16 Haziran 2016 Perşembe

Elleri Küçük, Kaleciliği Büyük, Yüreği ve Karakterini İse Tanımlayamıyorum


Muslera ile ilk karşılaşmamız 2010 Dünya Kupası'ndaydı. Dünya Kupası'nda 4. olan bir Uruguay ve turnuvaya damga vuran kalecilerden biri olan Muslera. Lazio'da forma giyiyordu ama gündem bir kaleci değildi, turnuvadan hemen sonra transfer yapmadı mesela. 2011-2012 sezonunda Galatasaray'a gelmesi de sürprizdi, herkesin ilk etapta ön yargı koyduğu (en başta ben), maliyetli görünen bir iş. Galatasaray'a geldiğinde de 25 yaşındaydı, oysa biz +30'luk yabancı kalecilere alışıktık.

Yaptığımız iyi bir hareket varsa, Copa America öncesinde bu transferi bitirmekti, Muslera yine müthiş bir performans göstermişti ki bizler sabaha karşı Muslera için ekran başındaydık. Kurtardığı penaltılarla aklımda kaldı, o iki turnuvayı müthiş oynamıştı ve önü de açılmıştı ama Galatasaray'ın erken davranması büyük hareket oldu. Dediğim gibi maliyetli işti belki, Lazio'ya Cana'yı verdik, Uruguay'daki kulübüne de 6.750 milyon avro civarında bir rakam. O gün bu paralar ve Cana üzerinden isyan ederken Galatasaray'ın geleceğine atılan en güzel adımı görmedik bile.

Kaleci mevzusuna her zaman takık oldum, çünkü çocukluğumun kabus dolu anları hep kaleciler üzerineydi. Bir dönem öyleydi ki Galatasaray kalesine gelen her top gol olacak zannediyordum. Ta ki Taffarel'e kadar, gerçek anlamda kaleciyi o zaman görmüştüm. Büyük oynadı, efsane oldu ve ayrıldı o da. Sonrasında Mondragon geldi, belki o kadar kaliteli değildi ama müthiş istikrarlıydı. Uzun yıllar süren güven ortamı derken Mondragon'la Muslera arası yine muamma. Leo Franco, Zapata deneyimlerini hatırlayın, neler yaşadık.

Taffarel de dahil olmak üzere benim Galatasaray forması altında izlediğim en büyük kaleci Muslera. Belki bir Avrupa kupası kaldırmadı ama yarattığı hanedanlığın da tanımı yok. Formsuz olduğu, sallandığı dönemler de olmuştur (bu sezon olduğu gibi) ama bu ülkede yer aldığı her sezon ülkenin en iyi kalecisidir ve Muslera'nın üzerinde bir kalecinin bu ülkeye gelmesi de zor. Tek başına şampiyon yapar deriz ya bazı isimlere, Muslera yaptı işte. Son şampiyonluğu ona yazarız, kazanılan her başarıda da en büyük pay sahiplerinden biridir. Galatasaray'da 5. sezonunu bitirdi, arkasında bıraktığı kupaları sayamıyorum bile.

İlk geldiğinde "elleri küçük denirken gün itibariyle geldiği noktada "yüreği büyük" sıfatına ulaştı. Asla gitmesi yanlısı da olmadım, hatta Galatasaray'dan ayrılması durumunda arkasından ağlayacağım tek futbolcu olur. Yeri dolmaz ayrı da, Muslera başka bir şey, kalecilikle sınırlayamam. Bugün yaşı 30, 5. sezonunu da geride bıraktı. Umarım daha çok uzun sezonlar oynar ve bıraktığında seviye öyle yükselir ki bir daha kimse ulaşamaz.

Doğum günü vesilesiyle bunları yazıyorum, kutlu olsun, Galatasaray forması altında çok daha uzun yıllara diyeyim..

1 yorum:

  1. aynen katilmakla beraber Mondragona biraz daha fazla değer vermeliyiz diye dusunuyorum..Riberyinin on plana ciktigi 5-1lik finalde asıl kahraman Mondragondu.Hatta bir pozisyonun sonunda Tuncay yeter kurtardin diye serzeniste bulunmustu.Bunun disinda da sayisiz iyi maçı var.Bir yazi da Mondragon icin bekliyoruz

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir