4 Mart 2013 Pazartesi

Maç Anlatmak Çocukluk Hayalimdi; Murat Türker

İlk soruda da söyledim aslında, Murat Türker'i Sportivi döneminden itibaren ilgiyle takip ediyorum ve Galatasaray TV'e de geçtiğinde çok mutlu olmuştum. Bu mutluluğun nedenini de şimdilerde görüyoruz, müthiş işler yapıyor ve daha güzeli samimiyeti.


Galatasaray TV'e geçişinizi bekliyordum aslında, özellikle Sportivi döneminde sizi çok takip ediyordum, bu geçişle birlikte daha da mutlu olmuştum. İlk olarak hem bu süreci sorayım, hem de basın hayatınızı?

Murat Türker: Spor medyası bildiğiniz ve takip ettiğiniz üzere zor bir arena. O sahaya girebilmek kadar kalıcı olabilmek de zor. Star Spor ile başlayan televizyonculuk serüvenimde staj ile başlayıp, prodüksiyon ile devam edip, NTVSPOR’da muhabirliğe yükseldim. Sonrasında iki dilde yayın yapan bir haber kanalı olan 6NEWS'e transfer oldum ve bu mesleğimde seviye atlamamı sağladı.

Spikerliğe ilk olarak spor haberlerini sunarak 6NEWS'te başladım. Yaklaşık 1.5 sene boyunca önce spor haberlerini sundum, ardından aynı kanalda anahaber bültenlerini sunmaya başladım. Sonrasında Tivibu'da yayın yapan Sportivi'ye haber müdürü olarak transfer oldum.

Yani şunu demek istiyorum. Mesleğimde sürekli üstüne katarak ilerlemek istedim ve bunu çok çalışarak çok şükür bu zamana kadar başardığıma inanıyorum. GSTV'ye transfer konusuna gelirsek; kanal yeni bir yapılanma sürecindeydi. Benimle birlikte bir çok yeni arkadaş bünyeye dahil oldu. Tabii o süreçte kalanlar da
oldu gidenler de.

Fakat benim açımdan sorarsanız; gözlerini Galatasaray ile açmış birinin hem tuttuğu takımı hem de televizyonculuğu o kutsal Türk Telekom Arena Stadı'nın çatısı altında yaşaması asla uyanmak istemediğim bir
rüya gibi. Hem Galatasaray'ı hem de işimi çok seviyorum.

Galatasaray camiasının medya ayağındasınız siz de ve buraya adım attığınızda neler düşünüyordunuz, Galatasaray televizyonunda geçen günler sizlere neler getirdi?

Murat Türker: Mart ayının sonunda tam 1 senemi doldurmuş olacağım Galatasaray TV'de. Getirisi elbette çok fazla. Bir kere hayatınızın anlamı olan renklere hizmet etmenin verdiği bir gurur var. Ayrıca diğer kanallarda olmayacağınız şekilde fikrinizi özgürce ifade edebiliyorsunuz ve Galatasaraylıyım diyebiliyorsunuz.

Bunun yanında diğer basın kuruluşlarının aksine sporun sadece futboldan ibaret olmadığını ve diğer branşları daha yakından takip etme imkanı buluyorsunuz ki bu en önemlisi belki de. Bugün bir dünya şampiyonu olan
bir takım yani Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ile şampiyonluk mutluluğunu Türkiye'den binlerce kilometre ötede Japonya'da Engelsiz Aslanlarımızla yaşamak benim için paha biçilemez bir mutluluktu.

Ayrıca saygı duyduğunuz camianın önde gelen isimleriyle tanışma ve sohbet etme fırsatı buluyorsunuz ki bu da en önemli getirilerden biri. Tabii ki bu süreç içersinde özellikle sosyal medya aracılığıyla sizden istekler de artıyor. Forma veya maç bileti mesela. Fakat insanlara hala benim kendi evimde bile futbolcudan aldığım bir forma olmadığını ve bu mesleğe başladığımdan beri maç bileti görmediğimi inandırmam pek mümkün olmuyor.

Program sunuculuğu mu maç spikerliği mi? Bunu sormamın nedeni şu, sizi futbol maçlarını da basketbol maçlarını da anlatırken görebiliyoruz, belki benim kaçırdığım başka branşlarda vardır. Bu konuda yelpazeniz oldukça geniş ama sizi ekranda gördüğümüzde duyduğumuz bir güven duygusu oluyor, oldukça seviliyorsunuz bu anlamda ve sizin sunduğunuz programları ben daha çok seviyorum mesela. Sizin için hangisi yoksa ikisinin de ayrı ayrı keyfi mi var?

Murat Türker: Öncelikle güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ediyorum. Sadece işimi düzgün yapmaya çalışıyorum. Aslına bakarsanız ikisini birbirinden ayırdedebilmem mümkün değil. İkisinin de farklı havası var. Fakat belki de bir çok insanın aksine ben bant yayınlardan ziyade canlı yayınlarda daha rahat olurum. Bu da bir nevi Allah vergisi sanırım. O sırada canlı yayında olmak otokontrolümü daha iyi sağlamama sebep oluyor ve bu kontrol mekanizması daha seçici davranmama sebebiyet veriyor.

Şu an GSTV'de iki program hazırlayıp sunuyorum. Biri Galatasaray'ın şanlı tarihinde yer almış isimleri ağırladığım ve belgesel formatında hazırladığım ''Gerçekleri Tarih Yazar'', diğeri de Galatasaraylı taraftarların kendi kanallarında sesini duyurmasını istediğim ve pırlanta gibi yeni insanlar tanıyıp güzel dostluklar edindiğim
''Parçalı Sevda''. Birinde genelde 50 yaş ve üzeri Galatasaray efsanesini oluşturmuş isimler yaşadıkları Galatasaray'ı diğerindeyse 20li yaşlardaki pırıl pırıl içinde Galatasaray sevgisi dolu üniversiteli öğrenciler takımlarına aşklarını anlatıyor.

İki farklı kuşak hazırladığım programlar sayesinde Galatasaray sevgilerini dile getiriyor ve bu beni çok mutlu ediyor. Gerçekten o kadar güzel şeyler öğreniyorum ki bir kez daha iyi ki buradayım diyor, işimi ve Galatasaray'ı çok seviyorum.

Maç anlatmak ise benim çocukluk hayalimdi elbette. Küçükken mahalle maçlarında bile sırf maçı anlatmak için kaleye geçer ve durmadan oynadığımız maçı anlatırdım. Çok sabrettim, çok istedim ve böyle bir fırsat yakaladım Allah da bana bunu nasip etti. Şu an GSTV'de A2 takımımızın ve Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nın maçlarını anlatıyorum. Elbette bazen yurtdışı seyahatlerimiz oluyor ve o maçlarda da spikerlik yapıyorum.

En son Erkek Voleybol Takımımızla Rusya'nın UFA şehrine gitmiştik. Orada hem voleybol maçını anlatmış,
hem de set aralarında maçı canlı yayınlayan Rus televizyonuna röportaj vermiştim. İleride yeni bir branş da anlatabilirim. Neden olmasın?

Didier Drogba ve Wesley Sneijder gibi transferleri nasıl değerlendirdiniz? Bu transferleri bizlere sunan isimlerden birisi olmak nasıl bir duyguydu?


Murat Türker: Bu iki isim de zaten kalitelerini ispatlayıp Galatasaray'a geldiler. Şahsi fikrimi sorarsanız hala daha maçları izlerken yanımdakilere soruyorum ''Şu koşan Drogba değil mi?'', ''O pas Sneijder'den geldi
değil mi?'' diye. Yani tribünlerden geldiğim için pek bir farkım yok.

Evet bu transferleri biz de GSTV ekibi olarak çok bekledik, çok istedik. Taraftar olduğumuz için bizi de çok fazla heyecanlandırdı. Bu süreçte belki de en çok yıprananlardan biri oldum. Çünkü apartmandaki görevli abimiz, alışveriş yaptığım marketteki çalışanlar bile beni her gördüğünde ''Sneijder gelecek mi?'' diye soruyorlardı. Twitter'dan bahsetmiyorum bile.

Çok anlık gelişen olay oldu zaten iki transferin açıklanması. Sneijder transferi açıklandığında bir Pazar gecesiydi ve ben gece editörü olarak kanalda görevliydim. Açık konuşmak gerekirse o akşam geleceğini bile bilmiyordum fakat bir televizyoncu her an hazır olmalıdır. Ben de sadece görevimi yaptım ve her an hazır bir vaziyette bekledim. Gerisi çorap söküğü gibi geldi zaten. Transferin açıklanması, kendimi stüdyoda bulmam, telefon bağlantıları, stüdyodayken Sneijder ile telefonda konuşmak... Hepsi rüya ile gerçek arasında gidip geldiğim dakikalardı.

Bu satırları okuyan ve bu mesleğe hevesli olan arkadaşlarıma da umarım böyle güzel anlar nasip olur. Bizim üst jenerasyonumuz televizyoncu olmak isteyen bizim jenerasyona genelde ''bu mesleği yapacağına git pazarda limon sat daha iyi'' derlerdi. Hayır onlar pazarda limon satmasınlar, tam tersine bu sözü duyunca daha
da hırslanıp kendilerini pazara göndermek isteyenleri pazara göndersinler. O zaman belki biraz daha medyamızda bilgili insanlar ve emeğe saygı çoğalır.

  
Unutamayacağım dediğiniz ve bizlere anlatabileceğiniz olumlu, olumsuz, eğlenceli anlar nelerdi?


Murat Türker: Hepsini buraya yazsam satırlara sığmaz ve belki de blogun baştan aşağı bir sayfasını bloke edebilirim. Şaka bir yana keyifli anlar da oldu, üzüldüğüm anlar da. Fakat açık konuşmak gerekirse işini seven, şükretmeyi ve ne yapmak istediğini bilen biri bu sektörde daima mutlu olur. Tüm olumsuzluklara rağmen. Ben de yaşadığım olumsuzluklardan bile ders çıkarmayı bildim.

NTVSPOR'dan istemeye istemeye ayrıldığım günün ardından farklı bir kapı açıldı ve spikerliğe adım attım. NTVSPOR'da kalsaydım belki de sadece bir muhabir olarak mesleğe devam edecektim.

En unutamadığım anlardan biri; Fenerbahçe-CSKA Moskova maçı öncesi yaşanmıştı. Şampiyonlar Ligi maçıydı ve Star veriyordu. Ben de maça Ertem Şener'in asistanı olarak gidiyordum. Kot pantolon, sweatshirt, 3 günlük sakallı bir haldeydim. O güne kadar hiç canlı yayına çıkmamıştım çünkü hazır olmak gibi bir zorunluluğum yoktu.

Fakat yolda Ertem Şener'e bir telefon geldi ve VIP noktasındaki muhabirin İstanbul'da olmadığını ve orada benim canlı yayın yapacağımı söyledi. Sadece 1 saatlik vaktim vardı. Stadın altındaki marketten bir gömlek ve traş bıçağı aldım. Sonrasında üstümdeki spor cekete bir de güvenlikten aldığım kravatı uydurdum ve ilk canlı yayınıma öyle çıktım. Üstelik bu ilk canlı yayınımda Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu'nu ağırladım. Bu olayın bende yeri hala çok farklıdır.

Onun dışında bir kere de 6NEWS'deyken spikerliğimde yeni yeni tecrübe kazandığım günlerden birinde spor haberlerini sunduğum sırada birden yayın kesildi ve Filipinler'de otobüs kaçırma operasyonu ekranlara verilerek gördüklerimi anlatmam istendi. Yaklaşık 4 saat boyunca aralıksız görüntüleri anlattım. O arada teröristler otobüsün içini taradı polis operasyonu devam etti. Beni zamansız yakalayan bir yayındı ama neyseki alnımın akıyla çıkmayı başarmıştım.

Bizleri kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum, son olarak Sportif Cümleler için ne söylemek istersiniz?


Murat Türker: Blogları takip etmeye başladığım yıllardan itibaren çalışmalarınızı, yazılarını ve paylaşımlarınızı büyük bir keyifle takip ediyorum. Bence hiç bir karşılık beklemeden profesyonel bir biçimde bu işe gönül vermek başlı başına bir gurur. Bu gurur da sizlere ait.

Galatasaray'ın kalbinin attığı her yerde ve her konuda Sportif Cümleleri'nizin olması takdire şayan. Bana fikirlerimi sunma inceliği gösteren bu güzel insanları ben de bir GSTV çalışanı olarak Türk Telekom Arena'da konuk etmek ve birebir tanışmak isterim. Sizi daima takipteyim.

Başarılarınızın devamını diliyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir