29 Ağustos 2014 Cuma

Başlıyoruz..

 
Sezon öncesini doğru kurgulayamadı Galatasaray, söze bununla başlamak gerekiyor. Ünal Aysal'ın geçen sezon sona erdiğinde düşündükleriyle, bugün yaşadığımız durum aynı değil. Prandelli çok başarılı bir hamle ama Lucescu hamlesine o kadar güvenildi ki, diğer plan devreye girdiğinde o teknik adam da kendi sezon öncesini yaratmak istedi ama geç kanıldı.

Atletico Madrid haricinde güçlü takımlarla oynamadık. Bunun yanında sık hazırlık maçı da yapmadığımızı görüyoruz. Geçtiğimiz sezonlarda durum farklı oluyordu ama bu sezon tamamen geç kalınmışlığın verdiği etkiyle böyle bir sezon öncesi yaşandı ve transferin bitmesine sayılı günler kala Prandelli'nin 3-4 futbolcu transfer isteğini görüyoruz. 

Bu durum da herşeyi özetliyor aslında. Prandelli, takımı daha yeni tanımaya başladı ama bu sürede Süper Kupa'yı kaybettik, yarın Bursaspor karşısında da nasıl bir Galatasaray izleriz bilmiyoruz. Fenerbahçe maçında görüntü iyi değildi, sanırım bunun olumsuzluğu var üzerimizde.

Fenerbahçe maçına dönersek, kötü oynayan bir Galatasaray, müthiş oynayan bir Muslera vardı. Maç kurtaran bir kalecinin olması büyük avantaj. En kötü zamanda bile size çoğu şeyi imkanlı kılabiliyor. Muslera da bu imkanı zorladı ama penaltılar sonrasında Fenerbahçe'ye kaybettik. Bir anlamda, Muslera daha ne yapsın, her insanın limiti var. Futbol bir takım oyunu ve o takımı izleyemedik.

 
Yabancı sorunu bizi zorluyor. Geçtiğimiz sezonu kaybetmemizin asıl nedeni de bu, Fatih Terim konusuna çok takılıyoruz ama Fatih Terim'in kurduğu kadro da 6+0+4 kadrosu değildi. Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid karşısında 8 yabancıyla başlamıştık mesela, maçın devamında da Bruma oyuna girmiş ve bu sayı 9 olmuştu. Oysa ligde kullandığınız sayı belli, bu plansızlıkta Galatasaray'ı başarısız kıldı. Mancini de bu duruma ayak uydurmakta zorlandı. 

Aynı durumu şimdi de görüyoruz. Fenerbahçe veya Beşiktaş'ın, hatta onca transfere rağmen Trabzonspor'un 5+3'e uygun yapıları var ama Galatasaray'ın bu yabancı sınırıyla sorunu büyük. Bruma'yı oynatmak için Telles'i kesmek gerekiyor, hala yabancı stoper deniliyor, yabancı forvet deniliyor, orta saha malum, bek ihtiyacı derken durum daha da karmaşık bir halde. Olcan Adın bu anlamda nokta transfer, Yasin Öztekin'i de alternatif olarak yazıyoruz ama asıl yerli atışlar gelmedi. Israrla yabancı peşindeyiz, yerlilerin fiyatı da malum (hala gerçekleşmemiş Tarık Çamdal transferi) ama bu yabancı sınırını kurgulamak bu sezonun değil de, daha öncesinin işiydi sanki.
 
Fenerbahçe bunun temellerini Aykut Kocaman döneminde attı, Ersun Yanal'la devam ettirdi mesela. Galatasaray ise ısrarla yabancı temelli bir yapı peşinde ama ülkemiz şartları maalesef buna izin vermiyor ve Prandelli'nin de en büyük sorunu bu olacak.

Fenerbahçe maçında Galatasaray orta sahasının yetersiz kaldığını gördük. Kötü oynadığımız bir maçtı ama 5 metreye pas atamayan bir Selçuk İnan'ı izledikten sonra ne yorum yapsam bilemedim. Aynı şekilde Melo'yu da işin içine katalım, Sneijder rakip savunma arasında kayboldu derken, aklını yitirmiş bir Galatasaray vardı. O kadar fazla hızlı hücum imkanı vardı ki, doğru paslarla da bu hızlı hücumları değerlendirmek gerekiyordu ama doğru pasları göremediğimiz gibi, Burak Yılmaz'ın da ne kadar yetersiz kaldığını gördük.

Stoper gündemiyle başlayayım, ben bu takıma stoper almazdım. Chedjou ile yola devam etmek, Galatasaray'ı şampiyonluk yolundan etmez. Fenerbahçe maçında da gayet iyi görüntüsü vardı, şu şartlarda olası Balanta transferi büyük kumar. Büyük potansiyel olabilir ama kaçımız tanıyor Balanta'yı. Geldiği gibi katkı vermesi beklenilecek ve geçen sezonun ortasında aynı şartlarda gelen Telles'in bugün hangi noktada olduğunu hatırlayın tekrar.

Burak Yılmaz'ı tamamlayacak bir forvet gerekiyor. Bu isim Doumbia değil, bu yorumu twitter'da yaptığımda çok eleştirildim. Doumbia'nın yaşadığı sakatlıkları bir yana bıraktım, tarz anlamında Burak Yılmaz'ın aynısı. Kanat forvet gibi de kullanamazsın, pivot özelliği yok, hızını ve gücünü kullanan bir futbolcu ama Burak Yılmaz'la uyumu iyi derecede olmaz. Forvet transferinde şu unutulmamalı, kim gelirse gelsin 5+3 bizlere Burak Yılmaz'ın mutlaka 11'de olacağını emrediyor.

Pato mu o isim dersek, tarz anlamında o da değil ama Pato'nun durumu daha farklı. Yine de aranan kanın o olmadığını düşünüyorum, dediğim gibi top tutmasını bilen, pivot özellikleri olan, Burak Yılmaz'ı rahatlatacak bir isme ihtiyacımız var. Aslında yeniden bir Elmander arıyoruz diyebilirim, benim görüşüm bu yönde.

Bek konusunu zaten yazmıyorum, yapılması gereken hamle Tarık Çamdal. Hem sağ hem de sol beki alternatif altına almak adına olmazsa olmaz bir isim. Xabi Alonso'nun 8 milyon avro ettiği dünyada, Tarık Çamdal için istenen 6 milyon avro federasyonun ayıbı ama bir yol bulunmalı. Bu transferin de gerçekleşmesi durumunda, Çamdal'ı daha çok sol bekte izleyeceğimizi düşünüyorum. Şu formuyla, mevcut yabancılar arasında kesilecek isim Telles olmalıdır.

Son olarak orta saha, yönlü bir jokere ihtiyaç var ve o anlamda da Alex Song nokta atışı olacaktır, ismi son zamanlarda çok geçiyor. Zor bir transfer ama keşke dediğimiz isimlerden.

Galatasaray'ın Ağustos sonunda geldiği nokta, hala takım kuramadığıdır. 3-4 transfer gerekiyor, zaman dar, gitmesi gereken ama hala gitmeyen isimler var derken futbol yönetimi konusunda çok büyük zaafiyet yaşıyoruz. Sürekli kıyas yapmak istemiyorum ama Trabzonspor ve Fenerbahçe'nin göndermek istediği futbolcuları rahatlıkla gönderdiğini görüp, Galatasaray'ın hala Ontivero için bile ecel terleri döktüğünü görünce üzülüyorum.

 
Şampiyonlar Ligi'ne gelirsek, zor bir kura çektik ama kimsenin mutsuz olduğunu düşünmüyorum. Arsenal, Dortmund ve Anderlecht özel rakipler, güzel takımlar. Real Madrid ve Juventus'un olduğu grup kasvetli bir gruptu ve o cenderenin içerisinden çıktık. Bu grup daha imkanlı ama Galatasaray'ın yarın ne durumda olacağını bilemiyoruz. Yukarıda da dediğim gibi hala gerçekleşmemiş transferler var ve gerçekleşmeleri durumunda da Prandelli'nin yeni bir Galatasaray'ı olacak, yarın Bursaspor karşısında izleyeceğimiz 4-2-3-1'i görmeyeceğiz mesela, mutlaka sistem değişecek.
 
Arsenal veya Dortmund'u tartışmaya gerek yok, bildiğimiz, sevdiğimiz takımlar. Arsenal'in Beşiktaş karşısında gösterdiği futbol yanıltıcı olacak ama Wenger & Arsenal denildiğinde de Galatasaray'ın aklına başka şeyler geliyor, Dortmund için olduğu gibi. 2000 yılında Uefa Kupası yolu bu takımlardan geçti, bu anlamda da başarının konsepti belli. Anderlecht beni korkutuyor, bu takıma karşı 6 puanı çıkarmak zorundayız ama çok zor. Arsenal veya Dortmund, Anderlecht'e karşı zorlanmaz belki ama bizim de zorlayacağımız takımlar Arsenal ve Dortmund olacak. Geçmiş yıllar bize bu tecrübeyi öğretti.

Yarın lig başlıyor, umarım bizim adımıza güzel bir sezon olur. Bursaspor çok zor bir deplasman, 6 yıldır kazanamıyoruz. Bursaspor da Galatasaray misali sezona iyi umutlarla başlamayan bir ekip, transfer konusunda sıkıntıları var, bunları aşmak istiyorlar. Bu anlamda kapalı kutu bir maç. Kazanarak, iyi başlamak Galatasaray'ı iyi kılar, tüm temenni bu yönde..

1 yorum:

  1. tarık çamdalı kaç kez izledin merak ettim.hiçbir özelliği yok.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir