20 Şubat 2015 Cuma

İstikrar Artık Onun İçin Semt Adı Değil


Fenerbahçe onu transfer ettiğinde önemli potansiyeldi ve geldiği sezon itibariyle de müthiş başlamıştı işe. Zico'nun Fenerbahçe'sinin önemli kozlarından, bir de bunun yanına Şampiyonlar Ligi çeyrek finalini eklemişti. Chelsea'e attığı golü hala hatırlarız. Devamında da Euro 2008 kadrosunda yer buldu, Milli Takım'un yarı final başarısında da çok büyük pay sahibiydi, turnuvanın en iyilerinden.

Kazım Kazım'ın böylesine istikrar yakaladığı bir dönemi kariyerinde bulmak zor. Nitekim, Euro 2008 sonrası Fenerbahçe'de geçirdiği sezonlarda sorunlarıyla, yaşayış biçimiyle, istikrarsızlığıyla nam saldı, Türk futbol tarihinin en sorunlu futbolcuları arasında yer aldı. Toulouse'ye kiralık olarak gitti geldi akıllanmadı derken Fenerbahçe de dayanamadı ve futbolcuyu serbest bıraktı. Sonrası ise Galatasaray. O da yeni bir hikaye.

Kariyerinde en uzun süre forma giydiği takım Fenerbahçe'dir belki ama iki yarım sezonu toplarsak, sadece bir sezon Galatasaray forması giyen Kazım Kazım'a hangi takımı tutuyorsun diye sorsak Galatasaray der. Ama Galatasaray formasıyla da istikrarı yakalayamadı. Belki sorunlu futbolcu kimliğinden uzaklaştığı, biraz olsun olgunluk kazandığı dönemdir bu ama 2010-2011 sezonunu bir kenara bırakırsak (kötü bir dönem diye), 2011-2012 sezonunda takım şampiyonluğa giderken, o da takımın en önemli isimlerinden biriyken o sezonun devre arasında ayrılmak istemesi, iki maç yedek oturdu diye böyle birşey düşünmesini hiç anlamadım, anlamayacağım.

Bir de şu var, öyle bir zamanda bunu diyorsunuz ki, transferin son günleri, yerinize kim alınabilir? Yiğit Gökoğlan gelmişti mesela ama Kazım'ın tırnağı olamayacak bir isim. Kazım gibi bir ismi kaybetmek istemezdim, hem kanatlarda, hem forvette oynayabilen güçlü ve teknik bir isim. Tek sorunu ise istikrar, bu kadar basit. O dönem ayrıldı Galatasaray'dan, önce Olympiakos'a kiralık gitti ama olmadı, sonraki sezonda da Fatih Terim kendisini Galatasaray'da tutmadı. Blackburn Rovers formasıyla da kiralık geçirdiği bir sezon var. Ondan sonraki sezon ise Galatasaray'ın kadrosundaydı aslında, kamp döneminde takımlaydı ama şans bulamadı, oynamayacağı da anlaşıldığından Bursaspor'a 200 bin veya 300 bin avro gibi komik bir ücret karşılığı satıldı.

Bursaspor dönemi de son derece istikrarsız geçirdiği bir dönem. Bir sezonda 16 maça çıkmış sadece, sonrasında da kadro dışı bırakılmıştı. Fenerbahçe'den belalısı Daum'la orada da buluşmuştu ve haliyle yıldızlar barışmadı. Şenol Güneş sezon sonunda geldiğinde Kazım'ı kazanma yoluna gider dedim ama denemedi bile, vardır hocamın bir bildiği. Hocam bu futbolcuda kazanılma ışığı görmediyse cidden Kazım'dan birşey olmaz derken Feyenoord formasıyla yakaladığı istikrar beni şaşırttı. Belki de kariyerinin en verimli dönemini geçiriyor, yaş 28.

Kazım Kazım'ın kariyerinde iyi geçirdiği iki dönem var. Birincisi Fenerbahçe formasıyla geçirdiği ilk sezon, ikincisi ise Feyenoord dönemi. 26 maç 10 gol 6 asist. Bunların 1 gol 3 asist'i de Avrupa Kupaları'nda. Dün Roma'yı ateşe atışını izlediniz. Bu sezon gerçekten çok farklı ve kariyerinin en verimli dönemi. Üstelik ondan daha birşey olmaz denilen zamanda. Kazım Kazım'ın futbolunu beğenen ve inanan biri olarakta bu çıkışını izlemek beni mutlu etti.

Fatih Terim'in futbolcu üzerindeki tutumunu merak ediyorum. Kazım bu formuyla Milli Takım'ı fazlasıyla hak ediyor. Gol ayağı anlamında Burak Yılmaz'a alternatif yaratamadığımız şu dönemde Kazım Kazım'ı alternatif olarak düşünmek mümkün. İstatistik anlamında da yanlarına yaklaşabilen başka yerli yok. Eğer Galatasaray günlerinden kalan yaşananları bir kenara bırakırsa Fatih Terim, Kazım'ı yeniden Milli Takım'a çağırır. Çağırmalıdır da. Belli ki Kazım değişmiş, müthiş de bir istikrar yakaladı.

Lejyoner algısını da konuşmak lazım aslında. Arda Turan, Salih Uçan gibi isimler bizim evladımız, hatta gurbetçileri de işin içine katarak Nuri Şahin, Hakan Çalhanoğlu gibi isimler de (gerçi onlar da Arda Turan, forma dahi bulamamış Salih Uçan kadar konuşulmuyorlar). Milli Takım geçmişi olduğu için Kazım Kazım'ın da konuşulması gerektiğini düşünüyorum, sonuçta bu takımın o da bir parçası olabilir ve temsil ettiği ülke Türkiye. Şu ana kadar da iyi gidiyor, kendisinden söz ettiriyor ama yeteri kadar ilgi görmediğini düşünüyorum. Sinan Kaloğlu da zamanında Vitesse formasıyla iyi işler yapmıştık ama konuşulmadı, Çağdaş Atan'ın Basel günleri değerliydi ama konuşmadık, Gökdeniz Karadeniz diye bir gerçek var ama aklımıza dahi gelmiyor. Bu algı da garip..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir