14 Ocak 2017 Cumartesi

Muslera'yı yaşayan biz şanslı kullar, Konyaspor 0-1 Galatasaray


Konyaspor / Karabükspor virajının şampiyonluk yolunda kader belirleyeceğini yazmıştım. Sonrasında Beşiktaş maçına kadar iyi bir fikstür var, bu şansı kullanmak adına virajı kazasız almak zorundayız. Konyaspor deplasmanıyla başladık, çok kritik bir galibiyet olduğunu düşünüyorum. Hem ligin 2. yarısına pozitif başlamak, hem de şampiyonluğa inanmak anlamında.

Transferlerin geç gelmiş olması, sakatlıklar ve cezalar derken elimizde o kadar iyi bir malzeme yoktu aslında. İlk 18'e bakıyoruz, Kerem Çalışkan, Berk İsmail Ünsal ve Podolski var. 3 forvet, orta sahanın yedeği Birhan Vatansever ve 2 gün önce imzayı atan Ahmet Çalık. Garry Rodrigues'i ekliyoruz bir de, o da (kendi açıklamasına göre) 21 gündür bireysel idman dahi yapmıyordu. Şu şartlar altında bu deplasmandan 3 puanı çıkarmak gerçekten kıymetli.

11'i okuduğumda ben başka bir şey bekliyordum, sahada beklediğimin dışında bir dizilim oldu. Josue sol taraftaydı, Sabri Sarıoğlu ise sağ açıkta. Ben Sneijder'i sol tarafta, Linnes'i sağ açıkta bekliyordum. Galatasaray'ın profili şu, kanatlarda içe kat eden isimlerle oynuyoruz ama bu tarz isimlerle başka bir düzen oluyor. Beklenti şuydu, kanatlardan daha çok orta ve Eren Derdiyok'u daha aktif kullanmak ama bunu yine uygulayamadık. Josue'nin hayal kırıklığı her geçen gün devam ediyor mesela.

Galatasaray savunarak, bekleyerek kazanamaz, bu bir gerçek. İlk yarıda beklemek durumunda kaldık, kanatlarda etki edemedik çünkü, varlık gösteremedik. Bu da rakip bekleri adına bir şans oldu, özellikle de Josue / Carole'nin tarafından Skubic birçok pozisyona girdi. Konyaspor'un kanatlara attığı her ters top etkili oldu. Ceza sahamıza atılan her top için de bu geçerli, sürekli pozisyona girdiler ve ilk yarıda şanslı taraftık. Finali iyi yapamadılar, bu anlamda devreye 0-0 girmek büyük şans. Bunların daha da ötesinde, Galatasaray mücadele etmiyordu.

2. yarıda sağlanan değişimin öncelikli anahtarı mücadelede, savaşmaya başladık. 2. anahtar ise Garry Rodrigues'in, o oyuna girdikten sonra heyecan yakaladık, hücumu hatırladık. Müthiş başladı, maçın seyrini değiştiren isimdi. Buna Sabri Sarıoğlu / Linnes kanadı da çok destek verdı, 2. yarıda görüntü bir anda değişmiş oldu. Galatasaray hücumu hatırladı, kanatları iyi kullanmaya başlayınca Konyaspor çıkamadı bu sefer, rakibi tutmayı başardık, pozisyonlar yakalayan taraf biz olduk. Eren Derdiyok / Podolski değişikliği daha erken gelmiş olsa fişi de çok daha önce çekmek mümkündü.

Galatasaray özelinde birçok sorun yazarım, özellikle de transfer kaynaklı. Ama öncelikli transfer ihtiyacı 8 numara, bunu daha önce de dile getirdim. Bruma, Sneijder, Garry Rodrigues, Podolski'li 4-2-3-1 hücumu ihtimali beni heyecanlandırıyor ama orta sahadan doğru desteği almak kaydıyla. Nigel De Jong bu maçta da işin defansif, agresiflik düzeyinde etki etti, müthiş oynadı ama Selçuk İnan'ın hücum yüzü olmasını beklerken, onun temposuzluğu ve hataları takımı çok yavaşlatıyor. Dripling özelliği olan, topla dikine çıkabilecek, daha tempolu bir isme ihtiyaç var. Stoper olmamalı öncelikli gündem, bir numaralı sıkıntı bu.

Bruma'ya bakan bir hücumumuz vardı, ilk yarıda Bruma'yı aradık ama Garry Rodrigues'le birlikte bu noktada iyi bir alternatif yaratıldı. İlk yarıdaki görüntü felaket ama ikinci yarıda doğru Galatasaray'ı bulmak adına bir ışık yandı. Podolski'nin işin içine girmesi önemli olacak, Garry Rodrigues'in de bu formunu sürdürebilmesi önemli olacaktır. Orta saha noktasına odaklanmak lazım, Tolga Ciğerci'nin ne durumda döneceği muamma çünkü.

1 yorum:

  1. Benim maçtan gözlemim.
    İlk yarıda özellikle çok fena pres yaptık. Topa çok adam ile bastık. BU açıdan devre arası iyi çalışmışız. Defansın yaptığı hatalarında daha aza indiğini gözlemledim. Bunun yanında oyuncuların konsantrasyonu artmış. Bekleyen uyuyan yok. Selçuk bile pozisyonları kovalamaya başlamış.
    Bek oyuncuları kötü durumda olsa bile oyunu ileri taşıma konusunda baya iyidiler. Buruma gelince bu pres gücümüz düşecek mi bilemem ama takım bana iyi izlenimler verdi.
    Artılar gibi eksilerimiz de vardı bu maçta. Örneğin Sneijder in eski hastalığı sol çizgiye basmak. Hem kendini hemde takımı mahveden bir hareket. Sanki takır takır adam geçebiliyormuş gibi ilk yarıda kendini sola hapsetti. Tamam Hagi de sola giderdi ancak onun soldan süpriz şutları oluyordu. Hayır adam ortada kesmiyor(gerçi kesse Eren den başkası yok orada) ne amaçlıyor bilemedim.
    Eren i değerlendirmek gerekirse çok fazla tek kaldı bu yüzden orta sahada topla buluşsa bile pek birşey yapamadı. Sanki etrafında gezecek bir Arif Erdem i bir Sasa İliç i arıyor gibiydi. Eren ile oynuyorsak bu gerekli gibi. YAni tek forvet değil de çift forvette daha rahat ve yanındaki adam da etrafında pır pır gezecek birisi olmalı.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir