Gelen büyük bir başarının ardından, adınız Real Madrid veya Barcelona değilse sömrülürsünüz. Yapıyı korumanız oldukça güçtür, çünkü ekonomik anlamda baş edemeyeceğiniz takımlar var. Chelsea de bu takımların başında geliyor.
Geçtiğimiz sezon La Liga şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi finaliyle bence sezonun takımı olan Atletico Madrid maalesef sömrülüyor. Diego Simeone kaldığı sürece, giden her futbolcu ardından yeni bir transferle söyleyecek sözleri var ama Falcao ayrılığı gibi bir durum yok bu sefer, takımın tüm temel taşlarına Chelsea istilası var. Diego Costa'yı transfer ettiler, Filipe Luis ve Tiago'nun da eli kulağında. Atletico Madrid bu isimlerin yerini doldurur belki ama zorlanacakları kesin.
Chelsea istilasının tek durağı Atletico Madrid değil elbette. Mutlaka başarı kapsamında, Mourinho'ya verilen bütçenin ucu nerelere dayanıyor bilmiyoruz. Finansal fair-play deniliyor ama transfer döneminin de uzun zamandır bu kadar hareketli olduğunu görmemiştim. Para babası diye adlandırdığımız tüm dev takımlar oldukça aktif, her yere saldırıyorlar.
Chelsea'nin son gözdesi de Fabregas oldu. 33 milyon sterlin'lik bir bonservis var. Fabregas için Arsenal'den Barcelona'ya gittiği dönemde tek söylediğim şey, belki de o dönem Premier Lig'in bir numarası olacakken, o Barcelona sisteminin içerisinde bir rol oyuncusu olmayı tercih etti ve rol oyuncusu olmanın da ötesine geçemedi. Barcelona kariyeri bana göre bir hayal kırıklığı, öyle ki Fabregas'dan vazgeçmeleri de zor olmadı. Rakitic hamlesiyle Barcelona oluşan boşluğa atabileceği en iyi adımlardan birini attı, Fabregas'dan da dünyaları kazandı.
O Fabregas yeniden Premier Lig'in bir numarası olabilecek mi göreceğiz. Üzüldüğüm nokta, Arsenal günlerinde asla Chelsea forması giymem diyen bu adamın ısrarla para yönündeki tercihleri. Nasri misali geçişi Arsenal'den Chelsea'e doğru yapmadı belki ama gittiği dolaylı yolda da asla bir Xavi saygınlığına ulaşamayacağı kesin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder