13 Haziran 2012 Çarşamba

Garip Bir Grup Bu / Euro2012 Günlüğü #6

Cristiano Ronaldo da, Robben de takımlarının kağıt üzerindeki en önemli kozları belki de. İkisi de ruh gibi, bu turnuvaya kesinlikle gelmemişler. Ama futbol takım oyunu işte, en önemli koz olarak siz kötü durumda olsanız bile takımınız sizi taşıyabiliyor. Portekiz'in Danimarka karşında yaptığı buydu, takım Cristiano Ronaldo'yu kurtardı bir anlamda. Nani'nin muhteşem futbolu da takımdaki o yıldız egosunu bastıran durum oldu. Hollanda da ise herkes kötü, takım halinde ortada yoklar ama bu grup çok ilginç, iki maçı da kaybetmelerine rağmen küçük de olsa hala şansları var.

Almanya, Hollanda karşısında çok müthiş bir futbol oynadı diyemeyiz. Hatta kendilerini hiç ama hiç kasmadan maç 2-0'a geldi bir anda. Bir tarafta iki maçtır sürekli kaçıran Van Persie, diğer tarafta ise bulduğu ilk pozisyonda golü bulan Mario Gomez. Turnuva golcüsü olmakta bir kavram aslında, Almanlar da bunu gösteriyorlar, Klose yoksa Mario Gomez bir anlamda.

Turnuvanın en genç, en dinamik takımı Almanya. Hatta İspanya'nın ardından en organize takımı. Ama İspanya'ya oranla avantajları var, mesela savunmaları gibi. Bir takımın en zayıf halkası olarak Badstuber gösteriliyorsa zaten o takımın önünde saygıyla eğilmek lazım. Müthiş bir savunma uyguladılar ve o savunmaları onları şu ana kadar ayakta tutan unsur. Hem gerideki dörtlü, hem de orta sahadaki ikili rakibin tüm hücum kozunu elinden alıyor. Mario Gomez gibi de bulduğunu atan bir forvetin olunca da iyi oynamamış görünsen bile kazanıyorsun.

Yoksa Podolski ve Müller de kötü durumda, onlar da yukarıda saydığım futbolculardan hallice ama Almanya'da oynamanın avantajlarını yaşıyorlar. Almanya hücumunun da çok iyi görünmemesinin iki nedeni bu iki futbolcu gibi. Bu sorunu ya zamanla aşacaklar ya da Podolski veya Müller yerine farklı isimler izleyeceğiz. Schürrle ve Götze kenarda bekliyor.

Hollanda'nın işi çok zor, takımdaki uyumsuzluk tarifsiz. Van Persie mi Huntelaar mı tartışmaları aldı başını gitti ama Huntelaar'ın da oyuna girdiğinde birşey yapamadığını ikinci 45 dakikada gördük. Sneijder bir alem, Afellay neden 11 başlar anlamam, Robben zaten ayrı devlet kurmuş, savunmanız kötü derken yine de oynadıkları iki maçın da içinde kalmayı başardılar. Bu da Hollanda isminin büyüklüğünden olsa gerek.

Danimarka - Portekiz maçı da heyecan anlamında turnuvanın en güzel maçıydı bana göre. Hızlı ve iyi başladı Portekiz, 2-0'ı da buldular devamında. Pepe'nin kafası ve forveti olmayan Portekiz'in forveti Postiga'nın muhteşem bitiriciliğiyle. Aslında daha erken de kopabilirdi maç ama Cristiano Ronaldo en büyük handikap oldu onlar adına. Nani'nin munteşem futbolunu izledik mesela, aynı etki sol taraftan da gelse ve Pepe'nin ruhu biraz takıma yansısa Portekiz çok daha başka bir yerde olacak ama henüz olmadı bu.

Ama Danimarka da güzel takım, onları asla hafife alamazsınız. Maçı 2-2'e getirerek krize soktular ve kendileri de çok avantajlı bir konuma geçecekti. Bendtner'in kral olabileceği bir maç izledik ama Portekiz'in en büyük avantajı teknik direktörleri demek lazım. Almanya karşısında belki yenildiler ama son derece doğru bir taktikle oynadılar, başarılı da oldular. Aynı şekilde bu maçta da Nelson Oliveria ve Varela değişiklikleri bir anda maçın kaderini onlara taşıdı. Paolu Bento çok iyi okuyor oyunu, bu da Portekiz'i ayakta tutan en önemli unsur.

Garip bir grup bu. Almanya 6 puanda ama çok küçük de olsa elenme riskleri var. Hollanda ise 0 puanda ama hala gruptan çıkma şansları var.

1 yorum:

  1. Almanya bildiğin Almanya,sabırla devam ediyorlar bulunca affetmiyorlar ya da Gomez bu sezon çok formada O'na şükretmeleri lazım. Hollanda benim favorimdi ama gördümkü gol kralı olmak milli takıma onun onda biri kadar katkı yapmak demek değilmiş ya da teknik direktör payı çok fazla bu sistemde de diyebiliriz. Portekiz'e gelince senin yorumuna katılmakla birlikte Pepe den bir de forvete koysak olmaz mı :)

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir