12 Ekim 2012 Cuma

Türkiye 0-1 Romanya, Abdullah Avcı'nın Liderlik Hayali


Abdullah Avcı'ya ''b planınız yok'' gibisinden bir soru sorsak, ''önce a planımızı geliştirmek zorundayız'' der mi acaba. Rijkaard'a sorulan bu tip bir soru karşısında verdiği cevaptır bu ama Rijkaard'la Abdullah Avcı'yı ayıran fark şu. Birinin a planı gerçekten var ve bunun üzerine gidiyor. Diğerinin ise ortaya koyduğu herhangi bir planı yok.

Romanya karşısında Türkiye'nin ne oynamaya çalıştığını ben çözemedim. 4-2-3-1 ısrarı devam ediyor ama iş bu rakamlardan öte bir yerde, Türkiye'nin ne hücum ne savunma gibi bir felsefesi var ve bunun yanında takım olmayı başaramayan bir yapı. Kaliteli futbolculardan kurulu bir takım olabiliriz ama takım değiliz. Bunu çok iyi bir takım olan {belki bizim kadar kaliteli futbolculardan kurulu olmamalarına rağmen} Romanya karşısında çok net şekilde gördük.

Romanya ne yaptığını biliyor ve istediğini almak adına sizi kendi şartlarına çekiyor. Braga da böyle oynayarak Galatasaray karşısında üç puanı almıştı ama o maçta tempolu oynayan, istekli bir Galatasaray vardı. Romanya karşısında ise bu tarz bir rakip yoktu. Topa sahip olmanız sizin maça hükmetmeniz anlamına gelmiyor ve topla oynama yüzdesi daha yüksek bir Türkiye karşısında da maça hükmeden Romanya'yı izledik.

Her açıdan hatalıyız, bazı futbolcularımız oldukça verimsiz. Hatalar stoper hattımızdan kaynaklı mesela, aşırı özgüvenli bir ikili Semih Kaya ve Ömer Toprak. Bu ikilinin yanında onların arkasını toparlayacak ağırlıkta bir stoper olmadığında da Marica gibi bir forvet karşısında basit hataları izledik. Şunu da anladık tabii, bizim gol yemememiz gerekiyor. Nitekim yediğimiz golü çıkaramıyoruz.

B planı olmayan bir Abdullah Avcı dedik. B planı şu demek değil, defanstan biri çıksın forvet girsin ve hücumda çok daha etkili olalım. Aksine, aynı kurgu içerisinde futbolcu karakterlerinin yeri değişebilir. Mesela, Mehmet Topal çıkar ve Nuri Şahin girer ya da Emre Çolak'ı alırsın ortaya ama Emre Çolak'ı Sercan Sararer'i çıkarıp sağ kanata koymazsın. Ya da Arda Turan'ı kanata çekip, onun boşalttığı alana Mevlüt Erdinç'i koymazsın. Hepsinin ötesinde ise Nuri Şahin'i oyundan almak için 80. dakikayı beklemezsin ve onu oyuna alırken de çıkardığın isim Emre Belözoğlu olmaz. Müthiş bir korkaklık yani bu, korkaklığın müthişi olur mu demeyin, şekil 1a ortada.

Sistemin iyi gitmediği 15. dakikadan itibaren ortadaydı aslında ama oyuncu değişikliği için 61. dakikaya kadar bekledik. 1-0'da gerideyiz üstelik, futbol ileri gitmiyor. O noktada herkesin gördüğü iki temel olay var. Sahada varlık gösteremeyen Mehmet Topal'ı çıkarıp Nuri Şahin'i almak, sol kanatta da Sararer'i çıkarıp ya da Hamit Altıntop'u çıkarıp Sararer'i sağa çekmek ve son haftaların formda ismi Caner Erkin'le tempo aramak.

Umut Bulut top alamıyor, Arda Turan merkezde oynadığında Milli Takım formasıyla bir etkisi olmuyor, skor olarak 1-0 geridesin, kendi evinde oynuyorsun ama orta sahanda çakılı bir defansif orta sahan var. Hamit Altıntop hücumda hiç yok, stoperlerin sürekli hata yapıyor, yediğin golde Volkan Demirel nostaljiye saygı diyerek eski günlerinden bir anektod gösteriyor bizlere. Tablo bu yani.

Romanya 9 puana çıktı böylece, biz 3 puanda kaldık. Andorra maçlarına mı güveniyoruz bilmem ama bir sonraki maç olan Macaristan maçı da garanti değil, deplasmanda Macaristan'dan 3 puanı nasıl alacağız hiç bilmiyorum. Alamıyorsak zaten 2014'de işimiz yok ama işimiz de hiç kolay değil. Romanya'nın olası Hollanda mağlubiyeti bile bize bir avantaj getirmeyebilir. Henüz 3. maçtan ateşe atılan bir şanstan bahsediyoruz yani. Abdullah Avcı liderlik hedefimiz var demeye devam etsin ama Romanya gerçeğini de atlamasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir