7 Kasım 2015 Cumartesi

Sneijder; Savunmak İçin Değil, Hücum İçin Var


Topla oynama yüzdemiz, Osmanlıspor maçında yüzde 68, Rizespor karşısında da yüzde 69. Her iki maçı da kaybettik. Bugün kazanmış olsaydık, Podolski ve Sneijder gibi bireysel kalitelere sahip olduğumuz için olacaktı. Kaybettik, çünkü kötü oynadık. 

Riskli bir 11. Sahada bu kadar fazla hücumcu ile yer alman o maçta sana büyük bir hücum gücü getirmiyor. Hamza Hamzaoğlu'nu eleştirirken "denge" söylemi çok kullanılır, bu 11'in dengesi yoktu. Bugün farklı da kazanabilirdin, farklı da kaybedebilirdin. Bu maçı farklı kazansan, ortaya müthiş bir futbol çıkmış olsaydı da ertesi maç için bu 11'le devam edemezdin. Her anlamda hatalı olan bu 11, Selçuk İnan'ı da kaybettiğinde dağıldı.

Galatasaray hızlı başladı maça, Selçuk İnan sakatlanana kadar da topu rakip yarı sahada oynayan, belki organizasyon yaratamayan ama en azından şut silahıyla etkili olmaya çalışan görüntüdeydi. Selçuk İnan ve Sneijder hücum & savunma bağlantısını iyi kurdu ama Selçuk İnan kaybedildiğinde sahadaki 11'in haklı bir tarafı da kalmadı. Nedeni de, Hamza Hoca'nın maç öncesinde ortaya koyduğu felsefeye aykırı hareket ettiğini düşünüyorum. 11'i ve mevcut düzeni doğru buluyorsa Selçuk İnan sakatlandığında Bilal Kısa'nın oyuna girmesi gerekiyordu, Jose Rodriguez'le biraz savunma dedi ama Jose Rodriguez o bağlantıyı kuramadığı gibi, Sneijder'i orta saha çizgisinin gerisine hapsetti.

Sneijder ile alakası olmaması gereken bir pozisyon. Daha önce oynamışlığı olabilir ama en verimli olduğu pozisyonlar sıralamasında ilk 5'de yer almaz. Ama büyük oynadı, şu ölümüne hücum demek isteyen ama hücum edemeyen takımın temposunu ayarladı, savunma & hücum arasında denge olmaya çalıştı, 110 küsür pas ile rekor kırdı, gol attı, asist yaptı ama yine yetmedi. Jose Rodriguez'in ikinci yarıda dikine gittiği, vurması gereken yerde pas düşünerek yararlanamadığı pozisyonlar vardı, orada Sneijder'i hücumda düşünsenize? Sneijder savunmak değil, hücum için var, kullanılması gereken yer forvetin arkasında ama kullanamadık.

İlk yarıyı 2-1 geride bitirmek sürpriz olmadı, ikinci yarıda o kadar kötü futbola rağmen 3-2 öne geçmek de. Maçın 4-3'e gelmesi de sürpriz değildi, öyle dengesiz, alakasız bir Galatasaray kadrosu vardı. Rakibe kontra vermek adına sahada olan, o kontraları da veren, bunun üzerine kötü savunan ve sürekli hatalar yapan savunma. Chedjou bu hatalarda baş aktör, Sabri Sarıoğlu ise en iyi yardımcı erkek oyuncu.

Sakatlıkların büyük handikap yarattığı ortada. Selçuk İnan sahada kalmış olsaydı bu maçı Galatasaray rahat bitirebilecekti ama bu çıkan 11'in doğru olduğunu yine göstermezdi. Hakan Balta'nın sakatlığıyla da önce hamle şansı kaybedildi, devamında Chedjou. Semih Kaya & Chedjou uyumu diye bir durum bu sezon için geçerli değil ki Semih Kaya felaket durumda. Buna rağmen Hakan Balta'nın sakatlığında Denayer düşünülmüyor. Rakibin hızlı çıkacağı, bol bol kontra vereceğimiz net ama hızlı bir stoperi oyuna sokmuyoruz, yine Semih Kaya diyoruz.

Denayer'in sağ bek oynaması tamamen yokluktan ama bir anda sağ bek alternatifi haline geldi, ya Sabri Sarıoğlu ya o oynuyor. Bu adam oynamadığı halde, şu an Dünya sıralamasında 1. olan Belçika Milli Takım'ının futbolcusu. Yeni Kompany dedikleri, Manchester City'nin üzerine titrediği adam. Ama Galatasaray'da yedek, üstelik 4. stoper olarak bakılan bir isim. Galatasaray'ın böyle bir lüksü yok.

Çift forvet oynuyoruz ama herhangi bir forvet etkisinden söz etmek mümkün değil. İkisini birden kullanmanın ise zaten espirisi yoktu, Bilal Kısa veya Emre Çolak hamlesiyle al-ver denilen olayla hücumda kalmak yine mümkün olacaktı. Olcan Adın'ın golünün ardından bu değişiklik hemen gelse yine kaybetmeyecektik. Galatasaray'ın böyle risk aldığı ortamda da Rizespor bekleri mükemmel bir maç çıkardı, Kweuke çok rahat hareket etti, Galatasaray'ın hücumda kaptırdığı her top atak halini aldı. Selçuk İnan sakatlandıktan sonra da hücumda o hatalar sürekli gerçekleşti.

Hamza Hamzaoğlu, ders almamız gerekiyor dedi ama ders alınması adına da Umut Bulut, Yasin Öztekin, Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya gibi isimleri kenara almak, Chedjou ve Burak Yılmaz'a ise hayırdır demek gerekiyor. Bunun da olmayacağından eminim. Alınan mağlubiyetin ders olduğunu zannetmiyorum, maç öncesinde hemen hemen herkesin gördüğü, yazdığı bir şey vardı ve Hamza Hoca aldığı riskin içerisinde boğuldu.

89. dakikada 3-2 öne girip, uzatmalarda 4-3 kaybedilmesine ise hiç girmiyorum, yine savunamadık, savunamayız. Üzüldüğüm nokta, Galatasaray'ın şampiyonlukta iddia sahibiyim diyerek, bu skoru koruyamaması, büyük takım gibi hareket edememesi..

1 yorum:

  1. Sayın hamzaoğlunda bir terimleşme görüyorum kendisinde de zaman zaman böyle saçma 11 ler çıkarma alışkanlıgı vardı. sonuc hep maglubıyet oldu. benım anlamadıgım su umut dene futbolcu bıle dıyemıyorum arkadasta bızım goremedıgımız neyı goruyor bu teknık adamlar sırf koşmak ıcın sahada bır adam tutulurmu ne kadar mantıksız ve nekadar kalıtesız secımler ulke futbolumuz ve ulkenın en basarılı takımı boyle teknık adamlar tarafından yonetılıyor ya futbol ızlemekten sogudum futboldan sogudum. sneıjderı orta sahaya gömüp haftalardır bır faydası olmayan umutla cıft forvet oynamak ınan artık yazmak bıle gelmeıyor ıcımden bunlar futboldan zerre bıle anlamıyor tamamen her başarısı şans artık boyle goruyorum. chedjou yu gecen sezon cok elestırdım bu yuzden bana cok kızan olan cok dengesız bır stoper bır haftası bır haftasını tutmuyor onun yzune gecen sezon cok gol yedık bu sezon da aynısı. burak ve umutun yerıne gonderdıgımız berk ısmaıl takımda kalsaydı daha ıyı ıs yapardı bunlardan. he bunlarda kı mantık farklı o başka. pes te bıle umutu 18 kısılık kadroya almıyorum ama adamların bas tacı.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir