21 Mart 2016 Pazartesi

Seyreyle Maziyi #2; Ribery'nin Galatasaray'a Vefa Borcu Var Mı Dersiniz?


2004-2005 sezonu. Maddi anlamda sıkıntıların konuşulduğu, futbolcuların alacaklarını alamadığı için idman boykotunu gündeme aldığı zamanlar. Özhan Canaydın, ilk 2 sezonunda öyle transfer harcamaları yaptı ki ertesi 3 sezonda doğru dürüst transfer yapılamadı, özellikle bonservis anlamında neredeyse hiç para harcanmadı. Buna rağmen başarılıdır Galatasaray, kazanılan bir şampiyonluk var. O şampiyonlukta da 2004-2005 sezonunda Hagi'nin attığı temelin payı var tabii.

Beğenmeyiz ama 2003-2004 enkaz kadrosunun üzerine neredeyse hiç hamle yapılmadan yeni bir temel atıldı, o temel de ertesi sezon şampiyonluk yarışı verdi, Türkiye Kupası kaldırdı. Song, Tomas hamleleri elbette fark yarattı ama beğenmesek bile Cihan Haspolatlı'nın sağ, Orhan Ak'ın sol bek'e geçişi, Ayhan Akman'ın sol kanatta oynaması gibi etmenler hep yokluktan. Hagi'nin o dönem yaptığı çok kritik hatalar olmasına rağmen ben başarılı bulurum, sıfır olan kadrodan bir hedef yarattığı için. İnsanlar bunu çok görmek istemez ama gerçek olan bu. 

Gelelim o sezonun ara transfer dönemine. Galatasaray ne kadar maddi anlamda imkansızlık yaşıyorsa, Fenerbahçe ise iddialı hamleler yapabiliyordu. 2004-2005 sezonunun ara transferinin son gününde Anelka'yı getirdiler, üstelik en hit olduğu dönemlerden birinde. Çok büyük bir hamleydi bu, herkes konuştu. Galatasaray ise aynı günlerde yine bir Fransız olan Frank Ribery adındaki genç futbolcuyu kiraladı. O dönem Anelka'nın bonusu diyorduk, Ribery'nin ilerleyen yıllarda Dünya'nın en iyi futbolcularından biri olabileceğini nereden bilebilirdik.

Galatasaray'a bu tip potansiyeller hep geldi. Carrusca, Fabio Pinto, Bruma ilk akla gelenler, listeyi uzatabiliriz de ama en sessiz sedasız gelen futbolcu en büyük patlamayı yaptı ve bunu da tabii ki Galatasaray formasıyla değil de, Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra. Hikayenin hazin tarafı da bu adamı bedavaya kaçırmaktı, 100 bin avro alacak uğruna. Yoksulluk kader olamaz mı diyelim yoksa dönemin yöneticilerine faturayı mı keselim? Bu öyle büyük bir skandaldır ki, Galatasaray tarihinde ilk sıraya koymak mümkün.


Ribery ise o yarım sezonda potansiyelini gösterdi, iyi maçlar çıkardı. 1-2 ay sonra bonservisi alındı, kendisiyle ilgili gelecek planları kurduk. Sezonun bitiminde yeni sezon için 10 numarayı ben giymek istiyorum diye gitti, bir daha gelmedi falan. Çok büyük bir hikaye bu. Galatasaray formasıyla attığı en büyük imza da Fenerbahçe'yle oynanan Türkiye Kupası finalidir. Müthiş futbolunu golle süslemişti ama Hagi'yi kötü teknik direktör diye nitelendiren hatalardan biri de gelmişti. Oyundan erken çıktı, skoru korumak uğruna. Oysa kanal kapakları açıktı, Galatasaray 5-1 değil de çok daha dramatik bir fark yakalayabilirdi. Bunun da imzası, bulduğu boş alanlarda Ribery'nin olacaktı.

Kendisiyle ilgili çeşitli rivayetler de var. Galatasaray'ın hülle yollu kullanıldığına yönelik. Normalde Marsilya bu transferi çok daha önceden bitirmiş ama Metz bu futbolcuyu Marsilya'ya yollamamak için yarım sezonluk Galatasaray kullanılmış. Gerçeklikten uzakta ama böyle bir rivayet olduğunu da eklemek istedim.

Ribery, Galatasaray'dan sonra Marsilya'ya gitti, arada müthiş bir 2006 Dünya Kupası yaşadı ve finali gören kadronun en büyük pay sahiplerinden oldu, sonra Bayern Münih'e rekor transfer ve uzun yıllar içerisinde Bayern Münih'in kurduğu hanedanlığın en önemli kozlarından biri. 32 yaşına geldi, son yıllarda büyük sakatlıklar yaşadı ve sözleşmesi bitiyor. Hayal ama Ribery'nin Galatasaray'a bir vefa borcu var mı dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir