3 Mart 2013 Pazar

En Doğru Formül: Sürdürülebilir Başarı

Son zamanlarda en çok duyduğumuz konular ve çoğumuz da bu konuları tam olarak bilmiyoruz. Sermaye arttırımı mesela, kaçımız bu konuda fikir sahibi. Bu konularda da bana çok soru geliyordu, bu yüzden işi bilen birine danışmak istedim ve sosyal medyada bizlere bu konuda müthiş bilgiler veren sevgili Volkan Yılmaz'a sorduk, o da bizleri kırmadı. Tabii biz onu twitter'da Volkan Sonicempire olarak biliyoruz. Ben aydınlandım ekonomi konusunda, umarım sizler de sorularınıza cevap bulmuşsunuzdur.


Şu sermaye arttırımı olayı fazlasıyla kafaları karıştırıyor. Galatasaray da sermaye arttırımına 2. kez gitmek istedi ama ikincisi SPK tarafından kabul edilmemişti. Bunun nedeni neydi ve Galatasaray'a ne gibi zararları oldu?

Volkan Yılmaz:  1. Sermaye artışının futbol severlerin kafasını fena halde karıştırdığı ortada. Nitekim aylardır bunun hakkında yazıp çiziyoruz. Bu konunun taraftar tarafından anlaşılmaması da aslında gayet normal. Normal diyorum çünkü Avrupa daki her hangi bir kulübün taraftarı kulübünü bu kadar sahiplenip bu meseleler için bu kadar kafa yormaz. Yormaması da aslında normal olanı. Ama Türkiye normal mı ki, taraftarı da normal olsun. 1. sermaye artışının anlaşılmadığı bir ortamda 2. sinin anlaşılmaması da olağan aslında. Bende şaşırıyorum bir taraftan nereden başlasak nasıl anlatsak diye ? Bir yerden başlamak lazım ama...

Pekala... Kısaca özetlemek gerekirse sermaye artışı ne zaman gerekli? Şirketlerin fon ihtiyacı ortaya çıktığında... Peki bu fon ihtiyacı ne zaman ortaya çıkıyor? Birincisi yeni bir yatırım yapılacağı zaman... İkincisi mevcut sermayenin artık faaliyetleri döndürmede yeterli olmadığı zaman.. Galatasaray için hangisi geçerli? tabi ki ikincisi. Neden? Çünkü öyle bir duruma gelmişiz ki borçlar bilançoyu yemiş bitirmiş artık iş yapacağız dediğimiz para erimiş bitmiş. Ortaya para koymamız gerek. Ki yolumuza devam edelim...

Peki bu parayı kimler koyacak? E tabi ki şirketin ortakları... Kim bunlar? Kulüp ve "küçük yatırımcılar". Peki bu para nerede? Bizde olmadığı görülüyor zira :) Bu parayı şirketin ortakları koyacak. Buraya kadar işler normal yolunda ama kafayı karıştıran sermaye artışının bedelli yapılması; yani çok kısaca olarak şirket hissedarının sermaye artışı sonrasında aynı hisse oranını koruyabilmesi için 1 TL lik hissesi için örneğin 25 TL vermesi. Küçük yatırımcıyı korkutan işte bu oldu. 

Bu işlem özelinde ortakların cebinden fazla bir pay çıkması gibi görülüyor ama bunu ilk defa yapan Galatasaray değil. Üstelik kimileri buna tarihin en büyük sermaye artışı yakıştırmasını yapıyor. Bu doğru değil; çünkü en büyük sermaye artışını Doğuş Holding gerçekleştirdi, Garanti Bankası'nda :)

İş dönüyor dolaşıyor sermaye artışı yasal ama "etik" değil ibaresine takılıyor. Üzücü ama bunu söyleyenlerden biri de eski Başkanımız Adnan Polat. Üstelik bu operasyonun sebebi kendisinin de içinde olduğu eski yönetimlerin başarısız stratejileri sonucu ortaya çıkan borçları temizlemek... Neyse...Günümüzde iş ortamı hele ki borsadaki meseleler özelinde işin veya kazancın etik ya da yasal olması neden Galatasaray sermayesinde gündeme geliyor? Bunu merak ediyorum. 10 TL ye mal ettiğiniz malı 20 TL ye satan kişi çok mu etik ? Ya da burada etik olanı aramalı mıyız ?  Bu daha da uzayıp gidecek bir konu.

Bu kısa !!! giriş ile birlikte asıl sorunun cevabına gelelim... 

Bir kere SPK sermaye artışını henüz reddetmedi. Bunu uygulama yolunda yeni düzenlemeler getirdi. Yani henüz red olunacak bir durum yok. Galatasaray ın ilk sermaye artışından sonra inanılmaz bir baskı ortamı yaratıldı. Kimi çevreler SPK yı etkilemeye çalıştı hala da etkilemeye çalışıyor. Nitekim bunda başarılı da oldular. Yasal ve düzenlemeye uygun bir sermaye artışı yeni bir düzenleme getirilerek bekletildi. Peki neydi bu durum? 

Şöylece kısaca açıklamaya çalışalım... Şirketler sermayelerini arttırırken bunu nakdi veya ayni olarak yapabilirler; yani para koyarak ta sermayeyi arttırabilirler ya da bir değerlerini sermayeye koyabilirler. Mesela sermayesi arttırılacak şirketin bana bir borcu varsa ben bu borcu mahsup ederek sermayeye katabilirim. Nitekim Galatasaray ın durumu da buydu. Sermaye artışına nakden katılmadı. 2014-2030 yılları arasında oluşacak loca ve koltuk satış değerlerini bugüne indirerek bir değer yaratıldı ve bu değer Sportif AŞ ye devredildi. Yani parası olmayan Kulüp; X değer yaratacak bir ticari hakkını Sportif AŞ ye devretti. Bir kıyamet işte bu noktada kopartıldı...

Aynen şöyle bir tepki geldi: "nasıl yani loca ve koltukların satış hakkı Sportif Aş de değil miydi ? Üstelik bunu Sportif AŞ ve Kulüp daha önce yayınladığı izahnamelerde belirtmesine rağmen. Nitekim 2010 yılında Sportif Aş ve Futbol AŞ birleşmesi öncesinde Futbol AŞ kendi üstünde olan loca ve koltuk satış haklarını Kulübe devrederek birleşmeyi gerçekleştirdi. buna göre bu gelirlerin sadece %10 luk kısmı Sportif AŞ de olacak %90 lık kısmı yine Kulüp te kalacaktı. Ancak bu nokta sanki saklanılmış gibi bir izlenim yaratıldı. Sportif AŞ sermaye arttırımı yapılırken belirtilen "müsabaka gelirleri" loca ve koltuk gelirleri olarak anlaşılabilir; buna dikkat etmeliydiniz denip Kulübe ceza verildi. Oysa ki müsabaka gelirlerinden kasıt; müsabakayı kazanırsanız Federasyon ve/veya UEFA dan aldığınız gelir. Bu Sportif AŞ de olacak deniyor ama böyle anlaşılmaz denip Kulübe ceza verildi. Bunların hepsi yaratılan baskının sonucu oluştu yani.

SPK sonuç olarak ayni sermaye artışına karşı çıktı ve şöyle bir kural getirdi: Sermayenin %100 ünden fazlasını arttıracaksan bunu nakdi olarak yapmak zorundasın dendi....
Galatasaray Spor Kulübü buna karşı cevabı 2 saat içinde sitesinden verdi. Kabul ediyoruz. Sermaye artışını nakden yapıyoruz....(Buradaki özel yorumum...) Demek ki bunun için bir yerde bir kaynak hazır; ki buna hemen olumlu cevap verildi. Peki kulüp nakit artışa niye razı? Çünkü sermaye ile koyduğu paraya karşılık diğer ortaklardan da bir pay gelecek...

Ancak SPK buna yine bir karşı hamle getirdi. Nasıl ? Dedi ki sermaye artışını nakit yapman yeterli değil; buna katılmak istemeyen olursa onun elindeki hisseleri de geri alacaksın (Ayrılma hakkı). Bu neyi getiriyor ? Galatasaray ın kasasından daha fazla pay çıkmasına ve daha az gelir olmasına... Bunun sadece Galatasaray için yaratılmış bir düzenleme olduğu ne kadar açık değil mi ? Bu da bir ilktir mesela...

Peki şimdi ne durumdayız? Galatasaray yaptığı açıklama ile sermaye artışına yine de devam edeceğini açıkladı. Niye? Teoride Galatasaray ın kasasından 600 milyona yakın bir paranın çıkması demek bu. Ama işler teoride olduğu gibi yürümüyor. Çünkü getirilen ayrılma hakkına tüm hisse senedi sahiplerinin katılacağını varsayarak hesaplıyoruz bunu. Yani %45 oranındaki hisse senedi sahipleri getirip ellerindeki hisseleri Galatasaray a geri satacak. Hangi fiyattan srmaye artışı kabul görüldükten önceki 30 günün ortalaması. İşte bu noktada biraz teknik konular devreye giriyor. teknik olarak bu çağrıya %45 in tümü katılmayabilir. Yani diyelim ki çarı fiyatı (yani 30 gün ortalaması) 45 TL olsun; o günkü piyasa fiyatı da 55 TL. Siz 45 Tl den mi satarsınız hissenizi yoksa 55 TL den mi ? Tabi ki daha yüksek fiyat olacağı için pratikte bu çağrıya katılım az olabilir.

Şimdi ince hesaplar devrede olacak... Kulüp çağrıya katılımın minimumda kalacağını hesaplayarak sermaye artışına devam edebilir. Özetlemek gerekirse ikinci sermaye artışı henüz red edilmesi; yeni düzenlemenin sonucu bekleniyor. Galatasaray'a henüz bu işin bir zararı da yok.

Merak ettiğim diğer konu da, sermaye arttırımı Galatasaray'a ne gibi faydalar sağlayacak? Bu olayın hiç mi götürüsü yok, zararlarını da merak ediyorum aslında. Kısa vadede ferahlamak için yapılan bir olay mı, uzun vadede sıkıntı yaratabilir mi?

Volkan Yılmaz: Bu sorunun cevabı çok basit. Sermaye artışının hiçbir kötülüğü yoktur. Şirket olarak ne kadar para ile iş yapacağınızı devlete kayıt ettirmektir bu. Kayıt ettirmeden bilançoda gözüken ortak borçları kalemi de mesela sermaye benzeri yapıdır. Yani ortak sermaye olarak koymaz da borç verir parayı. Sermaye benzeridir bu. Sermaye denen şey de bilançonuza girer ama altın külçe gibi bir yerde saklanmaz; siz alırsınız o parayı borcunuzu kapatırsınız; futbolcu alırsınız; mal alırsınız, maç alırsınız (bazıları gibi) :)))

Yani sermaye kullanılacak bir şeydir. Galatasaray da sermaye artışı ilk önce çukuru doldurdu diyebiliriz. Sermaye artışı öncesi özkaynaklarımız -280 milyon TL idi. Sermaye artışı ile bu -2 milyon TL ye kadar geriledi. İkinci sermaye artışı ile tüm banka borçlarımız kapanıyordu diyebiliriz. Şöyle ki aslında var olan bu borçlar için ödediğiniz faiz ile her sene bir Sneijder ın bonservisini karşılıyorsunuz. Bir de tüm borçların kapandığını düşünün. Galatasaray ın rakipleri bunun olmasını istemediler haliyle. Tüm güçleri ile bunu önlemeye çalışıyorlar.


Genel olarak baktığında, Ünal Aysal'dan bu yana Galatasaray'ın ekonomisi sence ne durumda? Beşiktaş'ın başına gelenlerden sonra böyle bir korku da var, sonumuz acaba öyle mi olur gibisinden. Ama Galatasaray'ın gelirleri olduğunu görüyoruz.

Volkan Yılmaz: Cevabını da sorunun içinde veriyorsun zaten... Galatasaray ın gelirleri diyorsun... Bu çok önemli bir fark. Bu farkı da yaratan en önemli şey stad. Fenerbahçe nin bu stad meselesini 10 sene öncesinde halletmiş olması bu farkı yaratmadı mı zaten? Neyse ki bu 10 senede futbolda olması gerekenden çok daha az başarılı oldular da korkulacak bir şey olmadı işin sonunda.

Evet Aysal'ın Galatasaray ın başında olduğu 1.5 sene içinde değişen çok önemli şeyler oldu. Bir kere en önemlisi borçlar azalıyor. Mayıs 2012 itibariyle Galatasaray önemli transferlerini yapmış ve üstüne 50 milyon TL borç ödemiş durumda. Üstelik bunu daha Şampiyonlar Ligi gelirleri olmadan yapmış. Yani kesinlikle olumlu çok şey var ortada. 

Sosyal ortamda daha önceki yazılarımda Aysal'ın uyguladığı stratejinin "büyüyerek büyüme" olduğunu söylemiştim. Yani Galatasaray giderleri kısarak değil; gelirleri arttırarak büyümek istiyor. Real Madrid bunu daha önce başardı. O gayrimenkullerini satmıştı; Galatasaray ise var olan potansiyelini ortaya çıkardı. 6 seneden beri Şampiyonlar Ligine katılmamanın ne değeri götürdüğünü daha net görmüş olduk böylelikle. 

Yani ben Galatasaray ın gidişini çok olumlu görüyorum. Mali disiplin tam anlamıyla sağlandığında ki buna biraz daha yol var, bırakın Beşiktaş'a benzemeyi. Galatasaray en zengin kulüpler içinde ilk 10'u zorlayacak. Bunu gerçekleştirebilmek için en doğru formül: Sürdürülebilir Başarı. Başarı ekonomik geliri getirecek; ekonomik gelir de başarıyı. Bu döngüyü sağlayacağımıza eminim.

Ünal Aysal'ın diğer bir hedefi de, Avrupa'nın en zengin 10 kulübünden biri olmak. Bunun yolları nedir, makul bir hedef mi bu sana göre ve bunun için neler doğru yapılıyor, hangi konularda yanlışlar var?

Volkan Yılmaz: Birkaç günden beri bende sosyal ortamlarda bunu yazıyorum. Galatasaray ın hedefi kesinlikle bu yönde olmalı. Yurt içindeki kısır tartışmaları bırakmalı ve yönümüzü aslında olması gereken yere yani Avrupa ya çevirmek gerekli. Neredeyse 13 yıldır bunu unutmuştuk ki Aysal bize bunu hatırlattı. Öte yandan; Money League de en çok gelir elde eden kulüpler içinde ilk 10 da olmak demek yıllık 200 mio ve üstünü sağlıyor olmak demek. 

Mayıs 2012'de Galatasaray yaklaşık 95 mio € gelir elde etmiş. Buna bakarsanız cironuzu ikiye katlamanız gerek. Bu 1-2 yılda olabilecek gibi gözükmüyor. Ama benim öngörüm 2013 te 125+ mio € gelir elde etmemiz ve ilk 20 ye 17.veya 18. sıralardan giriş yapmak. Sonrasında ilk hedef 150 mio € ve daha sonrası 200 mio €. Bunu sağlamak için sürdürebilir başarı önemli bir faktör. Bir kere devamlı surette Şampiyonlar Ligi ne katılmak zorunlu. Bu olmazsa olmaz. Şampiyonlar Ligi'nde de gruplardan çıkabilmeyi alışkanlık haline getiriyor olmamız lazım. Bunu sağlayabilirsek her yıl 40 mio € sabit gelir yaratırız. Çarkın dönmesini ve yatırımların devamını getirir bu.

Yönetim bu konuda önemli atılımlar yapılıyor. Opel, Nikon gibi küresel markalar ile sponsorluk antlaşması yapıldı. Bunlar çok önemli çünkü bu isimlere daha başkaları katılacak ve yeni gelir kalemleri yaratılabilecek. 
Bu sebeple yönetimin "gelir" attırıcı büyüyerek büyüme modelini desteklememiz lazım. Bu noktada taraftarın da kulübe yardımcı olması gerekir.

Drogba ve Sneijder gibi transferlerin maliyeti de tartışılıyor. Bu tip maliyetleri de göz önüne alarak, Galatasaray'ın planı, projesi sence nedir, doğru bir politika mı bu?

Volkan Yılmaz: Sneijder ve daha sonrasında Drogba transferlerini açıklanmadan önce duymuştum. bunu sosyal ortamda paylaştığımda çoğu kişi buna inanmak istemedi. Çünkü bu transferleri bize yakıştırmıyorlardı. Tabirimi maruz görün... Oha... kelimesini en az bir 25 twitter kullanıcısından gördüm. Sneijder ve Drogba transferleri bir bakıma aslında taraftara da büyük düşünmeyi öğretti/öğretecek. kulübe yıldız isim transferi konusunda baskıya dönüşmesi tabi ki kabul edilecek bir şey değil. Ama kabul edelim ki bu transferler psikolojik üstünlüğü Galatasaray a geçirdi. Ki bazen psikolojik üstünlükte gerekli. 
Bu iki futbolcunun maliyetleri mevcut şartlarda tabi ki ağır ama en doğru hesabı musluğun başındaki organ yani yönetim yapıyor. 

Aslında çevremdekiler beni sıkı bir alfa transfer karşıtı bilirler. Hatta bunu kendi aramızda "anti alfa" örgütü diye de tanımlamışlığımız var. ama bu transferlere bende bir şey diyemedim. Bir kere öyle bir zamanda geldiler ki; kulüpte ŞL için motivasyon arttı. 

Şahsi düşüncem bu transferlerin devam edeceği yönünde. Hatta birkaç isim kulağımıza geldi ki Temmuz ayı birçok Galatasaray taraftarı için heyecanlı geçecek demektir. Bir çok geceyi nöbette geçireceklerine eminim.
Ancak tüm bunların yanında Galatasaray' ın hiçbir zaman kendi kaynaklarını ve yeni ekmeye başladığımız scouting tohumlarını da unutmaması gerekir. Çünkü sansasyonel transfer dışarıya bağımlılığı getirir ki bu da kaynakları tüketir. Son zamanda yapılan Reading FC ile yapılan antlaşmayı ve Almanya da açılacak futbol okulunu çok önemsiyorum. 

Sonuç olarak ben her zamankinden heyecanlıyım. Yönetim çoğu şeyi henüz halletmedi ama ilk defa bu sorunların halledileceğine dair inanılmaz bir beklentim var. 
Bu iyimserliği korumak istiyorum.

Sevgiler.

3 yorum:

  1. Yani resmen aydınlandım yazıyı okuyunca çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Galatasaray'ın gerçek yönü olan uluslararası başarıya odaklandığımız zaman kulüp takımları ve milli takım başarımız da tarihte olduğu gibi yine yükselen bir ivme gösterecektir.

    YanıtlaSil
  3. Çok dogru bir zamanda gelen yazi,tesekkurler. Yildiz transferi biryere kadar.kadromuza yetenekli turk genclerini katamazsak bir yerden sonra zarar etmeye baslariz

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir