2 Ocak 2017 Pazartesi

Riekerink'le gelişmeyen, formasıyla kazanan Galatasaray


Ligin ilk yarısını değerlendirmek adına biraz geç kaldım aslında, transferler ve kamp dönemi başlamadan yazalım dedim. Aslında bilinen, konuştuğumuz şeylerin kısa bir özeti diyelim. Sezon öncesi beklenti, başlangıç ve geldiğimiz nokta itibariyle.

Ligin genel tablosuyla başlayalım. Liderin 3 puan gerisinde bir Galatasaray var. Futbol noktasında eleştiriyoruz, beklediğimin gerisinde bir futbol oynuyoruz ama yarışın içerisindeyiz. Önemli nokta da bu, yarışın içinde olmak. Galatasaray geni diye bir şey var, tüm yaşananlardan bağımsız, eğer bir mücadelenin içerisindeyse sonuca gidebiliyor. Buna inanacağız öncelikle, sonrasında da Sneijder, Muslera, Selçuk İnan gibi karakterlere. Onların saha içinde yönlendireceği bir Galatasaray'ın da şansı olduğunu düşünüyorum.

Beşiktaş'ın daha fazla puan almasını beklerdim mesela ama geçen sezonun gerisindeler. Mario Gomez ve Sosa gibi isimlerin de yerini doldurabildiklerini söylemek güç ama kadro kalitesi / potansiyeli noktasında bence ligin en iyisi onlar. Devre arası transferleri kaderlerini belirleyecek. Fenerbahçe ise sezona çok kötü başladı, devamında toparladı, iyi gidiyorlar ve onlar da transfer yapacak. Başakşehir ligin sürprizi, 2 yıldır sürdürdükleri istikrarın zirvesini bu sezon yaşıyorlar. İyi bir sistemleri var, onlar da transfer yapıyor ve yarışın içerisinde olacaklarını düşünüyorum. 

Sezon başına dönersek, Riekerink'le devam edilmesini hiç istemiyordum ama Riekerink'le de devam edilmesine karar verildiğinde destek oldum. Kadrodan gitmesi gereken isimlerin de ayrıldığını gördüğümde bir "bey" sloganı doğdu ve taraftar o havayı yakaladı. Oynanan futbol maalesef o havaya cevap veremedi ve zamanla taraftarın ateşi de düştü ama bir şekilde yarışın içerisindeyiz. Ayrılık noktasında zaten sorun yok, oynanan futbol ve transfer aklı noktasında sıkıntı yaşıyoruz. Ocak ayında umarım toparlarız ve eksikler giderilir.

Topa sahip, pas yapan bir Galatasaray var. Bu iki istatistikte de ligin en iyisi ama topa sahip, pas yapan bir takım oyunu boğmalı, rakibine nefes aldırmamalı. Ama takımın bu özelliği maalesef rakiplerin bir silahı oldu, onların da buna göz yumduğunu düşünüyorum. Pozisyona girmekte, gol bulmakta zorluk yaşadık ama yine de gol sayımız fena değil. Daha iyi olmalı, Galatasaray hücumu ile oynamalı, bu noktada da kilit isim Sneijder. O son haftalarda oynamaya başladı ve gol sayısında da, hücumda da daha verimli olmaya başladık. Umarım bıraktığı yerden devam eder, kilit nokta o.

Savunamıyor tabii Galatasaray, bir de o var. Stoperlerde değil bu sıkıntı sadece, takım savunması sorunlu. Nigel De Jong'un kattığı agresifliğin değerli olduğunu düşünüyorum ama savunmanın yükselmesi anlamında yetmiyor. Ön alanda bir baskı yok, savunmayan hücumcularla oynuyoruz. Orta sahamız yeteri kadar tempolu değil, Tolga Ciğerci'nin ardından bunu tamamen kaybettik. Bekler iyi durumda değil ve doğru stoper ikilisini bulamadık. Mevcut stoperler arasında en iyisi Serdar Aziz ama o da sakat, genel anlamda sorun büyük. Yediğimiz gollerin yüzde 70'i kafayla mesela, çözüm bulamıyoruz buna. 

Kendi sahamızda kaybettiğimiz Trabzonspor ve Başakşehir maçlarının kaybı büyük oldu, ligin ilk yarısını lider bitirmek mümkündü. Ama son haftalarda biraz daha toparladığımızı düşünüyorum, bunda da Sneijder'in yükselişi, sahte 9 Podolski'yle yeni bir hücum tarzına geçiş, Yasin Öztekin'in sürpriz gol katkısı gibi etmenler var. Öncelikle tempo sorununa çözüm bulmak lazım, ortayı kuvvetlendirmek. Devamında stoperlere gelecek konu, mutlaka hamle gerekiyor ve bir hücumcuyla daha alternatifli bir kadro olabilir. Podolski'nin durumuna göre de bir forvet belirecek. Ara transferde çok sayıda isim almanın sağlıklı bir durum olduğunu düşünmüyorum ama Galatasaray'ın böyle bir mecburiyeti var.

Riekerink'e gelirsek, topa sahip olma ve pas konusunda takıntılı. Bir b planı olduğunu düşünmüyorum, en azından biz bunu görmedik. 11'leri istikrarlıydı aslında, aynı 11'ler üzerinden çok devam etti ama bazı isimler noktasında takıntısı büyük oldu. Linnes'e vermediği şans, Sabri Sarıoğlu ısrarı gibi. Ya da sezon içerisinde Yasin Öztekin'den vazgeçebilmesi, bunun gibi. Oyuncu değişikliği, oyunu okuma noktasında ise en büyük sorunu yaşıyoruz. Geç kalıyoruz, maç içerisinde o sorunu göremiyoruz ve oyunu tutma ya da geri dönme noktasında sorun yaşıyoruz. Ligin 2. yarısı için de beni en çok korkutan şey bu, Riekerink'le maalesef gelişmiyor bu takım. Günü de kurtaran kadro kalitesi ve Galatasaray forması..

10 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2 değil, daha uzundur Selçuk İnan diyorum, 2 az.

      Sil
  2. Benim görüşüm biraz sizin ile ters. Geçen sezonda bu takımın üstünde Gs forması vardı ancak bu bırakın şampiyonluk kotasına ilk 3 e girmeye bile yetmedi. Belkide şuan bu durumdaysak Rikerinkin katkısı vardır. Savunma hatı geçen senenin aynı, orta saha Dejonk dışında aynı, Hücum hattı Bruma dışında aynı. Bu anlamda Riekerink in büyük iş başardığını görebiliriz.
    Belki karşı çıkarsınız ancak ben bu sene Sneideri beğenmeyenlerdenim. Bir çok maça ortadan kayboluyor. Bir çok zaman kendini sol tarafa atıp saçma sapan işler yapabiliyor. Şut konusunda eleştirim olamaz tabiki. Bunun dışında kendisinin pozisyonunu korumaması yüzünden takımın boyu çok genişliyor ve pres gücü yok.
    Selçuk inan ise Sneider in transfer edilmesine tavır almış gibi sanki o geldiğinden beri futbol oynamıyor. İleri attığı pas yok. Hadi diyelim yaşlandı diye(Kaptırdığı toplar ile yedirdiği gollerin haddi hesabı yok) fiziği düştü. Peki ama insan oyun görüşünü geliştirmez mi buna karşı. Gerrard son sezonlarında defansın önündeki tek adam olarak oynamaya başladı. Buna rağmen ileri paslar atardı. Ancak Selçuk defansta ne adam kovalıyor nede alan kapatıyor. Ceza sahasının önüne gelip pozisyonu seyretmekten başka birşey yapmıyor.
    Linnes in bileti ise bence sene başındaki Manchester United maçında kesildi. O girdikten sonra yediğimiz goller biraz yüz kızartıcıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yarışın içinde olmaktan bahsettim ama, geçen sezon şartlar anormal gelişti. Galatasaray'ın böyle dönemleri de olmuştur. Hamzaoğlu kalsa belki yine yarışın içinde kalırdık geçen sezon.

      Sil
    2. Hamza hocanın çok hataları oldu. Tranfer konusunda kafasında olmayan oyun planı ile Hamza hocanın geçen sene gitmeyeceği çok belliydi. Ondan önceki senede şampiyon olmamıza rağmen pek bir oyun planı ve mantığı üstünde şampiyonluk geldiği söylenemez. Ancak kendi kurduğu kadro olmadığı için sesimizi çıkartamayız bence.
      Şuan daha farklımıyız dersen ben bir oyun planı görüyorum. Pas yapmak oyunu rakip sahaya yıkmak. Elimizde bunu yapacak oyuncu yok. Orta saha ve kanat beklerimiz bu iş için uygun değiller ancak diğer oyun mantalitesine de pek uygun oldukları söylenemez. Bu açıdan takım içinde bir atlama yaşandığını söyleyebiliriz.
      Birde şöyle birşey var. Hoca gitsin diyorsunda dünyada hoca kalmadı. Her gördüğün hoca ya fenerde çalışmış oluyor ya beşiktaşta yada galatasarayda. Biraz yeni yüzler devam etsin. Hoca takımı yönetmiyor yukardakiler yönetiyor dersende "bırak işleyen birşey nasılsa niye bozalım" derim

      Sil
  3. türkiyede futbolun gerilemesinin nedeni birazda türkiyede yaşanan olaylar.futbolcularıda etkiliyor bence.

    kötü bir dönem ve bu kötü dönemin ne ile sonuçlanacağı soru işareti.

    YanıtlaSil
  4. Yazılarınızı uzun zamandır takip ediyorum. Birçok konuda bilgi sahibi oldum yazılarınızı okuyarak fakat son zamanlardaki yazılarınıza gerçekten inanamıyorum. "Tetikçi" tabir edilen kişilerin yazıları gibi olmaya başladı yazılarınız. Eski profesyonel yazılarınızdan eser yok açıkçası.

    Sizde çok iyi bilirsiniz ki pas futbolu oynamak zordur. Hele ki Türkiye gibi daha topa vurmasını bilmeyen futbolcuların olduğu ülkede bu sistemi oturtmak daha da zordur. Yarım sezonda sistemin oturmasını ve Barcelona seviyesine gelinmesini mi bekliyorsunuz? Riekering'in sene başında oynatmaya çalıştığı oyun hiç fena değildi ve gün geçtikçe gelişiyordu. Fakat sadece bir oyuncu değişikliği sonrasında bile (Selçuk'un çıkartılması) o kadar üzerine gidildi ki kendisinin de heyecanının azaldığını görüyoruz artık. Kazanılan kupa sonrasında kendisine sorulan soru "Sizin Galatasaray gibi bir kulübün seviyesinde bir teknik direktör olamayacağınız düşünülüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" şeklinde. Bu derece aşağılanıyor olsanız nasıl motivasyonunuzu kaybetmezsiniz? Riekering'in bazı hataları tabii ki vardır. Ama Şenol Güneş'ten, Dick Advocaat'tan veya başka bir teknik direktörden daha fazla değil. Tekrar ediyorum, pas oyunu oynamak kolay değildir ve bunu oturtmak isteyen teknik direktörlerin fazlasıyla zamana ihtiyacı vardır. Riekering'i takımdan göndermek Galatasaray'a bir kurşun daha sıkmaktır.

    Galatasaray her maç gol yiyor. Savunmada zaafiyetler var tabii ki ve bunların düzeltilmesi için yapıcı eleştiriler her zaman faydalıdır fakat eleştiriler hakaret boyutlarına geldiği zaman yıkıcı olmaya başlıyor. Galatasaray 16 maçta 16 gol yemiş bu sene. Barcelona'da 16 maç'ta 16 gol yemiş. Real Madrid 15 maçta 14 gol, Atletiko Madrid 16 maçta 14 gol yemiş. Bu takımlar da mı savunamıyor? Merak ediyorum bu takımların yorumcuları da bu şekilde eleştiriyorlar mı takımlarını? Nasıl yaklaşıyorlar duruma? Doğrudan teknik direktör yetersiz, göndermek lazım diye bir tane yorum yapan var mı acaba?

    Birazcık sabır, birazcık saygı lütfen. Her sene şampiyon olamazsınız ama bu nedenle her sene teknik direktör değiştirmek Fenerbahçe olmaktır.

    Sevgiler, saygılar.

    YanıtlaSil
  5. Abi öncelikle selam, blog kültürünün ölmeye yakın olduğu şu zamanlarda çaban takdire şayan severek takip ediyoruz :)

    Ama ne yazık ki sana bu konuda katılmıyorum. Riekerink ile gelişmeyen bir GS var demek kesinlikle haksızlık. Seni twitter'da da takip ediyorum, JOR'un gönderilmesi taraftarısın ama biz 12/13 sezonundan sonra ilk defa tek bir hocayla sezonun ikinci yarısına geçmiş durumdayız. Mancini, Prandelli, Hamzaoğlu, Denizli... Hepsi farklı şeyler deniyor, bir şeyler yaratmaya çalışıyor ama zaman geçmeden ayrılıyorlar. Doğrudur yanlıştır onu tartışmıyorum ama bazı şeyleri çabuk tükettiğimizi düşünüyorum.

    FB maçı gerçekten bizim için berbat bir maçtı. Ama sonrasında Bursa maçından itibaren takım belli bir hücum planı üzerinden yürümeye başladığını görmek lazım. En berbat oynadığımız maçlardan biri olan Osmanlı maçında bile attığımız ilk gol ligin en kaliteli gollerinden bir tanesi. Bursa maçında attığımız gol, Kasımpaşa deplasmanı, Antep, Alanya vs.. bunlar hep bir organizasyon ile gelen goller. Yani topa sahip olmayı avantaja çevirdiğimiz goller ki bunlar ligin sonlarına denk geldi. Yani geçen sene BJK'nin attığı golleri bu sene biz atmaya başladık. Bu bir gelişme. Diyeceksin ki belki oynadığımız takımlara göre normal ama daha Adana maçında bile zar zor pozisyona giren bir takımdan bahsediyoruz.

    Asıl sorun hücum oyuncularının defansif tembelliğinde. Bruma 14/15'te çok iyi savunma yardımı yapıyordu ama bu sene gücünü hucuma saklıyor. Yasin zaten kendi havasında. Onun haricinde bahsettiğin gibi kafa golleri yeme sorunumuz var ki o da stoper eksikliğine işaret.

    İkinci yarı için yapacağımız stoper transferi bence sezonun kaderini belirleyebilir. Umarım şampiyon oluruz.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir