12 Haziran 2015 Cuma

Galatasaray & Viitorul, Feeder Club Anlaşması

Düşünülmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Tanju Eren, geçtiğimiz günlerde twitter'da bu konuyu ortaya atmış ve çok güzel açıklamıştı. Sağolsun beni kırmadı ve çok daha detaylı bir şekilde düşündüğü bu projeyi bizler için yazdı..


Twitter'da "Galatasaray'ın 14 yabancı kuralından sonra ilk işi Viitorul ile anlaşma yapması olmalı" diye bir fikir attın ortaya ve fazlasıyla ilgi çekici bir konu olduğunu düşünüyorum. Temele inecek olacak, böyle bir proje Galatasaray'a neler katar?

Tanju Eren: Aslında dünyada çok fazla gördüğümüz, bir çok açıdan büyük faydaları olan basit bir “feeder club” anlaşması bu. Özellikle yabancı sınırının 14’e çıkmasının ardından Türk takımları için daha da elzem hale gelmiş bir sistem bu. Büyük kulüplerimizin kültür olarak genç oyuncuları alıp yetiştirmeye uygun olmadıkları çok açık bi gerçek artık. Taraftar baskısı nedeniyle isimsiz oyuncu transfer etmek de bu takımlar için çok zor. İsimli oyuncuların maliyetlerinin sonucu ise 4 büyük takımın da borçlarına bakarak rahatlıkla görülebilir.

Böyle bir feeder club anlaşması ile Galatasaray Romanya’nın gelişmekte olan en büyük akademilerinin birine ortak olacak. Oradan çıkan oyuncuların üzerinde ilk transfer hakkı sarı-kırmızılılarda olacak. Ayrıca Galatasaray taraftarı da bu projeyi sahiplenip, bu takımı izlemeye başladığında oradaki yeteneklere doğal bir taraftar talebi oluşacak. Dolayısıyla, taraftar ve başarı baskısı nedeniyle genç yeteneklere şans vermekte zorlanan Galatasaray, bu kez taraftar talebiyle oradaki genç yeteneklere yönelmiş olacak.

Bunun yanı sıra Viitorul ve Romanya Ligi genç oyuncular için çok uygun bir Pazar. Galatasaray düşük maliyetli oyuncular alıp burada gelişime de bırakabilir. Bunun sonunda A Takım’a oyuncu kazanmanın yanı sıra ekonomik gelir de elde edebilir. Örnek olarak Lacina Traore’nin Romanya Ligi’ne 80 bin euro maliyetle gelip 6 milyon euro ile çıkışı gösterilebilir. Ki 6 milyon euroya da gerek yok bu ilişkiyi ekonomik kara çevirmek için. 5 senelik zaman dilimi içinde Galatasaray A Takımı’na kazandırılacak 2 oyuncu, Romanya içi ve ya dışına satılarak 3-4 milyon euro gelir getirecek 2-3 genç yetenek çok büyük başarı demek.

Ayrıca benim yıllardır savunduğum şeylerin başında genç Türk oyuncuların yurt dışına açılması geliyor. Galatasaray Hagi avantajını kullanıp Viitorul’u yetenekli akademi oyuncuları için bir çeşit Erasmus programı haline getirebilir. Bu sadece futbolcuların oynaması için değil, Türkiye’deki aşırı ilgiden uzaklaşmaları, yeni kültürler tanımaları ve yabancı dil geliştirmeleri için bile çok faydalı olacaktır. Belki de potansiyeline ulaşamayan Cafercan, Özgürcan, Mülayim vb onlarca gençten bazılarını kurtarabilir Galatasaray.

Viitorul, Hagi'nin akademisi olarak bildiğimiz, bugünlerde Romanya 1.Lig'inde de mücadele eden bir takım. Romanya futbolu adına da önemli genç yıldızlar yetiştirip, bu isimleri Dünya pazarına sunuyorlar. Viitorul'u anlatmak gerekirse ne söylemek istersin, nasıl bir futbol kulübü bu ve senin adına değerli nereden gelmekte?

Tanju Eren: Viitorul kazanmaktan ziyade yetiştirmek için mücadele veren bir kulüp. Son dönemde çok ön plana çıkan Hagi Akademi’nin oyuncularıyla mücadele ediyorlar genelde. Profesyonel kontratlı oyuncularının yaş ortalaması 22. Bu oyuncular içinde Romanya’da milli forma giyen yetenekli isimler var. Türkiye’de son dönemde çok dikkat çeken ve ülkenin kültürüne çok aykırı işler yaparak büyük takdir hak eden Altınordu’ya benzetebiliriz Viitorul’u. Elbette farklılıkları var, çok daha düşük bütçeli yatırımlar ama temel mantıkları benzer.

Florian Tanase, Alexandru Mitrita, Razvan Marin, Boban Nikolov, Nedelcu, Kaptan Bogdan Tiru gibi önemli isimler saydın, iyi bir jenerasyonları var. Bu isimler olası bir işbirliği projesinde nasıl değerlendirilebilir, Galatasaray bu anlamda neler yapmalıdır?

Tanju Eren: Tanase Romanya A Milli Takımı’nda oynamaya başladı bile. Burada yazmayan Manea, dünyada pozisyonun en iyi oyuncularından biri olacak. Muhtemelen Chelsea ayarı bir kulüpe gidecek yakın gelecekte. Mitrita çok değerli bir yetenek.. Diğerleri de takibe değer oyuncular. Bu jenerasyon belki kaçırılmış olabilir, ancak bir Manea daha geldiğinde kaçırmamalı Galatasaray. Ya da Tanase’nin haklarını 18’inde alıp, kendi A Takımı’na çekemese bile üzerinden kar edebilmeli. Dünyanın en zengin başkanlarından birine sahip olan Chelsea, bu organizasyonda Arsenal’i dahi geride bırakabilecek seviyeye geldi. Galatasaray ya da diğer Türk takımları Chelsea’den daha mı zengin? Chelsea Manea tüm potansiyeline geldiğinde 20-30 milyon vererek alabilir ama şimdiden alıp feeder clublarında kullanmaya çalışıyor. Ve dünyada eşi olmayan kiralama ağları sayesinde, bu oyunculardan en kötü ihtimalle maddi gelir elde ederek tüm organizasyon şemasını karlı hale getiriyor.


Peki bu proje tek taraflı mı olmalı, Galatasaray'dan da bu takıma geçebilecek genç isimler olabilir mi, senin kafandaki proje nasıl?

Tanju Eren: Türkiye’de alt yapı konusunda herkesin bi fikri var ama alt yapı maçlarına gittiğinizde aileler-arkadaşlar-menajerler dışında 20 tane adam bulamıyorsunuz. Dolayısıyla aslında kimse sorunun tam olarak nereden kaynaklandığını dahi bilmiyor. Türk alt yapılarında bir çok sıkıntı var ama ilk sırada antrenör yetersizliği, ikinci sırada ise futbolcuların eğitimsizliği geliyor. Altyapılardaki futbolcular, maalesef doğru düzgün olarak okul eğitimi almıyor. Kulüpler de bünyesinde bu eğitimi tamamlayamıyor. Trabzonspor özelinde konuşursak, alt yapıdan bahsettiğinizde herkes Barış Memiş’in karakterinden örnek verir. Ama anlaşılmayan nokta şu: Barış Memiş 10 yaşında Trabzonspor alt yapısına girdi ve ailesinden çok hocalarıyla, kulüp çalışanları ile vakit geçirdi. Dolayısıyla Barış Memiş ve benzeri diğer futbolcular, sağlam karakterli gerçek profesyoneller olamadıysa, bunda 10 yaşında o kapıdan giren çocuğun değil, o çocuğa doğru eğitim veremeyen, kişisel gelişimini göz ardı edenler suçludur..

Bu cümlelerin hemen hemen aynılarını Cafercan, Mülayim ya da bugünkü Volkan Pala için kullanabiliriz.. Hiç birinin yetenek sorunu olduğuna inanmıyorum. Hepsinin temel sorunu futbol eğitimleri ve kişisel eğitimlerindeydi. Bu sorunun kısa vadede çözülebileceğine de inanmıyorum. Altınordu gibi radikal örnekler çoğalıp, başarıları ile diğerlerini yanına çekerlerse belki… Bir de yabancı sınırının artmasının, genç futbolcuların geleceklerini garanti görmeyip onları daha fazla çalışmaya zorlayacağı gerçeği var. Her neyse, çok fazla dağılmadan sona bağlayayım; Türkiye’deki aşırı ilgi ortamından kaçırmak lazım bazı yetenekleri. Viitorul bu anlamda harika bir tercih. Bir kere genç oyuncu yetiştirme konusunda her geçen gün daha çok ilerliyorlar. Romanya da hem genç oyuncuların forma şansı bulması, hem de sakin bi hayat sürmeleri için çok uygun. 18’inde bir gencim, 1-2 sezon Romanya’da “Erasmusvari” bir kiralama sürecinden geçmesi, onun karakterinin oturmasında, oyununun gelişmesinde çok etkili olabilir diye düşünüyorum.


Ianis Hagi'yi de sormak lazım, daha önce profesyonel bir maça çıkmıştı ama ilk kez bir maçta 11 başladı ve golünü attı. Bu futbolcunun geleceğini nasıl görüyorsun ve Galatasaraylıların rüyasını kurduğu cinsten bir durum olsa Ianis'in geleceği nasıl şekillenirdi? Ayrıca potansiyelini nasıl görüyorsun?

Tanju Eren: Hagi’nin Feyenoord U17-Honved U17 gibi takımlara karşı oynadığı maçları da seyretme şansı bulduğum için şanslıyım sanırım. Fiorentina’nın transfer ettiği söyleniyor kendisini, ki bu yeteneklerinin bi göstergesi.. Ben stilini fena halde Eden Hazard’a benzetiyorum. Çok yumuşak bilekleri var, tereyağından kıl çeker gibi çalımı atıp rakibini bakkala gönderebilir. Ama pas rutini hala oturmuş değil, zamanla daha net toplar atacaktır. Zaten yüzde 65 civarı bi pas yüzdesi var bildiğim, bu epey düşük. Ama başlıca sebebi öldürücü pas atma hastalığı. Top klas oyuncu olması için öldürücü pas sevdasını biraz azaltıp, gerçek bir oyun kurucu gibi daha çok basit top yaparak oyundaki etkisini artırması gerekiyor. Çok basit bir soruyla bu açıklanabilir bu durum; takımınızdaki en yaratıcı-en zeki oyuncunun (10 numaralar çoklukla) topla 30 kez buluşmasını mı istersiniz, 60 kez mi? Eden Hazard’ın bu sene ortalama yüzde 87 ile 57 pas yaptığını örnek olarak verebiliriz buna. İniesta’da %90 ile 80 pas, Silva’da %87 ile 74 pas, Di Maria’da %73 ile 58 pas bu istatistik. Ki Di Maria’nın Manchester United’da bu kadar eleştirilmesinin başlıca sebeplerinden olsa gerek... JR Hagi’nin beni en çok etkileyen yanı, yaşına göre ceza sahası içi koşularının ve gol sezilerinin yüksekliği. Ceza sahasının herhangi bir yerinden çıkabilir ve o boyla kafasıyla dahi beklemediğiniz bir şut çıkartabilir. Hepsini toplarsak henüz 16 yaşında bir çocuktan bahsediyoruz, adamın babası Hagi ve muhtemelen çok sağlam bi yatırım yapılacak üstüne.. Dolayısıyla tecrübeyle de doğru orantılı olarak eksiklerinin tamamlanıp komple bir oyuncuya dönüşmesi çok sürpriz olmaz. Ama Georghe Hagi isminin altında kalmak da var işin sonunda…

Galatasaray’a gelseydi sorusu ise çok zor. Galatasaray’a gelse muhtemelen baba torpiline rağmen şu an Prof maçı olmayacaktı. Kiralansa Viitorul’dan daha faydalı olabilecek nereye kiralanabilirdi? Bunun GS tarihinde bi örneği yok. GS’nin Bruma-Telles örneklerinde olduğu gibi, oyunculara bireysel gelişim sağlatması konusunda da çok güvenilir bir kapı olmadığı ortada. Dolayısıyla Galatasaray Hagi’ye ne katardı sorusu benim gözümde çok karanlık. Ama Galatasaray Hagi’yi ve benzerlerini kazanmalı, geliştirmeyi-kiralamayı öğrenmeli muhakkak. Hatta sadece Galatasaray değil, tüm Türk takımları. Trabzonspor’un 2 sene kiralayıp A Takım’a almadığı ve sonra tazminat ödediği Brüls, şu an Rennes’te oynuyor ve kariyerinde toplam 3-4 milyon euroluk iki transfer var. Öğrenmemiz gereken şeylere daha güzel bi örnek bulunamazdı sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir