26 Mayıs 2015 Salı

"Olacak Olacak" Diyordu ve Oldu, Şampiyonluk Yazısı


Mancini'yi severdim, Türk futbolunu tanıma sürecinde kurban olduğunu düşünüyorum. Yapılan transferlerde ne ölçüde etkisi var bilmiyorum ama başarısız bir dönem olduğunu da kabul etmek lazım. Prandelli'nin de transferde ne derece katkısı olmuştur bilmiyorum ama onun sorunu transferle alakalı değildi, zihniyeti, Galatasaray'a bakış açısı, oynattığı veya oynatmaya çalıştığı futbol gibi unsurlar. Katılmayan olabilir ama görüşüm belli. Galatasaray tarihinin gördüğü en kötü teknik adamlardan biridir. Yarın çıkar ve x İtalyan takımı şampiyon yapar, zirveye çıkarır ama Galatasaray'da yapamayacağı belliydi, bu anlamda geç alınan bir karardı (Avrupa bileti kaçtı) ama iş işten geçmemişti (lig ve Türkiye Kupası).

Kısa geçeyim bu konuyu, öncesinde uzun uzun konuştuk zaten. Ünal Aysal, Lucescu sevdasına Mancini'nin ayrılığına göz yumdu ve bu bir hataydı. Prandelli ise o şartlarda iyi bir teknik adam gibi göründü ama Mancini'den daha iyi bir teknik adam değildi, yani panik hamlesiydi ve hata yapıldı. Kötü fatura Ünal Aysal'a çıktı, bundan kaynaklı başka meseleler gündem oldu ve başkanlıktan ayrıldı. Hamza Hamzaoğlu tercihi ile yeni yönetim de belki kötü hatırlanacağı bir dönemde çok iyi, başarılı hatırlanacak. Yapacağınız bir hamlenin nasıl bir etki yaratabildiğini buradan görmek mümkün.

Hamza Hamzaoğlu'nun enkaz kaldırdığını düşünüyorum. Puan tablosuna bakarak "durum çok da kötü değil" diyenler olacaktır ama kafa olarak enkaza sürüklenen bir takım vardı. Prandelli ile devam edilseydi daha kötüsünü de izlerdik. Bana göre Türk futbol tarihinin en kötü Şampiyonlar Ligi performansıydı bu. Bakmayın o bir puana, Galatasaray'ın iyi oynadığı tek maç yok. Arsenal ve Dortmund gibi vitrin maçlarında da fark yiyen bir takım vardı. Kim ne derse desin, bu bir enkazdır ve Hamza Hamzaoğlu bu anlamda büyük iş başarmıştır, hatta en büyük başarısı da bu enkazı kısa bir sürede kaldırıp, bizleri şampiyonluğa inandırmasıdır.

4-2-3-1'i yerleştirdi ilk olarak. Burak Yılmaz'ı forvetin arkasına çekerek onu ofsayt belasından kurtardı, Sneijder'i sola yakın oynattı, sağ tarafta ise Emre Çolak & Bruma rotasyonunu izledik. O formasonla da ligin ilk yarısını bitirebileceği en iyi noktada bitirdi Galatasaray. Performans anlamında hemen hemen tüm futbolcular yükseldi, iyi de oynamaya başladı Galatasaray, üst üste galibiyetler alınarak özgüven patlaması da yaşandı. Beşiktaş deplasmanında gelen galibiyet sonrasında da bu takım şampiyon olur dedik, buna inandık.

Kupa maçlarını da ekleyelim, Yasin Öztekin bu sayede kazanıldı. O maçlarda gösterdiği üstün performans bir anda Yasin Öztekin'i öncelikle ilk 18'e taşıdı, hemen hemen her maç sonradan oyuna girdi. Prandelli yüzüne bakmazdı, bir maç sağ bek bile oynattı. Telles, Bruma gibi isimler de bu kupa maçlarında form tuttu ve bu anlamda Hamza Hoca'nın önemli kazanımları oldu. İkinci büyük başarısı da kazandığı futbolcular, kendi değerlerini yarattı.

Lig arasında oynanan hazırlık turnuvasının acı faturası oldu, Semih Kaya ve Burak Yılmaz'ı kaybettik. Semih Kaya'nın yokluğunda uzun süre Koray Günter şans buldu, Hakan Balta kenardaydı. Belki bu hataydı ama kimse Hamza Hoca genç futbolculara şans vermedi diyemez. Mesela Bursaspor maçı vardır, 2-2 biten. Çok zor alınan bir puandı, zorlandı Galatasaray, Hamza Hoca'nın büyük hataları olmuştu. 30. dakikada Sinan Gümüş oyuna girmişti, kenarda Olcan Adın vari isimler varken. O maç olmadı, 2-2 sonrasında uygun bir pozisyonda Sneijder'e pas atsaydı belki de Sinan Gümüş oynamaya devam ederdi, bilinmez. Yeni sezonda mutlaka şans bulacak, üstüne düşülüyor ama genç futbolcu algısı üzerine de bunu söylemek lazım.

Burak Yılmaz erken bir geri dönüş yaptı aslında, Rizespor maçında 2-0 sonrasında 80. dakikada Burak Yılmaz'ı oyuna almak hataydı, sezonun devamında da Burak Yılmaz'ı gerçek anlamda hiç izleyemedik ve bu durum bizi çok zorladı. Umut Bulut'un beklenileni veremediği zamanlar, bu da bir hataydı. 

4-2-3-1 devam etti, Hamza Hoca'nın bir maç haricinde değiştirmediği bir sistemdi bu (2-0'lık Beşiktaş maçı). Burak Yılmaz (Umut Bulut) en ileri uçtaydı, Sneijder forvet arkasına geldi. Yasin Öztekin ise sol tarafta aldı yürüdü. Sağ tarafta ise Emre Çolak, Bruma ve Olcan Adın rotasyonunu izledik ama gerçek katkıyı alamadık, yine de idare ettik ve şampiyonluğu getiren formasyon da bu oldu. Beşiktaş maçında bile 4-3-3'den 4-2-3-1'e dönüş sonrasında oyun Galatasaray'ın eline geçti ve 2. gol geldi, takım rahatladı.

Hamza Hoca'nın hatalarını da çok yazdık, Burak Yılmaz meselesi gibi, zor görünen maçlarda rakibe önlem alma sevdası gibi (Umut Bulut'u sağ açık, Telles'i sol açık oynatmak gibi). Telles'in Volkan Şen'i durdurma amaçlı sol açık oynadığı maçta Volkan Şen hayatının futbolunu oynadı. Umut Bulut'un da sağ tarafta etkisini göremedik ama ısrar etti. Başakşehir maçında Yasin'in çıkıp Dzemaili'nin oyuna girmesi 2-0'dan maçı 2-2'e getirdi. Ama Hamza Hoca hatasını söylemekten asla geri durmadı, kendi dile getirdi, özeleştirisini yaptı ve sonucunda şampiyonluk geldi. Genele vurduğumda başarı & hata oranı dengesinde başarı baskın.
Dediğim gibi, öncelikle enkaz kaldırıldı, futbolcular kafa olarak şampiyonluğa inandı ve bunun için oynadı. Devamında yeni kazanımlar geldi, Yasin Öztekin gibi bir ismi kazandık mesela. Hemen hemen her futbolcunun performansı yükseldi, Muslera bile dahil buna. Sneijder, Selçuk İnan, Telles, Sabri Sarıoğlu, Burak Yılmaz diye uzatırız listeyi. Bunu başaran da Hamza Hamzaoğlu'dur, bu anlamda en büyük pay sahibi kendisidir.

Hamza Hamzaoğlu gelirken önyargılarını da beraberinde getirdi, şu an bile kendisini beğenmeyen vardır, bastıramadıkları bazı nefretler yüzünden. Sneijder konusunda Dünya Kupası'nda söyledikleri talihsizlikti, ilk olarak bu hatasını düzeltti. Sneijder'i izledik, en verimli ve en Galatasaray'ı sahiplendiği zamanları Hamza Hoca döneminde yaşadı, nitekim oyuncu yaklaşımını da Mourinho'ya benzetti. Oysa Hamza Hamzaoğlu demek Sneijder'e git demek deniliyordu, öyle olmadı. Sneijder takımda kaldı, uzun bir zaman da kalmaya devam edecek.

Akhisar kariyeri çok değerli, müthiş bir projeydi o ve Hamza Hoca'nın attığı temelin de hala sağlam olduğunu izliyoruz. Bu anlamda Galatasaray onun için farklı bir kariyer, büyük bir takımda ilk tercübe ve giydiği gömlek ateşdendi. Kendi takımı değil sonuçta, hiç transfer yapmadı, mevcut kadroyla bu başarıya ulaştı.

Çok sakin kaldı, inanılmaz bir sakinlikti bu. Bilic veya İsmail Kartal'in panik halinde ligin son haftalarında kaybettirdikleri puanları izledik, Hamza Hoca'nın yüzü hep güldü, hep sakindi. Şampiyonluğun anahtarı da sanki bu sakinlikte gizli, kendi gibi takımını da rahatlattı ve 0-0 giden maçlarda bile "olacak olacak" diyerek bu sakinliği gösterdi. Gaziantepspor maçında Hakan Balta'nın, Konyaspor maçında Selçuk İnan'ın golleri bu anlamda kırılma noktaları.
Galatasaray'ın takım savunması da sezon boyunca eleştirildi, Hamza Hoca'nın önlem alamadığı noktaydı. Karabükspor maçında bile 3-0'dan maçı veriyorduk, 3-2'e geldi, üstelik iyi oynarken. 2-0'dan Başakşehir maçını 2-2'e getirdik zaten, en kötü Balıkesirspor bile gol attı bu takıma. Semih Kaya'nın dönüşü de takım savunmasının oturması anlamında bir artıydı ama aslan payı Muslera'nın. 3. yıldız sezonunda da son haftalarda gol yemiyordu Galatasaray, 4. yıldız sezonunda olduğu gibi. Son haftalarda kaleyi gole kapattık, ligin kırılma anlarıdır bu haftalar, şampiyonluğun da bir anlamda imzası. Muslera sezonun futbolcusu olmuştur, tartışılmaz bile.

En son 2000 yılında Lig & Türkiye Kupası aynı anda gelmiş. Kupada da finalde olduğumuz düşünülerek başarının ne kadar önemli ve büyük olduğunu görebilirsiniz. Şu aşamada yapılması gereken ilk hareket Hamza Hoca ile yeni sözleşme imzalamak olacak, devamında Sneijder'le.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir