10 Kasım 2011 Perşembe

2008 vs. 2011

Euro 2008'de, A grubunda, Portekiz'in ardından grup ikincisi olarak çeyrek finale çıkma hakkını kazanmıştık. Çapraz eşleşme nihayetinde de B grubu birincisi Hırvatistan ile çeyrek final oynama şansı kazanmıştık. Ama ne maç olmuştu! 90 dakika boyunca pozisyonlar sonucunda gol olmayınca, maç uzatmalara gitmişti. Uzatmaların 119. dakikasında Klasnic'in golüyle 1-0 öne geçti Hırvatlar. Biz? Yıkıldık tabii. Gerçi yıkılma uzun sürmedi. Bu golden 2-3 dakika sonra, uzatmanın uzatmasında, Semih'in o golü geldi. Semih'in golüyle birlikte maçın uzatmalarının da sonuna geldik. Penaltılara kaldı maç. 


Bugünlerde çoğu takımın rüyasını süsleyen, gerçi o zaman da öyleydi, Modric topun başına geçen ilk isim oldu. Fakat penaltıyı gole çeviremedi. Modric'ten sonra bu sefer Arda'daydı sıra. Arda, golü attı. Sıra Srna'ya gelmişti. Srna yeniden eşitliği sağlayan isim oldu. Tabii avantaj bizdeydi. Avantajı gerçeğe çevirip hepimizi mutluluğa boğanlar ise Semih ve Hamit'in penaltıları oldu. Atılan golleri konuştuk. Fakat asıl konuşulması gereken isim Rüştü'ydü bu maçta. Volkan'ın yedeği olarak çıktığı maç boyunca yaptığı kurtarışlar yetmedi ona, bir de Petric'in penaltısını kurtardı. Sonra herkesin Rüştü'nün tepesine çullandığı bi sahne var gözümün önünde... Başka bir şey hatırlamıyorum. Yarı finale çıkıp Almanya'ya elendiğimiz gündeki üzüntü bir yana dursun, çeyrek finalde Hırvatlara karşı aldığımız bu galibiyet ve turun gelmesi, futbolda unutulmazlarım arasında yer alacak. 


Kader yine bir eleme turunda, fakat bu kez şampiyona başlamadan önce, Türkiye ve Hırvatistan'ı karşı karşıya getirdi. 2012 Avrupa Şampiyonası'na iki takımdan birisi gidecek şimdi. 2008 Haziran'ında bize turu getiren, hırs, oyundan kopmama, inanç ve evet kabul biraz da şanstı. Bugün hırsın ve şansın yerini sistem aldı diyebiliriz. En azından almaya çalışıyor. O gün Fatih Terim'in takımıydı Türkiye, bugün Guus Hiddink'in takımı. Ben açıkçası Fatih Terim'in takımını daha çok benimsemiştim. Guus Hiddink'in takımı gibi sakin, oturaklı, bazen beraberlik bile yeter kafasında olan bir takım bana hep çok uzak geldi. O hırsı, ateşi, arzuyu göremiyorum takımda. İnsanlar buna işini profesyonelce yapmak diyorlar, haklılar da... Fakat şu da var ki, bu maçta bize profesyonellik değil, hırs, azim ve  kazanma isteğiyle gözü parlayan futbolcular lazım. Şimdilik şans ve inanç takımı 1-0 önde sistem takımından. Sistem takımı yarın akşam bir maç ve hafta içi bir maç yapacaklar. Durumu 2-1 yapmak yine kendi elimizde. Maça dair çok büyük bir heyecan duymuyorum açıkçası. Sonuca dair bir fikrim de yok. 3 ihtimalli maç klişesi vardır ya, işte bu maç kadar 3 ihtimalli maç yoktur herhalde. Başarılar dilerim Milli Takım'a. Şans yanlarında, hırs içlerinde olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir