7 Haziran 2014 Cumartesi

Teknik ve Scout Ekibinin Gösterdiği Vizyon

Röportaj dizisinde sırayı Alex Telles alıyor. Geçtiğimiz sezonun ara transfer döneminde kadroya kattığımız isimler içerisinde en büyük transferimiz ve en çok şans bulan isim. Hem Alex Telles'in dünü, bugünü ve yarını hem de Felipe Melo'nun Brezilya Milli Takım'a seçilmeme durumuyla ilgili işin uzmanına gittik ve sevgili Alper Öcal'dan bizlere yardımcı olmasını istedik. Kendisine çok teşekkür ediyoruz..
Galatasaray'da scout ağından bahsediliyor ve başarılı işler de yaptıklarını düşünüyorum. Mancini'nin de genç futbolcu konusunda ne kadar istekli ve bu tip transferlere açık olduğunu biliyoruz. Alex Telles de bu tarz transferlerden biri ve önemli bir yatırım olarak görünüyor. Alex Telles'in transfer olduğunu öğrendiğinizde siz neler düşündünüz ve bu transfer Türkiye şartlarının neresinde?
Alper Öcal:  Alex Telles benim izlediğim ilk maçından itibaren birinci sınıf potansiyel gördüğüm bir oyuncu ve bunu henüz ismi dahi Galatasaray ile anılmaz, Lig Tv'de maçlarını anlatırken sabaha karşı izleyenlerin bileceği üzere pekçok defa dile getirmişliğim var. Türkiye'ye bırak transfer olmayı, isminin dahi geçmesi beni çok heyecanlandırmış ve şaşırtmıştı. Alex Telles transferinin önemini sorduğun bağlamda anlamak için birden fazla boyutta irdelemek lazım.

Trend futbolda oyun artık çok dar alanda oynanıyor, takımlar daha kompakt olmak zorunda. Takım savunmasında hücumcuların katkısı bu yüzden ne kadar önemli hâle geldiyse ve forvetlerin rolleri dönüşüp gol atmak dışına çıktıysa savunmacılar için de aynısı geçerli. Zira hücumda başarılı olabilmenin yolu hareket kabiliyetiyle, alan yaratmakla ve o alanı en çabuk şekilde değerlendirmekle doğru orantılı. Savunma yapmak, oyunda topsuz da mümkün. Hücum değil. Daha fazla yetenek ve beceri istiyor. Bunu kendi kalesine en yakın yerde oynayan oyuncularda bulmak daha zor. Topu oyuna sokabilen, pasör stoperler bu yüzden çok değerli hale geldi. Kanat beklerinden de hücuma genişlik ve derinlik sağlamak için kat etmeleri, adam eksiltmeleri isteniyor. Oyunda fark yaratmanın en kestirme yolu bu ve Brezilya bu bağlamda  global bir marka. Sistemleri bunun üzerinden yükseliyor. Türk futbolu ise bu bilince henüz ulaşabilmiş değil. Galatasaray' teknik ve scout ekibinin gösterdiği vizyon hem taktik hem de adres açısından takdir edilmeli. 

Alex Telles özelinde bakarsak durum daha dramatik. 20 yaşında, sadece 1 sezon birinci lig tecrübesi olan, milli takım kariyeri bulunmayan ve Türkiye'de tanınmayan yıldız statüsünden yoksun bir futbolcuya, devre arasına 8 puan geride girip Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea ile oynayacakken 6 milyon € verilmesi büyük risk ve cesaret işiydi. Brezilya liginin en iyi beki seçilmiş olması, ileride çok daha fazla paraya satılabilme ihtimali yüksek olmasına rağmen ülkenin ortalama taraftar profiline ve futbol otoritelerine bunu anlatmak çok zordu. Transfer uzadıkça riskin çapı daha da genişledi, beklenti de yükseldi.

Kısacası Shakhtar ya da Benfica için rutin ama Türkiye için her açıdan transferde bir ilkti. Alex Telles'in başarısı sadece kendisi ve Galatasaray için değil toplamda bir transfer modelinin de başarısı ya da başarısızlığı olacağı için çok önemliydi.
Bu yaşta bir futbolcu için erken bir değerlendirme olabilir ama Alex Telles'in ara transferler arasında en çok forma şansı bulan futbolcu olduğunu görüyoruz. Sizce Galatasaray formasıyla nasıl bir dönem geçirdi ve şu aşamada beklentilerinizin neresinde?
Alper Öcal: Alex Telles az önce belirttiğim hususta beklentimin ötesinde, umut vadeden, çok parlak bir başlangıç yaptı. Hemen kalitesini gösterdi. Hazır gelmesi, Galatasaray'ın o mevkide çektiği sıkıntı en büyük avantaıydı ama daha sonra dezavantaja dönüştü. Zira Gremio'da 50 maç oynadığı bir sezondan sonra hiç dinlenmeden Süper Lig sertliği ve Şampiyonlar Ligi temposuna girip yine dinlenmeden devamlı oynayınca sezonun son bölümünde düşüşe geçti. Takımın genel oyun kalitesi de açıkçası onu bir üst seviyeye çıkaracak ya da  formsuzken hatasını taşıyacak düzeyde değildi.  Yine de toplamda iyi bir sezon geçirdiğini düşünüyorum. Teknik ve taktik açıdan katkısı bir yana mental açıdan da Galatasaray tribünlerinin baskısıyla iyi mücadele etti. Ezilmedi. 

Alex Telles'in Galatasaray'daki geleceğini nasıl görüyorsunuz, bu futbolcunun potansiyeli ölçüsünde gelebileceği en iyi nokta sizce neresi?
Alper Öcal: Alex Telles'in atletik çatısını geliştirmesi, çabukluğunu ve esnekliğini kaybetmeden kaslanması, güçlenmesi, kalınlaşması gerekiyor. Chelsea eşleşmesinde Ivanovic karşısında vücut vücuda oyunda bu eksiği fazlasıyla göze çarptı. Bu gelişimini tamamladığı zaman tempo ve devamlılık sorunu kalmayacağı için hücumcu beklerin en büyük sorunu olan savunmaya dönüş ve kademe konusundaki görünen eksikleri de bağlı olarak minimuma inecektir. İtalyan bir teknik adamla çalışması savunma ve pozisyon anlamında taktik bilgisini maksimuma çıkarmak için büyük şans. 

Konumuz Alex Telles ama çok sorulduğu için bu konuyu da size sormak istedim. Felipe Melo'nun Brezilya Milli Takım'ına çağrılmaması en azından ülkemizde çok konuşuldu. Siz bu tercih için ne düşünüyorsunuz, Felipe Melo'nun bu sezon geçirdiği sezon Milli Takım adına yeterli miydi?
Alper Öcal: Felipe Melo tempo, fizik, sertlik ve devamlılık olarak ligimizin en iyi merkez oyuncusu. Galatasaray'ın da mevcut kadroda mevki gözetmeksizin en iyisi. Ligdeki performansıyla bunu gösterdi zaten. Öte yandan Brezilya'nın mutlak şampiyonluk istediği kupada, gruplar sonrası birinci sınıf takımlarla oynayacağı maçlar için ölçü olabilecek, Şampiyonlar Ligi'nde temponun zirve yaptığı Real Madrid ve Chelsea maçlarında rakiplerine göre birebirde o bile vasat göründü. Kaldı ki, o mevkide Fernandinho, Ramires, Hernanes gibi çok daha iyi liglerde, zirve kovalayan takımlarda düzenli oynayıp iyi sezon geçirmiş futbolcular dahi Scolari'nin rotasyonunda zor forma buluyor, kenarda bekliyor. 2010 çeyrek finalinde, Hollanda maçında Brezilya baskıyı kurmuş ve beraberliği yakalayacak oyunu oynarken Robben'e yaptığı gaddarca, sorumsuz faul sebebiyle atıldıktan sonra da çok tepki toplamıştı. Sırf Santos'ta oynadı diye Sao Paulo'nun stadında oynanan maçta Neymar'ı yuhalayacak kadar kindar bir taraftardan bahsediyorum. Melo'nun çağırılmaması her açıdan gayet doğal ve mantıklı. Galatasaray taraftarının tepkisi duygusal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir