5 Ocak 2015 Pazartesi

Prandelli'nin Enkazından Hamzaoğullarına


Ligin ilk yarısı bitmedi ama verilen araya bakarak ligin ilk yarısını tamamladık diyoruz. Genel olarak baktığımızda hayal kırıklığıyla başlayan, enkaza sürüklenen, Avrupa'da tarihin en kötü Galatasaray'ını izlediğimiz ama Hamza Hamzaoğlu ile birlikte yeniden 4. yıldıza yürüyen bir takım izledik. Şampiyonluk anlamında Galatasaray'ı fazlasıyla şanslı görüyorum.

Şampiyonlar Ligi çok büyük bir hayal kırıklığı. Anderlecht karşısında atılan o son dakika golü olmasa Türkiye tarihinin en kötüsü dahi olabilirdik. Berabere kaldığı Anderlecht maçı dahil oynadığı her maçta hayal kırıklığı yaratan, Dortmund ve Arsenal karşısında varlık bile gösteremeyen, fark yemeyi bir gereklilik saymış bir takım izledik. Bunun baş sorumlusu da Prandelli'dir. 

Kalitesiz bir ligimiz var, bunu her fırsatta söyledik. Beşiktaş övülüyor mesela ama en çok eleştirilen takımlardan biri olan Fenerbahçe lider, Galatasaray ise liderin bir puan gerisinde. Ne kadar kötü olursanız olun isminizin şampiyonluk yarışı içerisinde yer alabildiği bir lig izledik. Galatasaray ve Fenerbahçe bunu bizlere gösterdi. Prandelli'nin lig performansı anlamında da ortaya çıkacak bir enkaz vardı aslında ama bir şekilde yarış içerisinde olduk. 

Daha da vahimi, Prandelli yönetiminde Galatasaray'ın iyi oynadığı tek bir maç yok. Deplasmanda kazanılan Bursaspor maçı dahil. Bunu da geçin, o maç dışında iki farklı kazanılmış bir maçı da yok. Üstelik rakibin iyi oynadığı her maçtan da farklı skorlarla mağlup ayrılmışsınız. Bunun da izahı yok. İşte bu enkazdan çıkıp, bugün izlediğimiz Galatasaray'ı yaratabilmek önemli bir teknik direktörlük başarısıdır. Bu anlamda Hamza Hamzaoğlu'nun müthiş iş çıkardığını söyleyebiliriz.

Artık futbolcular özgüvenini kazanmış durumda. Kadro istikrarı sağlanmış, performansı çok eleştirilen futbolcular geri dönmeye başlamış. Hiç izleyemediğimiz Emre Çolak, Bruma, Yasin Öztekin gibi isimleri görmeye başlamışız. Pandev dahi geri dönmek için sinyal veriyor. Bir tek Semih Kaya toparlayamadı derken o da Beşiktaş karşısında mükemmel bir maç oynadı.

Hamza Hamzaoğlu ne yaptı dersek, 4-2-3-1 gibi oynadı ama en öne Umut Bulut'u atarak hem onun mücadele gücünden, hem de fizik üstünlüğünden yararlanmak istedi. Burak Yılmaz'ı onun arkasına alıp, daha fazla serbest alanda oynattı ve pas organizasyonlarına kattı. Bu da Burak Yılmaz'ın futbolunu çok üst düzey noktaya taşıdı. Sneijder ve Emre Çolak'ı kanatlarda kullandı, Fatih Terim'in 4-4-2'si vari kanat oyuncuları da orta saha özellikli isimlerden kurulu oldu. Telles'i kazandı, Selçuk İnan'ı kendisine döndürdü derken birkaç hafta içerisinde bu değişimi yaşattı. Bunun yanında da Bruma, Yasin Öztekin gibi isimleri sürekli oyunun içerisine dahil etti, bu futbolcular da yeni isimler aslında.

Yani bir takım yaratmayı başardı. Herkes birlikte hareket ediyor, takım duygusunu bizlere yansıtıyorlar, keyif veriyor bu takım.

Galatasaray adına ilk yarının en iyisi kim dersek, Chedjou'nun ismini yazarım. Çünkü bu sezon başladığından beri istikrarı malum, Prandelli döneminde en kötü anlarda sahneye çıkıp, golü de yaratan isim oluyordu. Semih Kaya'nın da sezon başından bu yana kötü performansı vardı, artı olarak savunmayı toparlayan isim de oldu. İyi anlamda plaseler ise çok sayıda olmamakla birlikte Sneijder, Melo gibi isimler olabilir ki o Melo bildiğimiz Melo gibi de değil. Sneijder ise tüm bu yaşanan hadiselere rağmen yine elinden gelenin en iyisini yapıyor.

İlk yarının hayal kırıklığı kesinlikle Olcan Adın. büyük beklentiler içerisinde çok büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve hala da toparlayamadı. Rotasyonda Yasin Öztekin'in bile gerisine düşmüş durumda ama Hamza Hamzaoğlu onu kazanmak adına çabalayacaktır. Diğer hayal kırıklıkları ise Pandev, Semih Kaya, Prandelli dönemindeki Selçuk İnan, fazlasıyla Tarık Çamdal diye uzar gider bu liste.

Transfer yapar mıyız bilinmiyor, 1 veya 2 isim alınabilir ama yeni yabancı sınırı gibi etmenler de şu aşamada yerliyer yatırım yapmaya engel ama yerli futbolcuya da ihtiyaç duyuluyor. Stoper için mesela, Chedjou Afrika Uluslar Kupası'na gidecek. O boşlukta Hakan Balta ve Koray Günter kalan alternatifler. Transfer olmadan Hakan Balta ile de devam edilebilir, bir yerli alternatif daha yaratılabilir. Uğur Demirok ismi akla geliyor, Galatasaray altyapısı çıkışlı olması da avantajı ama onun da talipleri var.

Bana sorarsanız iki önemli ihtiyaç var. Birincisi Melo'ya alternatif yaratabilmek. Melo olmadığında boşluk büyük oluyor ve asıl sorun o zaman başlıyor. Melo gibi, o tarzda 2. bir futbolcumuz yok. Tolgay Arslan bu anlamda akla geliyor, Türk işi Melo da diyebiliriz. Tekniği yüksek, orta sahada mücadelesi ile var olan, oyunun iki yönünde de aktif olabilecek bir isim. Sezon sonunda da sözleşmesinin bitiyor olması avantaj ama istenen 2 milyon avro civarında bir bonservis var. Buna da Galatasaray yanaşmaz sanki. 

İkinci ihtiyaç ise iyi bir forvet lazım. Ya uzun boylu, pivot diyebilceğimiz tarzda bir isim ya da sahte 9 denilen Podolski vari bir futbolcu. Bu konuda da adaylar çok ama maliyetler de yüksek. Artı olarak elde Pandev gibi bir futbolcu var ve onun kazanılması şu aşamada forvet transferini rafa kaldırır. Bu yüzden acil öncelik olmaktan çıktı ama bu yönde bir hamle de kötü olmaz. Umut Bulut'un futboluna saygı duymama rağmen 11 oynadığında yeterliliği soru işareti. Sonradan oyuna girdiğinde ise mücadelesi ile birlikte çok büyük koz.

Asıl transfer kadrodan gidecek futbolcular. 40 kişiye yakın bir kadro var, 32 kişi ile idman yapılıyor ve sadece lig ile Türkiye Kupası hedefi olan bir takım için gereksiz bir kalabalık. 23-25 seviyesine inmesi gerekiyor bu rotasyonun ve birçok futbolcu ile yolların ayrıldığını göreceğiz. İsimleri ise hemen hemen bildiğimizden yazmaya gerek duymuyorum.

Bakalım ligin ikinci yarısında bizleri neler bekliyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir