3 Nisan 2016 Pazar

Semih Kaya & Donk İkilisinin Gol Yememe İhtimali Var Mı, Eskişehirspor 4-3 Galatasaray


Bu sezon ilk kez kötü oynayıp kaybetmiyoruz, uzun zamandır zaten böyleyiz. Deplasmanda 3 atıp 4 yemek bizler için yeni bir durum da değil, Galatasaray'ın sezonunun özeti biraz da öne geçilen maçlarda kaybedilen puanlar zaten. Eskişehirspor'u da küçümsemek istemiyorum, ligde kalmak için son şansları, savaşıyorlar, Samet Aybaba'nın onlar adına kattığı en azından bir mücadele, istek, azim ve hedef var. Galatasaray adına üzüldüğüm nokta da bu, formanın ağırlığı hiç bu kadar düşmedi. Abartmıyorum, 8. olunan 2010-2011 sezonunda daha iyi maçlar izledim ve sezon sonuna yönelik bir, hatta iki umut ışığı vardı. Ünal Aysal ve Fatih Terim. Sonrasını izledik zaten, acısıyla tatlısıyla.

Maça dönmenin bir önemi veya gereği var mı bilmiyorum ama yazalım bir şeyler. 4-4-2 gibi başladık sanki, Galatasaray adına (bu sezon için) yeni bir hareketti. Umut Bulut önde, Podolski serbest rolde (en iyi oynadığı pozisyonlardan biridir), kanatlarda Emre Çolak ve Yasin Öztekin, orta sahada da Bilal Kısa ve Jose Rodriguez. 1-0 öne geçene kadar da müthiş işler yapmadık, pozisyonlar yaratmadık ve gümbür gümbür oynamıyorduk ama pas oyunu vardı, top bizdeydi, oyunu rakip sahaya yıkıyorduk. 

Bilal Kısa'nın 250 metreden attığı gol sonrasında ise Galatasaray geri çekildi, topa sahip olma oranı 2 dakika içerisinde yüzde 65'lerden 45'lere düştü, geride topu alan ileriye uzun şişirdi, hücumda sorumluluk alan, topla dikine çıkan ve rakip yarı sahada kalmayı düşünen kimde olmadı derken (Umut Bulut'un en ileride olması gerekirken kendisini yarı sahasında top çıkarmaya çalışırken gördük) gol geliyorum diyordu ve geldi. O görüntüde ilk yarının 1-1 bitmesi Galatasaray'ın lehine bir durumdu ama aleyhine olacak bir durum vardı. O da alternatifinin olmaması.

Alternatif yok, oyuna kim girebilir? İlginç bir değişiklik geldi, Tarık Çamdal & Umut Bulut'la değişti. Bu tarz bir değişikliği önceki hocalarımızdan pek görmedik, ben Tarık Çamdal beke, Linnes öne geçer diye beklerken Çamdal önde kaldı, Linnes daha fazla gelmeye başladı. 2. yarının başında da ortasında gol geldi zaten ama 2-1'in ardından da Galatasaray'da görüntü değişmedi ki. Karambol bir futbol var, şans eseri pozisyon doğarsa ya da bireysel yetenekler sahaya çıkarsa bir şeyler olabiliyor. Linnes'in ortaları bu hesap, onun yeteneği. 

Galatasaray savunamıyor, Galatasaray kötü bir savunma takımı. Bunu milyon kere yazmışımdır, Galatasaray savunarak oyunu tutamaz, savunsan da yiyorsun, hücum etsen de diyorsun. En azından hücumu düşündüğünde gol atma şansın var, attığından daha azını yemelisin. Futbola çağ dışı bir bakış açısı ama Galatasaray'ın şu an bulunduğu çağ bunu emrediyor.

2-1 öne geçtik, yine savunmaya çalıştık ve savunamadık. 2-2 sonrasında ise hücum yapalım derken Eskişehirspor'un her hızlı çıktığı hücum gol oldu ve 4-2 kaybettik. 2-2 sonrasında Donk'un kaçan bir kafası var, onun dışında şut attığımızı hatırlamıyorum. Sağ, sol fark etmiyor, koridor oldu, kimse savunamadı, ayakta kalamadı. Hamle şansın da olmadığından bir şey yapamadın, burada Riekerink'i suçlayamam. Eldeki malzeme, imkan bu, bir anda bir şey değişemez. En azından farklı şeyler denedi ama başaramadı. Donk & Semih Kaya stoper tandemi ile çıkıyorsun, böyle bir takımın gol yememe ihtimali var mı?

Galatasaray adına bir diğer kilit nokta pas hataları. Yenen gollere bakın, orta sahada veya rakip yarı sahada yapılan pas hataları sonrasında gelişen ataklar ve genellikle de Jose Rodriguez ismi ön plana çıkar. Yine yazıyorum, bu adam 6 numara olamaz, olmaz. Hatta 4-2-3-1 gibi bir formasyonda 8 numarada olmaz, mecbursun 4-3-3 oynamaya, ancak gider gelir, topla dikine çıktığında etkili olmaya çalışır ama bu pas hataları beni benden alıyor ve 90 dakika bunu izledik.

İyi bir taraf yok, bazen bizimle alay edildiğini düşünüyorum ve kendimi aptal gibi hissediyorum. En zor anda da mücadeleden kaçmam, kafa yormaya devam ederim ama Galatasaray formasının ağırlığının olmadığı, kulübün inanılmaz kötü yönetildiği, hatta bazı yöneticilerin bizimle dalga geçtiği bir gerçek. Sahada olan futbolcuları geçtim yani. Aynı kadro Benfica'yı kendi sahasında yeniyordu, hatta deplasmanda son anda kaybetti, Şampiyonlar Ligi'nde iddia sahibiydi ya da ligde liderin 4 puan gerisindeydi. Bu sakatlıklarda sezon başı kampının payı büyük, kötü hazırlanıldı, doğru yükleme yapılmadı, idmanlar zayıftı ve iletişim hataları üst düzeydi ama Hamza Hamzaoğlu'nun bir iddiası vardı, o yolda iyi kötü yürürken şu an dibi gördük. Bazen dibi görmek iyidir, yeniden çıkış anlamında böyle dönemler lazımdır ama bizi kim ayağa kaldıracak?

1 yorum:

  1. Elde genc bir forvet varken umut tarik degisikligi yapan bir teknik adam bana hic bir umut vermedi. kim gelirse gelsin tabulari yikamkyor haftalardir varlik gisteremeyen umut 11 basliyor podolsky sadece atarsa var. Yasin saman alevi gibi. zaten kaybediyoruz gencleri neden oynatmazsin. yazik gercekten deneme tahtasi gbi. cesaretiniz yoksa hic bir iste basarili olamazsınız. benim bu teknik adamdan da hic umudum yok fener macinda futbolcular bir sorumluluk almazsa buyuk bir hezimet gelebilir.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir