13 Ağustos 2014 Çarşamba

"Şampiyon Kadroyu Korumak"; Just Women's Basketball

Galatasaray için basketbolda hareketli günler başladı. 1-2 aydır konuştuğumuz transferlerin birer birer açıklandığını görüyoruz, adımlar hızlı atılıyor ve kadın takımı da transfer konusunda oldukça hareketli. Bizler de hem geçen sezonu, hem yeni hedefleri, transferleri, kısacası Galatasaray Kadın Basketbolu'nda bizleri nasıl bir dönem beklediğinin sorusunun cevabını Just Women's Basketball ekibinden almaya çalıştık. Benim çok beğendiğim, inanılmaz kaliteli bir internet sitesi ve aradığınız tüm sorulara cevap bulmanız mümkün. Bizleri de kırmayarak, tüm sorularımıza cevap verdiler..


Yıllarca büyük yatırımlar yapıldı, Taurasi'lerden, Fowles'lere, Tina Charles'lara kadar büyük yıldızlar izledi Galatasaray, büyük paralar harcandı ama o kadar da büyük yatırımlar yapılmayan bir sezonda Euroleague ve lig şampiyonluğuyla birlikte tarihinin en iyi sezonu yaşandı. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz, Galatasaray hangi noktalarda iyi işler yaparak böyle bir sezon yaşadı?
Aykun M.Alan: Burada her şeyden önce altı çizilmesi gereken kocaman bir Ekrem Memnun faktörü var. Önceki sezonlara bakıldığında, özellikle de 2007'den sonra, dünyanın en iyi oyuncularını, sarı-kırmızılı forma altında izledik. Şöyle kısaca bir geriye dönüp baktığımızda, Tangela Smith, Nikki Teasley'lerle başlayıp, Vickie Johnson, Sophia Young, Seimone Augustus, Katie Douglas, Tamika Catchings'ler ile devam eden ve ek olarak, sizin saydığınız isimler dünyanın en iyi isimleri. Ancak basketbol bir takım oyunu ve şahıslardan önce "takım" olgusunu ön plana çıkarmak, zafer için anahtar.

Daha önce takımı çalıştıran Ayhan Avcı, Hakan Acer, Okan Çevik, Ceyhun Yıldızoğlu gibi koçların elinde, yabancı rotasyonu için yüksek maliyetli çok büyük isimler olsa da, yerli rotasyonunun hep belirli bir seviyede kalması, takımı yalnızca kısa vadeli başarılara taşıdı. Ekrem Memnun dönemine baktığımızda ise, özellikle ilk sezon takımda yaşanan saha dışı olayları, istenen başarıların gelmemesini sağlasa da, belki de geçen sezonun fitilini ateşledi. Burada bir parantez de staff'a açmakta fayda var. Şubeyi ve kulübü çok iyi bilen Derya Özyer'in yanı sıra, takım menajeri Müge Erdem ve staffın diğer oyuncularının rolü de büyük.

Ekrem Memnun'un payından bahsettik. Koç'un benimsemiş olduğu, yıldız oyuncu ve bireysellikten uzak basketbol anlayışının yanı sıra, hücumda ve savunmada sürekli yardımlaşan ve en önemlisi de beraber oynamaktan keyif alan bu oyuncu grubuna sahip olması, başarıyı getiren en önemli etmen oldu. Memnun, "o kadar büyük paralar harcanıp, bu kadar fazla sayıda yıldız getirmek hiçbir şey ifade etmez" dedi adeta.

Oyuncu tarafından baktığımız zaman, Işıl Alben faktörüne de değinmeden geçmek olmaz. Oyuncunun saha içi standartı zaten belirli bir seviyede ancak onun bu sene takımdaki birleştirici rolü de takdire şayandı. Öte yandan geçen sene neredeyse hiç oynamayan Nevriye Yılmaz'ın, bu sene herşeyini parkeye yansıtması, takıma ablalık etmesi, yabancı oyuncuların kendisini ailenin bir parçası olarak hissetmesi ve taraftar ile kucaklaşması, başarıyı getiren faktörlerden bazıları oldu.

Belki sezon başlangıcında, TKBL ve EuroLeague şampiyonluğunu kimse bu kadar yakın görmüyordu ancak her geçen maç, takımın kendine güveni daha da oturdu ve hedeflerin aslında o kadar da uzak olmadığı anlaşıldı. Ekrem Memnun, sahip olduğu inancı birebir oyunculara aşılaması da rüya gibi geçen sezonun özeti gibiydi.


Tabii bir Galatasaray geleneği olmak üzere, efsane sezonun ardından efsane kadroyu koruma anlamında sıkıntılar yaşanıyor. Işıl Alben ve Alba Torrens ayrılıkları yaşandı, bunun dışında kadro korunuyor ama giden iki isim, özellikle de Işıl Alben'in varlığı Galatasaray için sadece basketboldan ibaret değildi. Bu ayrılıkları nasıl değerlendiriyorsunuz, bu ayrılıklarda yaşanan yönetim zaafiyeti size göre var mı?

Aykun M.Alan: "Şampiyon kadroyu korumak", sporumuzun en büyük zaaflarından birisi. Baktığımız zaman, Avrupa'da da -bu sadece basketbol için değil- hemen her branşta şampiyon takımın oyuncularının, bir sonraki yıl daha büyük hedeflerle takımdan ayrıldığına şahit oluyoruz. Galatasaray özelinde konuşacak olursak, 2011 EuroLeague şampiyonu Perfumerias Avenida takımından Alba Torrens, 2012 EuroLeague şampiyonu Ros Casares'ten de Sancho Lyttle ve Ann Wauters'ın transfer edildiğini görüyoruz ancak, Galatasaray tarafında özellikle Işıl Alben'in takımdan ayrılması, başarısız bir süreç yönetimi ve spor yöneticisi ihmali olarak nitelendirilebilir.

Hikaye çok açık, oyuncu sezon ortasında yöneticisine yeni kontrat teklif ediyor ve aldığı olumsuz cevap onda öyle bir hayal kırıklığı yaratıyor ki, sezon ortasında Dinamo Kursk ile sözleşme imzalıyor. Ki bahsettiğimiz oyuncu, 7-8 senedir Galatasaray Kadın Basketbol Takımı'nın formasını giyen sembol bir isim, taraftarın da sevgilisi. Tabii ki ortada imzalanan bir sözleşme olmasından ötürü, sezon sonunda yöneticilerin, oyuncuyu sözleşmeden çıkarmak için verdiği tüm mücadele sonuçsuz kaldı ve şimdi Işıl, 1 sene boyunca çok sevdiği Galatasaray'dan ayrı kalacak.

Ben bu transferin, oyuncunun kariyerine bambaşka bir boyut kazandıracağı görüşündeyim çünkü bana göre imkanı olan her oyuncu, yurt dışı deneyimini yaşamalı. Hatta ve hatta Türkiye olarak bu rakamı daha da yukarılara çekmeliyiz çünkü çok uzun zamandır Yasemin Horasan ve Şaziye İvegin dışında Avrupa'da 1. lig seviyesinde oynayan oyuncumuz yok. Galatasaray için bir diğer kayıp ise Alba Torrens oldu. Oyuncu, Nisan ayında Rus ekibi UMMC Ekaterinburg ile anlaştı ancak profesyonellik örneği göstererek, elinden gelenin maksimumunu yine Galatasaray için kullandı.

Işıl ve Alba transferi, hedefler doğrultusunda makul ayrılıklar olarak görülse de, madalyonun öteki yüzünde özellikle Işıl’ın transferine ciddi bir yönetim zafiyeti olduğu gerçeğini kesinlikle atlamamak gerek.

Genç oyunculardan Ayşe Cora ve Yasemen Saylar da takımdan ayrılan isimler oldu. Ayşe Cora, Beşiktaş'tan da koçu olan Aziz Akkaya ile gelecek sezon Edirnespor'un başarısı için ter dökecek ki bana göre kariyeri açısında çok doğru bir karar verdi. Yasemen Saylar da, çok uzun zamandır kendisine A Takım'da yer bulan bir isimdi. Zaman zaman ciddi süreler alsa da, artık oynama zamanı geldi ve Hatay Büyükşehir Belediyespor'da onu önemli bir sınav bekliyor olacak.


Tek tek isimler üzerine diğer sorularda gideriz ama genel manada bakınca bu sezon Galatasaray'da gerçekleşen hamlelerle birlikte hedef ne olur? Geçtiğimiz sezon yaşanan başarıyı bir daha yakalamak ne kadar mümkün?

Aykun M.Alan: Öncelikle Işıl Alben’in kaybı, Galatasaray'ın yerine oyuncu koyarak doldurabileceği türden bir kayıp değil. Onun saha içinde verdikleri kadar, takım için ifade ettiği değer de çok büyüktü. Açık konuşmak gerekirse, Galatasaray’ın lig hedefi her zaman şampiyonluk olsa da, geçen sene de yola EuroLeague şampiyonluğu hedefi ile çıkıldığını sanmıyorum. Takımın oturması, birbirine alışması hep bir süreç ve bu süreç sırasında da bir takım hasarlar yaşanıyor.

Şimdi gidenler ve gelenleri tartıya koyduğumuzda, nicelik olarak yeni kadro ağır basıyor olsa da, nitelik olarak takımın ruhu diye tabir edilen 2 oyuncunun takımdan ayrılması, elbette takımı olumsuz etkileyecektir. Ancak takımın başında Ekrem Memnun gibi adanmış, kararlı ve disiplinli bir koçun olması, eminim pek çok kişiyi rahatlatıyordur.

Sarı-kırmızılıların ezeli rakibi Fenerbahçe'ye baktığımızda da Esmeral Tunçluer, Cappie Pondexter ve Ivana Matovic gibi önemli isimlerin takımdan ayrıldığını görüyoruz. Onlar da yeni bir koçla beraber, yeni bir takım kurdu ve bir alışma süreci geçireceklerdir muhakkak.

Galatasaray, bu sene adım adım ilerlemeli ve önünü görerek sağlam adımlar atmalı. Elbette omuzda "şampiyon" apoleti ile sezona başlayacaklar ve rakipler -özellikle de Avrupa’da- farklı bir konsantrasyon ile maçlara çıkacaktır ancak sarı-kırmızılılar için, bu kayıplardan sonra şu aşamada hedef TKBL ve EuroLeague'de şampiyonluk demek pek gerçekçi olmaz fakat geçen sene de öyle rüya gibi bir sezon olacağını hiç kimse tahmin etmezdi.



Nuria Martinez, Jelana Dubljevic, Barbara Turner, Deniz Çolakoğlu ve Ayşegül Günay yeni transferler. Bu transferleri nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu kadroyla geçtiğimiz sezonun kadrosunu kıyasladığınızda ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor?

Aykun M.Alan: Galatasaray'ın bu sezon kadrosuna kattığı isimler, çok kaliteli oyuncular. Nuria Martinez çok deneyimli bir oyun kurucu olmakla beraber, şu anda Dünya Şampiyonası için İspanya Milli Takımının da kadrosuna. Ayşegül Günay ki bana göre guard çıkarmakta zorlanan ülkemiz için çok büyük önem ifade ediyor. 1991 doğumlu olmasına rağmen oldukça tecrübeli, EuroLeague ve EuroCup'ta önemli deneyimler edinmiş bir oyuncu. Bahar Öztürk'ün sahip olduğu Türk pasaportu, onu özel kılıyor. Eğer Galatasaray, TBF ile arasındaki "devşirme" problemini çözerse, Galatasaray'a özellikle oyunun sıkıştığı bölümlerde, dış şut isabetleri ile çok şey verecektir. Deniz Çolakoğlu, belirli seviyenin üzerinde bir 3 numara. Sezon içerisinde muhakkak önemli katkı verecektir. Jelena Dubljevic ise, Avrupa'da 4 numara pozisyonunda en iyi oyuncuları arasında gösteriliyor ki Sancho Lyttle gibi bir makinanın da bu takımda olduğunu hatırlatalım.

Galatasaray'dan giden en önemli oyuncular ise Işıl Alben ve Alba Torrens. Bahar Öztürk, Shavonte Zellous ile beraber Alba'nın yokluğunu kapatmak için gayret göstereceklerdir ancak Işıl Alben'in kaybını, ne Nuria Martinez'in ne de Ayşegül Günay'ın dolduramayacağı görüşündeyim. Burada söylemeye çalıştığım şey istatistiksel bir açık değil. Işıl'ın sahada verdikleri, isimlerle yada rakamlarla telafi edilecek türden bir katkı olmadığı görüşündeyim. Onun saha içindeki dinamizmi, eforu ve takımı sahiplenmesi, tamamen onun sembol bir oyuncu olmasından kaynaklanıyordu. Futboldan örnek verecek olursak, Alex Ferguson'un Manchester United'dan ayrılması gibi. Yerine birisi gelir, ama dünyada sadece 1 tane Alex Ferguson vardır. Bu da işte öyle. Işıl Alben, Galatasaray Kadın Basketbol Takımı için çok şey ifade ediyordu ve Galatasaray, Işıl Alben’i yitirerek, bir oyuncudan daha fazlasını, ruhunu kaybetti. Ekrem Memnun'un Galatasaray'ının, gelecek sezon ki en büyük handikapı kesinlikle bu olacak.

Takımın diğer bölgelerine baktığımız zaman Galatasaray'ın gayet yeterli bir kadrosu olduğunu görüyoruz. Uzun rotasyonunda Sancho Lyttle, Kelsey Bone, Jelena Dubljevic, Nevriye Yılmaz ve Bahar Çağlar isimlerini görüyoruz. Bahar Çağlar'ın bu sene biraz kıpırdaması, takım kalitesini bir kademe daha yukarıya taşıyacaktır. Skorer pozisyonunda Shavonte Zellous, Şebnem Kimyacıoğlu, Bahar Öztürk ve Deniz Çolakoğlu isimleri gayet geniş bir rotasyon oluşturuyor. Nuria Martinez, Ayşegül Günay ve Esra Şencebe'den oluşan guard rotasyonuna elbette maç içerisinde Bahar Öztürk ve Shavonte Zellous'tan da destek gelecektir. Yasemen Saylar'ın takımdan ayrılması ile altyapıdan da 1 oyuncunun A Takım kadrosuna dahil edileceğini hemen belirtelim ki bu isim de muhtemelen, geçen sezonun da bir bölümünde kendisine A Takım'da yer bulan Seda Deniz olacaktır.


Ekrem Memnun faktörünü de konuşmak lazım. Galatasaray en büyük başarılarını eski sezonlarda yine Ekrem Memnun'la yaşamıştı ve onun dönüşüyle de yeniden o kazanan kimliğine geri döndü. Ekrem Memnun'un Galatasaray ve kadın basketbolu üzerine etkileri sizce nasıl?

Aykun M.Alan: Galatasaray, yeniden Ekrem Memnun ile buluştuğu için çok şanslı. Biliyorsunuz Galatasaray'ın son lig şampiyonluğu ve EuroLeague'de 3. olan takımın başında da yine Ekrem Memnun vardı. 13 sene sonra yeniden takımın başına gelmesi ve 1 sezon sonra gelen 3 kupa, bu anlamda kesinlikle bir tesadüf değil. İlkeleri ve keskin bir biçimde çizilmiş basketbol anlayışı olan koçların, bu branşta başarılı olduğunu daha önce de pek çok kez gördük ama Ekrem Memnun'un artısı, karakterli ve başarıya aç bir oyuncu grubu ile çalışması oldu. Çok büyük bütçelerle yola çıkılmayan sezonda yapılan transferler de genç ve başarıyı tırmalayan isimlerden oluştu.

Ekrem Memnun'un, sezon başında çok eleştirilen Kelsey Bone kumarının tutması ve oyuncunun maksimum konsantrasyon ile takıma katkı vermesi, Shavonte Zellous'u, o alışık olduğu "atan" oyuncudan, takım oyuncusu hüviyetine bürümesi, Alba Torrens gibi bir skor potansiyelinin oyununu törpüleyerek, takım kimyasına adapte etmesi, Sancho Lyttle'ın istikrarlı oyunu ve çok yönlülüğüne, Işıl Alben, Nevriye Yılmaz, Şebnem Kimyacıoğlu, Esra Şencebe gibi yerlilerin de hedefe kilitlenerek var gücü ile mücadele etmesi, zaten taktik olarak eksiksiz olan Ekrem Memnun'un, mental açıdan da sporcuları ile kurduğu köprü ve ortak hedefler, takımı şampiyon yaptı.

Elbette Ekrem Memnun'un olduğu kadar, staff'ın da başarıda payı vardı. Basketbol nasıl bir takım oyunu ise, koç da yardımcıları ile beraber bir takım. Öte yandan Ekrem Memnun'un, EuroLeague şampiyonluğu ile de Türk koçlara önemli bir mesaj vermiş olduğunu düşünüyorum. Bir ütopya gibi gözüken kulüp takımlarımızın Avrupa Şampiyonluğu olgusunun, aslında o kadar uzak olmadığı mesajını herkese verdi. İnanmanın, takım olmanın ve oyuncular ile "aynı dili" konuşmanın, bu branşta ne kadar önemli olduğunu gösterdi başarılı koç.


Gelecek sezon lig yarışı sizce nasıl olacak? Fenerbahçe'nin de kadro anlamında geçtiğimiz sezonun üzerine çıktığını görüyoruz ama Kayseri Kaski'nin kadrosunda bir dağılma var. Nasıl bir yarış olur, şampiyonluk adayınız kim ve hangi takımlar sürprize aday, dikkat edilmeye değer?

Aykun M.Alan: Kısaca değinmek gerekirse, Fenerbahçe'de bu sene ciddi bir kabuk değişimi oldu. En başta, koç Roberto Iniguez ile yollar ayrıldı ve ligimize yabancı Polonyalı Jacek Winnicki takımın dümenine geçti. Öte yandan Esmeral Tunçluer, Cappie Pondexter, Ivana Matovic, Isabelle Yacoubou, Nevin Nevlin gibi isimler takımdan ayrıldı ve yerlerine Astou Ndour, Tina Charles, Tuğba Palazoğlu ve Miljana Bojovic geldi. Kağıt üzerinde Fenerbahçe'nin şu anda bir eksiği yok gibi gözüküyor olsa da bu oyuncular takıma ne verecek, takım kimyası ile ne kadar uyuşacaklar ve Fenerbahçe, gelecek sezon Jacek Winnicki ile beraber nasıl bir basketbol anlayışı sergileyecek göreceğiz.

Öte yandan Kayseri KASKİ'de de başta kulüp adı ile beraber, pek çok değişiklik oldu. Tanisha Wright takımda tutuldu ve diğer tüm yabancılar gönderildi. Aldıkları yabancılar arasından kuşkusuz en çok öne çıkan isim İspanyol Laura Nicholls, ancak diğer yabancılar da potansiyelli ve kaliteli isimler. AGÜ adı ile yeni sezonda mücadele edecek olan Kayseri ekibi, EuroLeague'de de yer alacak ve onları yine zorlu bir maraton bekliyor.

Bu senenin bir diğer iddialı takımı da İstanbul Üniversitesi B.G.D. olacak. Pilot takımı 2. lige gönderen ekip, geçen sene takımda yer alan Shenise Johnson'u tutup, ligi yakından tanıyan Courtney Paris, Kamile Nacickatie, Andja Jelavic ve Artemis Spanou'yu aldı.

Diğer tarafta, Beşiktaş'ın yabancı takviyelerini isim bazında çok beğendim. Frida Eldebrink, Ziomara Morrison ve Jordan Hooper, siyah-beyazlılarda önemli işler yapacaktır ancak orada belirleyici unsur, yerlilerin oyunca katkısı ve 1 numaralı pozisyondan neler alacakları olacak.

Çukurova takımlarının da bu sene yine önemli atılımları oldu. Özellikle Adana ASKİ, Mersin Büyükşehir Belediyespor ve Osmaniye Gençlik, bu sezon ses çıkaracak olan takımlar olacağı görüşündeyim.


Just Women's Basketball benim fazlasıyla takip ettiğim, kadın basketbolu üzerine çok şeyler öğrendiğim bir internet sitesi. Bu oluşumu da sormam lazım aslında, bu projeyi nasıl geliştirdiniz ve ne hedefliyorsunuz, neler yapmak istiyorsunuz?

Aykun M.Alan:  Öncelikle görüşleriniz için çok teşekkür ederim... Sondan başlayalım. Ne yapmak istiyorsunuz sorusunun cevabı, aslında tam olarak sizin söyledikleriniz ile birebir örtüşüyor. Hedefimiz, basketbol ile ilgili ancak daha önce kadın basketbolu ile hiç ilgilenmemiş insanların bile, branşa ilgi duymasını sağlamak, her geçen gün daha fazla insanın dikkatini çekmek ve kadın basketbolunda yaşanan rekabete onları şahit etmek.

Bu spor, aslında kadınların yapmaması gereken, çünkü biyolojik açıdan kadın vücudunun yatkın olmadığı bir spor dalı. Buna rağmen, Amerika başta olmak üzere dünyada kadın basketbolu büyük ilgi görüyor ve ilerlemiş durumda. Türkiye'de ise bu branşa olan ilgi henüz yeterli seviyede değil. Milli takımımızın, son bir kaç senede aldığı başarılardan önce çoğu insan, ülkedeki kadınların basketbol oynadığından bile habersizdi. Biz, kaliteli bir ligimizin, kaliteli sporcularımızın olduğunu ve dünya ile rekabette olduklarını, insanlara aşılamak istiyoruz ve bu konuda da son derece kararlıyız diyebilirim.

Ben 10 yılı aşkın bir süredir kadın basketbolunun yakın takipçisiyim ancak somut bir şekilde sadece kadın basketbolu konusunu işleyen site kurma fikri 2011 yılında oluştu. O dönem kendi başıma yürüttüğüm bir blogum vardı ancak ben daha fazlasını istiyordum, daha sonra 2012 yılının Temmuz ayında, güvendiğim bir kaç arkadaşım ile birlikte Just Women's Basketball projesini hayata geçirdim. Baktığımız zaman bu iş bir sosyal sorumluluk projesi. Bu projede ana amaç her zaman, Türkiye'de kadın basketboluna yönelik bir farkındalık yaratmaktı. 4 kişi çıktığımız yolda şu anda 15 arkadaşımız ile beraber çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sizin aracılığınız ile, 2 sene boyunca beni yalnız bırakmayan ve şu anda da hayatlarından fedakarlık yapıp siteye emek harcayan tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Geriye dönüp baktığımızda, ulaşmak istediğimiz kitlenin neredeyse tamamına ulaşmış durumdayız. Bugün, branş içerisinde yer alan tüm profesyonellerin takip ettiği, altyapı oyuncularına ışık tutan, kulüplerin her zaman arkasında ve kadın basketbolunun referans sitesi olarak konumlanan bir işin içerisindeyiz, çıkmaya da pek niyetimiz yok.

Sportif Cümleler ailesine de teşekkür ederim, yıllardır çizgisini hiç bozmadan aynı istikrar ile yola devam eden, kaliteli bir platformsunuz. Başarılarınızın devamını dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir