zaman oyunu hareketlendirip istediği zaman oyunu soğutabilen özetle oyunu domine eden bir takım izliyoruz maçlarda. Bunun en bariz örneğini Sivasspor maçında yaşamıştık. Bugün Bükreş karşısında oynanan oyun da beni çok memnun bıraktı. Zira yine rahat bir oyun ile rahat bir galibiyet aldık. Tabii ne Bükreş ne Sivasspor, Galatasaray'ı tam mânâsıyla zorlayamadılar. Bu da rahat galibiyetler almamızda bir sebepti. Üst üste iki maçtan da gol yemeden galip ayrılmak çok önemliydi.

Maça ideale yakın bir onbir ile çıktık. Burak blogda verdiği ilk onbirde Keita dışında tüm takımı bildi. Keita lig maçında oynamayacaktı ama bu maçta ilk onbirde başlamadı. Açıkçası bunun sebebini pek anlayamadım. Ama Arda'yı yeniden sağ kanatta ve yer yer Barış ile yer değiştirdiğine orta sahada izleme fırsatı bulduk. Kewell sol açık olarak Nonda ise forvet olarak bu maçta karşımıza çıkan diğer futbolcularımız oldular. Benim gözlerim ikinci yarıda bir Arda-Tobi değişikliği bekledi açıkçası. Hem Arda'nın dinlendirilmesi hem de Tobi'nin maç eksiğinin kapanması için. Tabii aynı değişikliği Kewell için de düşünebilirdi Rijkaard ama yapmadı. Kendi takdiridir saygı duyuyoruz elbette. Bükreş bilhassa Mustafa Sarp-Mehmet Topal bendini aşamadığından ilk maçtaki gibi savunma oynamak mecburiyetinde kaldı. Bu ikiliyi geçtiklerinde ise buldukları pozisyonları kâh auta atarak kâh defansımıza kaptırarak bir bir kaybettiler. Bulduğumuz gollerde kaleci hatası olsa da organize ataklarla rakip kaleye gelebilmemiz çok önemliydi.

Bulduğumuz gollerden ilkinde Kewell'ın tek başına imzası var dersek yanılmayız sanırım. Ceza sahasını sınırlayan çizginin hemen içinde top ayağına tam oturmamasına rağmen öyle güzel vurdu ki bu adam için blog açsak yeridir esprileri yapıldı aramızda. Fikri kullanmak isteyen haber versin katkımız olur :) Harry Kewell müthiş bir futbolcu olmasına ve onca tecrübesine rağmen hâlâ ilk günkü kadar heyecanlı olmasının yanı sıra futbolunun üstüne koyuyor sürekli. İlk geldiği günlerden bu yana futbolunda en ufak bir düşüş olmadı hatta daha da ilerletti desek yeridir sanıyorum. Profesyonellik dediğimiz şey bu işte. Harry'nin golden 2 dakika sonra ise bu defa Nonda'yı izledik. Galatasaray'ın gol yolları Milan'ın ardından Nonda'ya emanet artık. Rijkaard onu yedekte tutmak yerine maçlarda ilk 11'de sahaya koyuyor. Sakatlık falan olmadıkça kuvvetle muhtemel yeni forvetimiz Nonda olacak. Nonda oyundan çıktıktan sonra ise forvet olarak Arda'yı izliyoruz ki sol açık, sağ açık ve orta sahanın ortasının ardından Arda'nın oyununa bir de forvet özellikleri eklenirse nasıl bir futbolcu çıkacak ortaya gerçekten merakla bekliyorum. Neyse maça dönecek olursam Nonda'nın attığı golde kalecinin bariz hatası vardı. Nonda dahil kimse o topun gol olacağına ihtimal vermemiştir sanıyorum. Sabri'nin ortasını gole çeviren Nonda'nın performansı da başarılı çizgisinde devam ediyor. İkinci golü bulmanın ardından oyunu soğutan Galatasaray ilk yarıyı 2-0 önde kapattı.

İkinci yarıda Mustafa Sarp-Elano değişikliğinden sonra Bükreş'in ataklarını artırdığını söyleyebiliriz. Sarp savunmanın önünde savunma için çok başarılı işler yapmaya devam etti bu maçta da. Mehmet Topal, Rijkaard'ın sistemine uymalı diye çok yazıp çizdik. Sanırım Rijkaard onu sisteme nihayet adapte edebildi. Mustafa ile çok başarılı bir ikili olduklarını biraz evvel yazmıştım. Maçın 55. dakikasına geldiğimizde Mehmet Topal topu sol kanattan sürüyordu. Kaleye çektiği şut köşeden ağlarla buluştu. Sol kanattan attığı bu gol gerçekten jeneriklik türden diyebileceğimiz bir goldü. Bu gol Galatasaray'ı 3-0 öne geçirmekle kalmamış Bükreş ataklarını da azaltan son darbe olmuştu. Kalan dakikaları basketbol tabiriyle erittik. 4. maçta 3. galibiyeti, 3 puanı, 3 gol ile almanın mutluluğu vardı tabii takımda. Bu arada Bükreş'in stadı cezalıydı seyirci yoktu. Ama şeref tribününde midir nedir Galatasaray'lı taraftarları izledik hiç susmadılar. Bir ara tribünlerde bulunan Hagi'ye George Hagi sarı desene diye tezahürat ettiler ki Hagi'nin gülümsemesi çok güzeldi. Azeri spikerin söylediğine göre uA-Azerbaycan'ın 5. senesiymiş. Kutlarız. Grupta puan şimdi 10, liderlik de devam ediyor. Diğer maçta Panathinaikos, Graz'i 1-0 yendi deplasmanda onların puanı da 9'a yükseldi. Galatasaray'ımız ve Pana gruptan çıkmayı garantiledi. Şimdi önemli olan hangi takımın üst tura lider sıfatıyla çıkacağı. Sanırım bunun cevabını da Samiyen'deki Pana maçında öğreneceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir