20 Mart 2015 Cuma

Avrupa Ligi'ni Kazanmak İmkansız Değil

 
Galatasaray'ın Uefa Kupası'nı kazandığı dönemde işlerin daha zor olduğuna inanıyorum, o zamanlar bu kupayı kazanmak çok daha zordu ve Galatasaray bunu başardı. Doğru ve istikrarlı bir yapı, takım bütünlüğünü sağlamış, birbirine saygı duyan futbolcular ve devamında gelen başarı. Sonrasında Süper Kupa'da geldi, 2 sezon daha Şampiyonlar Ligi'nde çizgisini korudu Galatasaray. Lucescu'yu gönderip kendi ayağına kurşun sıkmasa belki de hanedanlık olacaktı, iyi giden, az parayla büyük işler başaran yapı bozuldu. Hala da gerçek anlamda toparlandık diyemem, son yıllarda yeniden kendimizi Avrupa'ya hatırlatmamıza rağmen (bu sezon hariç).

Fenerbahçe'nin de Avrupa Ligi'nde yarı finale geldiğini gördük, o sezon kupa da gelebilirdi. Benfica karşısında da turu geçebilecek futbolcu oynadıklarını düşünüyorum ama onlar da kendi ayağına kurşun sıkanlardan, (herkesi genelleyemem, bazı Fenerbahçeliler için) başarıya inanmadılar, Alex De Souza olayından kaynaklı Aykut Kocaman'a cephe aldılar ve o başarıyı getiren teknik adamı bugün başarısız kabul ederler, teknik adamlığına inanmazlar. Oysa Avrupa Ligi yarı finalinden tutun, malum süreç sonrasında Andre Santos, Niang ve Lugano gibi isimleri kaybetmelerine ve yerlerini dolduramamalarına rağmen gelen bir başarıydı bu. O dönemde de inanmadılar, bugün de inanmıyorlar, başarı olarak kabul etmiyorlar. Bunu bir Galatasaraylı olarak ben söylüyorum, düşünün.

Beşiktaş adına da bu sezon gayet başarılı, birşey yapmadılarsa bile heyecan yarattılar, kupayı kazanabiliriz izlenimini kendi taraftarlarına verdiler. Tottenham'lı gruptan lider çıkmak büyük iştir, devamında da Liverpool'u elemek. Sezon başına döndüğümüzde de Feyenoord'u elemek, Arsenal'e çok zor anlar yaşatmak. Finali kötü yaptılar ve öyle kötü bir final oldu ki, neredeyse tüm iyileri unutturan cinsten ama Beşiktaş'ın Avrupa karnesi bu sezon başarılıdır. Club Brugge'yi başkanından, futbolcusuna, teknik adamına kadar hafife almanın cezası bir anlamda da ama yapı doğru, istikrar anlamında üzerine gittikleri sürece bu başarı tekrarlanabilir, bir anlamda Brugge mağlubiyeti tecrübedir ama o sene bu sene mi heyecanını kendi içlerinde yaşadılar.

Hamburg karşısında da Galatasaray'ın kupayı tekrar kazanabileceğini düşünmüştüm. 19 Mart 2008, hiç unutmam. Skibbe'nin Galatasaray'ı da Avrupa'da iyi bir çizgi yakalamıştı. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde S.Bükreş'e elenmek büyük hayal kırıklığıydı ama Avrupa Ligi'nde Hertha Berlin, Benfica gibi deplasmanlar var, müthiş oynadık. Bordeaux deplasmanı, yine iyiydik. Ligde sarsıntılı gidişat sonrası Skibbe gönderildi, Bülent Korkmaz geldi ama buna rağmen Bordeaux karşısında gelen tur, Hamburg eşleşmesinde Meira'yı satmış, Servet Çetin'i kaybetmiş stopersiz zamanda yaratılan mucizeler. İnanılmaz maçlardı gerçekten.

Skibbe'nin mirasıydı, Kewell - Lincoln - Arda ve Baros dörtlüsü. Aralarında oynadıkları futbol anlamında aldığım kaliteyi bugün hala alamam, hücum anlamında o kaliteye ve keyife ulaşamadık bir daha. Hamburg karşısında da Hakan Balta & Emre Aşık'ı izlerken Emre Aşık'ın yediği kırmızı sonrasında Kewell stopere geçmişti, onu da unutamam. Tecrübe anlamında yüksek bir seviyede değildi Bülent Korkmaz, ona bakarak ben stoper oynayabilirim diyen bir futbolcu. Doğrudur, yanlıştır, neden Semih Kaya şans bulmamıştır diye eleştirebilirsiniz, haklı sebepleri de vardır ama Kewell'ın aldığı o sorumluluğu da bir ömür unutmam.

Hamburg deplasmanında bu kadar eksiğe, sıkıntıya rağmen alınan 1-1'lik sonuç avantajdı, rövanşında da 2-0'ı o kadar kolay yakaladık ki. Ben yeni turları, acaba kupaya tekrar uzanırız mı diye düşünürken (o ara maçtan da koptum), bir anda dağılan bir Galatasaray ve skorun 3-2'e gelmesi. Kurtarıcı rolünde de oyuna giren Hasan Şaş, göbeği falan iyice saldığı, futbol anlamında bittiği dönem. Çok acayip işler oldu, bir takım bir anda nasıl böyle dağılabilir? Beşiktaş'ın da dün 1-0'ın ardından tur geldi diye düşünürken maçın 3-1'e geldiğinde yarattıkları tepki, Hamburg karşısında Galatasaray'ın yaşadığının bir benzeri.

Sonrasında da bu kadar yaklaşamadık zaten. Rijkaard dönemi fena değildik aslında, o gün Atletico Madrid'i geçebilseydik (o sezon kupayı Atletico Madrid kazandı) belki daha ileri giderdik, hakem katliamı yaşadık o gün ama forvetsiz Galatasaray'ın daha ileriye uzanacağını düşünmüyordum. Bir sonraki sezonda da Karpaty faciasını unutamayız.

İşin özü, Avrupa Ligi'ni kazanmak imkansız değildir. Doğru yapı, doğru futbol, doğru teknik adam, inanan taraftar, birbirine saygı duyan futbolcular. Her sezon gelmiyor takımlarımızın başına ama bazı dönemler bu sinerji yakalanabiliyor. Ben bu başarıyı tekrar Galatasaray'ın yakalayacağına inanıyorum ama Avrupa Ligi'ni kazanmak cidden imkansız bir olay değil..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir