3 Mart 2016 Perşembe

SC Nostalji #53; Colin Kazim-Richards


Sheffield United performansıyla kendisini tanıdık. O dönem 21 yaşındaydı ve ülke futbolu için yeni bir heyecandı. Antigualı bir baba ve Kıbrıs Türk'ü olan bir annenin İngiltere'de yetişmiş bir evladı olarak yerlinin yabancısıydı. Fatih Terim onu Milli Takım'a kazandırdı derken ilk olarak Fenerbahçe yolunu tuttu ki ilk sezonundan belki de en iyi sezonunu yaşayacaktı.

Fenerbahçe o sezon şampiyon olamadı ama Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale uzanarak büyük bir iş başarmıştı. Kazım Kazım da o takımın önemli parçalarından biriydi ve Chelsea'e attığı golü hala hatırlarız. Zico ondan verim aldı, devamında harika bir Euro 2008 geçirdi, önemli bir yıldız kazanıyoruz derken Kazım Kazım sonraki sezonlarında kendisinden neden olmadığınız bizler için özetledi.

Sorunlu bir futbolcu, saha içerisinde de pek sevilmezdi. Fenerbahçe'de toplamda 104 maça çıkmış mesela, 11 gol 9 asisti var. Önemli de bir süre Fenerbahçe formasını giydi, Toulouse de kiralık olarak oynadığı bir dönem var (akıllanması adına gönderildiği), sonra Fenerbahçe'ye geri döndü, Young Boys maçında yediği kırmızıydı derken Fenerbahçe ile bağları koptu ve 2010-2011 sezonunun ilk yarısında bir daha forma giyemedi, ligin devre arasında da sözleşmesi fesh edildi ve akabinde Galatasaray'a imza attı.

Kazım Kazım'ın kariyeri sağ açık mı yoksa forvet mi sorusu üzerinden yürüdü aslında. Burak Yılmaz'ın durumu misali. Bence Burak Yılmaz'dan da yetenekli bir futbolcuydu ama Burak Yılmaz her geçen yıl üzerine koyarken Kazım Kazım sürekli aşağı düştü, istikrar gösteremedi. Burak Yılmaz forvet olarak yükseldi, Kazım Kazım ise forvetken daha çok sağ kanat oynamaya başladı. Oysa biz onu forvet olarak tanımıştık.

Galatasaray'a geldiğinde ise öyle bir takım vardı ki Kazım Kazım bile o takımın yıldızı olabilirdi. İyi de başladı, Ali Sami Yen'de atılan son golün sahibidir mesela. O sezon kötüydü ama Kazım Kazım kötü bir sezon geçirmedi, ekstra oynadığı bir Fenerbahçe maçı vardır ki Galatasaray formasıyla Fenerbahçe'ye karşı oynadığı her maçta ayrı bir hırs küpüydü. Kariyeri sadece Fenerbahçe'ye karşı oynadığı maçlardan yazılsa çok daha başka bir yerde olabilirdi de.


2011-2012 sezonunda ise Galatasaray kadro anlamında büyük bir değişim yaşarken geçmiş sezonlardan kalan ve forma giyebilen 2-3 isimden biriydi aslında. Fatih Terim'in 4-4-2'sinde sağ tarafta belki sırıtmıyordu ama üst düzey de performans göstermiyordu. Ligin devre arasında da o kanat için transfer düşünüldü, Shaqiri'lerden Yiğit Gökoğlan'a düşüldü derken Kazım Kazım'ı forma bulamayacağım paniği sarmış olmalı ki takımdan ayrılmak istedi ve devre arasında ayrıldı. Kalsaydı şampiyonluk görecekti, başarılarda da pay sahibi olacaktı. Gerçi o sezonu da Engin Baytar o kanatta bitirdi, gidişi hayırlı bile olmuş olabilir.

Sonrası ise savrulma hikayesi. Çeşit çeşit takımlarda forma giydi ama oynadığı her takım da bana göre iyi olan, üst düzey ekipler. Bu anlamda çıtası yüksek, hala da bu devam etmekte. İyi piyasası var ve düşmüyor bu piyasa. Sırasıyla sayalım takımları; Olympiakos, Blackburn Rovers, Bursaspor, Feyenoord ve şimdilerde Celtic. Feyenoord performansı iyiydi aslında, Milli Takım'a dahi geri dönmüştü ama oradan da sorunlu ayrılmayı başardı. Adamın sorunsuz ayrılmadığı tek bir takım bile yok ama bugün sorunca Galatasaraylıyım diyor. Galatasaray'da da iki yarım sezonda, 35 maçta 7 gol 10 asisti var. 

Diğer ilginç özelliği de takımın yabancı futbolcularıyla müthiş arası vardı. Eboue, Melo, Riera. 2013-2014 sezonunda da kampta denenmek için tekrar geri döndüğünde Sneijder, Drogba, Amrabat gibi isimlerle bir anda müthiş arkadaşlıklar kurmuştu. O dönem de yazardım, takımda yabancıların uyum sorunu yaşamaması adına müthiş bir isim diye..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir