24 Mart 2016 Perşembe

Seyreyle Maziyi #3; Servet Çetin Marsilya'da?


Olaya Galatasaray açısından bakıyorum ve Avrupa'ya ihraç edip, iyi para kazandığımız tek isim Arda Turan. 2. bir örnek bulamıyorum ki Türk futbolunun da sorunu bu aslında. Galatasaray kısmında ise daha da büyük bir sorun. Almak konusunda varız, hatta son yıllarda çok abuk bonservislerle bile (Bruma misali) transferler yaptık ama satmak konusunda yokuz, olacak gibi de görünmüyoruz ama olmalıyız. 

2009-2010 sezonunun başına gidelim biz. Kimsenin beklemediği, sürpriz bir gelişme. Hatta gerçekleşmesi durumunda da Galatasaray tarihinin en büyük transfer gelişmelerinden biri olabilecek bir hadiseydi, Servet Çetin'in Marsilya'ya transferi. Üstelik 8 milyon avro gibi bir bonservis bedeliyle. Bonservis bedeli ödemeden kadroya kattığın, 28 yaşındaki ve insanların bir türlü sevip, beğenemediği bir futbolcudan 8 milyon avro kazanabilirdi Galatasaray. Tabii o dönemin kulüp başkanı Adnan Polat olunca da bu paradan bizlere hayır gelmezdi belki ama uzun yıllar konuşabileceğimiz bir transfer olacaktı.

Servet Çetin'in Galatasaray günlerine inelim biraz, hatta daha derine. Büyük profesyoneldi, asla lafım yok. Şu takımlıyım, bu takımlıyım dediğini görmedim. Fenerbahçe'de oynadı, sonrasında Galatasaray günleri oldu ama Beşiktaş'a da gitse şaşırmazdım. Oynar yani, forma ayırt etmez, kazandığına bakar ama işini de iyi yapmaya çalışır. Yeterlidir, yetersizdir ayrı konu, beğeni çok göreceli ama profesyonelliğine laf söyleyemem.

Fenerbahçe'ye gittiğinde genç bir yetenekti, kısa da sürmedi Fenerbahçe kariyeri ama Shevchenko ile anılan bir kariyer oldu, yediği umarsız çalımlarla. Sonra Sivasspor'a gitti, bir düşüş gibi görülebilir bu ama aksine çıkışın alameti oldu, Milli Takım'a yükseldi. Oradan da Galatasaray, bonservisi olmadan gelmesi daha da güzel bir durumdu. 2007-2008 sezonunda da Galatasaray şampiyon olurken Servet Çetin efsane bir performans göstermiştir. Çok anlatılmaz, dillendirilmez ama çok büyük oynamıştı, yanına da Emre Güngör'ü alarak. Skibbe döneminde ise aynı performans devam etti ama takım savunması çöktü. Servet Çetin'in sakatlandığı ve sezonu kapattığı bir dönem var ki, Hamburg'a elenmemiz, Skibbe'nin gidişi ile direkt etkili.

İşte bu performanslar onu Marsilya radarına sokmuş. Aslında Marsilya da böyle bir bonservisi çok rahat harcamaz, onlar açısından da tartışılan bir durum olmuştu. Eder mi etmez mi derken Galatasaray da yine akılcı bir hamle yapmış ve Servet Çetin gidiyor diye bonservisi elinde Gökhan Zan ile anlaştı. Tam bir kazan kazan durumu olacaktı ki kötü haber geldi, Marsilya Başkanı Papa Diof görevden ayrıldı ve transfer yattı. Görevden ayrılma nedenleri arasında da bu transferde ısrarcı olması yatıyor. Böylelikle Galatasaray tarihinin en büyük transfer hamlelerinden birini yapamadı.

Sonra ne oldu dersek, Servet Çetin haliyle takımda kaldı. Rijkaard göreve gelmişti, Gökhan Zan'la da anlaşıldığı için yeni bir yabancı stoper hamlesi yapılmadı. Oysa Rijkaard'a ters gelen bir durum, Servet Çetin & Gökhan Zan ikilisi. Zaten çok geçmedi, Gökhan Zan yine sakatlandı, Servet Çetin ise beklentiyi karşılayamadı, yedek kaldı, suratı düştü, haliyle futbolu da bitme noktasına geldi. Lucas Neill geldi, Hakan Balta için stoper denemeleri başladı derken Servet Çetin ne kadar hızlı yükseldiyse o kadar hızlı düştü ve kendisini Fatih Terim bile göreve geldiğinde kurtaramadı, o derece..

2 yorum:

  1. Neden hem de 8 milyon avro vererek istedikleri kadar neden gerçekleşmediği de soru işaretleriyle dolu tuhaf bir transfer girişimiydi. Premier Lig olsa bir nebze anlarım ama beyniyle değil yüreğiyle oynayan, kademe yapmasını bilmeyen, topla ileri çıkma sevdalısı bir stoper atletik forvetler ve süratli futbol anlayışında nasıl olurdu sorusu bende olumlu yanıt bulamadı. Asla kötü stoper değil Servet ancak başına buyruk. Eksiklerinin farkında olup yapamadıklarını zorlamasa bambaşka kariyeri olabilirdi. Ancak nedense topla oynama becerisi kısıtlı olmasına rağmen içine Keoman, Popescu kaçmışçasına topla ileri çıkmaktan alıkoyamadı kendisini. Bu çıkışlar zaman zaman golle sonuçlansa da sıkça kontra atak yememize, attığından fazlasını kalemizde görmemize neden oldu.
    Servet denince aklıma gelen bir diğer konu “çelişki”. Bir yandan gelirinin bir kısmını yardımlara ayıran hatta FB’den Sivasspor’a transfer olduğunda kendisinden az kazanan yeni takım arkadaşlarından utandığı için pahalı jeepini İstanbul’da bırakıp mütevazi bir araba kullanan naif insan diğer yandan da GS’da genç takım arkadaşı Cem Sultan’ı antrenmanda ikili mücadele esnasında tokatlayan sonrasında özür dilemeyen hatta en ufak pişmanlık duymayan sert biri. Bu davranışı bile GS ruhunu hiç anlamadığının göstergesi . GS’da gençler ağabeyleri tarafından her zaman koruyup kollanır. Hatta Arda-Emre Çolak örneğinde olduğu gibi bu kollanma araba alımına kadar uzanır. Ve sebebi ne olursa olsun dövülmez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şut falan da denerdi çıkıp. Galatasaray formasıyla olmasa da attığı slalom gol de var :)

      Sil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir