18 Nisan 2010 Pazar

Sistemin Odak Noktası; Lucas Neill

Avustralya ve İrlanda. Bana sorarsanız iki asil ülke derim. Belki Kewell'ın Avustralyalı oluşundan ve Galatasaray'a kattıklarından dolayı anzaklara kanımız ısınıyor ama İrlanda'nın durumu başka. Onlar Britanya Krallığına katılmayıp, cumhuriyeti benimsemiş bir ülke. İngilizlere karşı savaşları, tarihleri falan hepsi ayrı bir destan. Bu yüzden İrlanda halkına müthiş bir saygım var. İşte bu iki ülkenin kanını tek bir kanda toplamış bir futbolcu Lucas Neill. Savaşçı ruh ve mücadele onun geninde var. Zaten kolay değil Millwall gibi bir takımda efsane olmak. Orada mücadele etmeyen kimseyi asla benimsemezler.

Öncelikle Neill'i Galatasaray'a kazandırmak isteyen Johan Neeskens ve transferini gerçekleştiren Haldun Üstünel'e teşekkür etmek lazım.

Vizyon ve kalite. Hepsi Lucas Neill'de fazlasıyla mevcut. Maçın analizi de zaten bu kalitede yatıyor. Düşününki bir takım defansif sorunlar yaşıyor, Total Futbol felsefesinde oynamaya çalışıyor ama o takımın defans oyuncuları 10 metreye düzgün pas atamıyor. Ayrıca beklerin sıklıkla hücumda olması gerekirsen, takım stoperleri ağır kaldığı için onların açıklarını kapatamıyor. Bu da doğal olarak beklerin yeterli hücum performansını gösterememesini ve geriden iyi toplar çıkartılamadığı için hücum organizasyonlarının garip kalmasını sağlıyor. Bir de bu defans hattında bir liderin olmaması her türlü organizasyon açısından büyük bir handikap. Ama Neill'in takıma katılması iyi futbol anlamında Galatasaray'ın bir adım öne geçmesini {hem de uygun partnerlerin olmamasına rağmen} sağladı. Savunmadan daha düzgün toplar atılıyor, bol pozisyon hatası yapan savunma bu olayı biraz daha düzeltmiş durumda. Defans hattında böyle bir futbolcu bulunması ayrıca Galatasaray'ın tek ön libero ile oynayabilmesini de beraberinde getiriyor.

Sabri ileri çıktı açığını kapatan Neill. Caner ileri çıktı açığını kapatan Neill. Rakip hücuma kalktı en sert baskıyı yapan Neill. Top Galatasaray'ın ayağında ve topu oyuna süren, dağa taşa vurulmasını engelleyen ise yine Neill. Galatasaray'a geleli üç ay falan oldu ama gösterdiği etki en az 2-3 sezonluk. Ayrıca Hakan Balta'nın da isminin altını çizmek lazım. Çünkü oyun kurma anlamında Neill'e oldukça yardımcı. Neill bu açıdan biraz daha rahatlayarak kamburlarından birisini düşürdü. Şimdi ise beklerin sisteme tamamen uyması ve onların açıklarını kapatma olayının Neill'den düşmesi var. Sonrasında ise çok daha mükemmel bir Neill göreceğiz.

Maç analizi diye girdik, Neill'e destan yazdık. Farkındayım ama bu Neill bunların hepsinden öte fazlasını hakediyor.

Rijkaard, Diyarbakırspor karşısında çıkardığı doğru kadronun ardından istikrarını korumayı başardı. Zaten olması gereken kadro bu. Bu 11'in sahada olması demek, rakibin kim olursa olsun kendi sistemini uygulamak demektir. Büyük takım olmanın gerekliliği de bence buradan geçiyor. Yine Mehmet Topal tek ön libero gibiydi, önünde Elano ve Arda daha serbest görüntüdeydi ama Arda daha bir hücumcuydu. Keita & Gio ve Baros hattı ise yine günündeydi. Santraforla oynamak böyle birşey. Baros'un varlığının yine önemini bir kere daha gördük. Önde kaliteli bir futbolcunun olması ve bu futbolcunun rakip savunmayla boğuşması otomatik olarak arkada oynayan futbolcuların rahatlamasını sağlıyor. Mesela Keita yine sezon başında olduğu gibi istikrarını yakalamaya başardı. Onun bu özel yetenekleri ise Galatasaray hücumunun sihiri gibi. Gio desek çok koştu, mücadele etti. Elano ise orta sahanın tam merkezinde oyunun iki yönünü oynamaya çalıştı. Arda da serbest futbolcu rolünde Galatasaray'ın güzelliklerine güzellik kattı.

Mehmet Topal ve Elano'ya ayrı bir paragraf açmak lazım. Tek ön libero oynamaya başladığından beri Mehmet Topal eski günlerine dönüyor. Yanında Mustafa Sarp, Ayhan veya Barış Özbek'le çift ön libero olduklarında oyun kurma, hücum başlatma gibi işler Topal'ın da yetki sahasına girdiği için kendinden alakasız işlerde Mehmet Topal ismini görebiliyorduk. Şimdi ise daha bir rahatlamış. Rakibe basıyor, mücadelesini ediyor, defansif katkısını en üst düzeyde veriyor ve oynadığı kısa paslarla hücum başlatma falan işlerinden kurtulmuş oluyor. Çünkü Elano orta sahanın merkezinde olduğundan bu görev onun. Elano'yu fark yaratmıyor, bu maçta da kendisini fazla göremedik diye eleştirebiliriz ama bana göre görevini yaptı. Orta sahada oyun kurma işi ondaydı, defansif katkısını verdi, bazen en geriye gelip top aldı. Mustafa Sarp oyuna girdiğinde ise kaçırdığı gole rağmen hücum katkısını da beğendim. Tabii hala en üst düzeyde değil ama doğru sistemde, futbolcular doğru yerinde oynayınca gerisi geliyor.

Deplasman fobisini, özellikle Manisaspor gibi zor bir deplasmanda yenmek çok önemli. Rakip az gol yiyen, iyi savunma yapan bir takım. Son üç maça da baktığımızda ise gol yememişler. Az gol atması ise onların handikapıydı. Galatasaray ise böyle bir takıma karşı bulabileceği en maksimum pozisyon sayısını buldu ama çoğunu değerlendiremedi. İyi organize oldu, rakibine ön alanda baskıyı uyguladı ama 2-0'dan sonra yine skoru koruma hastalığından bir türlü kurtulamadı. Rijkaard'ı burada eleştirmek lazım. Takım geride olduğu zamanlar, golü aradığı zamanlar çift santrafora dönmemesi B planı yok diye eleştiriler alıyordu. Ama bugün Barcelona'ya bile baktığımızda B planında öte A planını güçlendirmekle uğraşıyorlar. Takım golü aradığı zaman sistemden ödün vermemek güzel ama takım önde olduğu zaman bu sistem değişikliğini anlamıyorum. Arda & Mustafa Sarp değişikliği kağıt üzerinde orta sahanın mücadele gücünü arttırmak demek ama rakibe de özgüven getirmektir. Bunu gören rakip daha fazla hücumcuyu oyuna sokup, gol için yükleniyor ve bu sezon yaşadığımız son dakika sendromlarının sebebi hep bu. Malesef panik havası yaşanabiliyor.

Bunların haricinde deplasmanda kazanmak, derbiyi rahat kafayla izlemek, haftaya oynanacak Bursaspor maçı öncesinde moral kazanmak çok güzel. Şampiyonluk için hala zor diyorum ama bu görüntü son 4 maçımızı kazanabiliriz görüntüsüdür. Maça yönelik en güzel şey ise Rijkaard'ın Arda için söyledikleri;

''Arda önemli bir futbolcumuz. Onun için şu benzetmeyi yapabilirim. Yüksek bir ağaçsanız, daha fazla rüzgar alırsınız. Arda Turan bunları da aşacaktır. Taraftarıyla da en kısa sürede barışacaktır''

1 yorum:

  1. galatasaray'ı istediğimiz düzeyde izleyebilme açısından çok önemli bir oyuncu Neil. en büyük katkısı şu cümlende geçiyor: "Defans hattında böyle bir futbolcu bulunması ayrıca Galatasaray'ın tek ön libero ile oynayabilmesini de beraberinde getiriyor."

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir