8 Mart 2017 Çarşamba

Vlogger #1; Arkadaşım senin Galatasaray'la derdin ne?


Vlog olayını seviyorum, bu formatı da nasıl blog'a döndürürüm diye düşünüyordum. 8. yıl vesile oldu diyeyim, soru / cevap tarzında başlayalım, devamı da gelecektir. Biraz gecikmek durumunda kaldım tabii, aradan 7-8 gün geçti, oysa verdiğim söz ertesi gün üzerineydi. Kendimle alakalı gelen sorular oluyor, soru / cevap tarzında başlıyoruz, devamı vlog'un yazıya dönüşmüş hali gibi de gelebilir. Başlayalım bakalım;

Blog kariyeriniz nasıl başladı Burak Eren? / https://twitter.com/egmnyildirim

Egemen Yıldırım sormuş twitter'dan. Kendisi eski bir arkadaşım, gazetecidir ki bu yolda da geleceği olan bir isim. İyi bir arkadaş grubumuz var, bana katkısı, değeri çok fazladır. Soruya gelirsek, blog kariyerim 2009 yılının Mart ayında başladı. Blogların iddialı olduğu bir dönemdi ve özeniyordum, aklımın bir köşesinde olan bir işti. Cesaret edemedim ama, yoksa blogun geçmişi 2008 yılına da dayanabilirdi, 1 yıl yazsam mı yazmasam mı gibi gittim geldim. O dönemler forumlar da iddialı, biz de forumlarda yazıyorduk, benim artı olarak fanzin gibi geçmişim de var. Yazabilmem oradan kaynaklı aslında,

Fatih Terim / Ünal Aysal ayrılığı olduğu gün neler hissettin? 
https://twitter.com/Taraftarsaray05

Askerdeydim, bir şok anıydı diyebilirim. O zaman telefon da kullanmıyorum, televizyonda sürpriz eseri görmüştüm ve gerçekten şok yaşamıştım. Ne yaşandı bitti bilmiyorum çünkü. Sorunlar varmış ama benim haberim yok ve bilgi alamamak benim için büyük sıkıntıydı. Üzülmüştüm, ortada istikrarlı şekilde yürüyen, başarılı bir iş vardı. İki kazanan karakter, Fatih Terim ve Ünal Aysal. Bu konuda herhangi bir taraf olmayı istemiyorum, kim haklıydı mevzusuyla da ilgilenmiyorum. Birini sevmek için diğerinden nefret etmek gerekmiyor, bugün halimiz ortada.

Hocam spor aleminden para kazanmıyorum diyorsun da sen ne iş yapıyorsun? / https://twitter.com/dordunculsahis

Bana en çok sorulan soru bu. Çok fazla bu konulara girmedim çünkü, takip edenler de doğal olarak merak ediyorum. Şu an bir iş yapmıyorum, sporla ilgileniyorum sadece. Blogdan kaynaklı bir gelirim yok, bu bir gönül ve keyif işi diyebilirim. İleride bir iş yapacak olursam bunu paylaşırım.


Hangisinin stili sana daha uygun, Conte / Guardiola / Fatih Terim. Mancini'ye de değinirsen şahane olur? / https://twitter.com/ataslck

Sevgili Ata Selçuk sormuş, o da takip etmekten keyif aldığım bir arkadaşım. Anketti bu, Fatih Terim'i işaretlemiştim. Çünkü duygusalım, Fatih Terim varsa başka bir şıkkı işaretlemem söz konusu olamazdı. Ama Dünya futbolu evriliyor, Guardiola bu evrimi başka boyutlara getirdi. Conte de şu an bayrağı en önde tutanı. Biz de Tudor'la birlikte kıyısından köşesinden girdik bu işe, umarım başarırız. Mancini konusunda ise, benim sevdiğim bir teknik adamdı. Fatih Terim sonrası gelmesi onun şanssızlığı oldu, taktik bilgisi yüksek, bu konuda esnekliği de olan iyi bir futbol adamıydı. Ülke futbolu zorladı onu, şartlarına uyum sağlayamadı ama başarısız olduğunu söyleyemem. Juventus karşısında sağladığı başarı bile başlı başına unutulmaz bir olay.

Bir gazeteden ya da siteden teklif aldın mı? Yazıların gerçekten akıp gidiyor, sıkmıyor hiç. / https://twitter.com/aklimanyak

Güzel düşüncen için teşekkür ederek başlayayım. Gazeteden teklif almadım ama internet sitelerinden ya da dergilerden çok teklif aldım ama spor medyasına girmek istemediğim için kabul edemedim. Bazı hatır işleri veya kısa vadeli durumlar dışında da kabul etmiyorum.

Arkadaşım senin Galatasaray'la derdin ne? / https://twitter.com/captano

Captano abimizin imzası bu soru, sağ olsun beni de boş geçmedi :) Benim Galatasaray'la bir derdim yok aslında, Galatasaray'ın benimle olabilir. Farklı yaşıyorum Galatasaray'ı, bunu da yansıtıyorum galiba. Umarım iyi şekilde yansıtıyorum.

Galatasaray'ın halka / taraftara açılma işi bir gün gerçekleşir mi? 
https://twitter.com/gsqweyt

Elinde sonunda gerçekleşecek, kaçınılmaz son. Avrupa'da örneklerini görüyoruz, özellikle Almanya'da. Kulübe üye olan taraftarlardan müthiş gelirleri var ki Galatasaray'ın sadece Türkiye'de 25 milyon taraftarı olduğundan bahsediyoruz. Marka değerimiz büyük, kıymetli ama içe kapanık bir yapımız var ki içe kapananlar da bu gücü bırakmak istemiyorlar. Duygun Yarsuvat'ın geçtiğimiz günlerde bir açıklaması vardı, dehşetle okudum. Bu zihniyetten acil şekilde kurtulmamız lazım ve bu son kaçınılmaz.


Galatasaray üzerine bu kadar kafa patlatıp, araştırıp yazarken, Galatasaray'ın ciddi hatalar ile yönetilip, modern futboldan nasibini almamış yöneticiler tarafından yönetiliyorken ve tamamen dışarıya kapalı bir durumunun olması 8 yıllık blog hayatında seni bırakma noktasına getirdi mi? / https://twitter.com/Parcaliruhua

Uzun bir soru oldu, karışık gibi görünen ama her şeyin apaçık ortada olduğu. Şöyle cevaplayayım, bırakma noktasına getirmedi, getireceğini de sanmıyorum. Ben Galatasaray üzerine düşünmeye devam ettikçe, yazmaya devam edeceğim çünkü.

Yazılarını ve yorumlarını çok beğeniyorum. Ama merak ettiğim bir şey var, blogger olmaya nasıl karar verdin? Seni bu yola iten ne ve kendi kendini mi keşfettin yoksa başkası mı? / https://twitter.com/MbBenlii

Blogger olmaya nasıl karar verdiğimin cevabını yukarıda verdim aslında. O dönem blogger'lar çok popülerdi ve ben de bu alana girmek istiyordum. Beni bu yola iten de bu oldu. Keşif noktasında ise, kimse beni keşfetmedi, ne yaptıysam kendi kendime oldu ama ben bu olaya girdiğimde keşfedenler oldu, yol gösteren ve destek verenler.

Blogunu çok severek takip ediyorum. Her gün telefonda ilk baktığım yer oluyor. Hiç dergilerden, gazetelerden veya televizyondan iş teklifi geldi mi merak ediyorum. Nice 8 yıllara :) / Kemal Baran Ergen

Yukarıda verdim aslında bunun cevabını :) İyi dileklerin için teşekkür ediyorum. Televizyondan veya gazeteden değil ama dergilerden teklif aldım. Editör noktasında da oldu bu, yazarlık noktasında da.


Selamlar İzmir'den, soru sorma vesilesiyle sana ulaşma imkanı buldum sanırım şu an. Ben son 1-1.5 senedir seni ve yazılarını takip ediyorum ve inan seni okumaktan çok büyük keyif alıyorum. Müthiş bir çizgin var, saygı ve edep ekseninden hiç çıkmayan. Umarım nice 8 yıllar olur, yavaştan soruya geleyim ben :) Sorum şu, yazıları yazarken takındığın üslup sana has gerçekten ve büyük keyif veriyor okuması. Bunun altyapısı oluşurken etkilendiğin bir spor yazarı vs. var mıydı bunu merak ediyorum. Her ne kadar tıp okuyor olsam da spora ilgım büyü , kulüplerde de oynadım ve ileride spor yazarı olsaydım eğer, bu soruya ben Burak Eren diyebilirdim mesela. Yazdıkça eğlen, yazdıkça bizleri keyiflendir. / Onur Kocaman

Güzel dileklerin için çok teşekkür ederim. Blogu açtığımda en büyük hayalim buydu zaten, kendime has bir tarz yaratabilmek. Bu noktada blogger mantığıyla da hareket etmemiştim, farklı şeyler yapmayı seviyorum, hala buna devam ediyorum. Yazı dili noktasında da bu durum aynı, umarım başarabilmişimdir. Okuduğum, takip ettiğim çok kişi var ama etkilendiğim birisi yok. Youtube mantığını kullanıyorum aslında, oradaki farklı konseptleri, Sportif Cümleler tarzına harmanlamaya çalışıyorum ve yazı haline döküyorum. Soruna cevap bu olabilir.

Burak Bey öncelikle sizi severek takip ediyorum twitter hesabımın olmamasına rağmen. Başarılarınızın devamını dilerim ve kendinizi daha da geliştirip istediğiniz yerde bulursunuz inşallah. Benim sorum şu yönde olacak; Sizce Tudor'a gereken yetkiler verilip istemediği oyuncular(hangileri) gönderilip istedikleri(kimler) alınır mı sizce? / Timuçin Yılmaz

Güzel dileklerin için teşekkür ediyorum. Sorunun cevabı için beklemek lazım aslında ama şu anki görüntü şu. Podolski zaten gitti, Sneijder, Selçuk İnan, Nigel De Jong, Sabri Sarıoğlu tarzı isimlerin gönderilebileceğini düşünüyorum. Gençleştirme hareketi olacaktır, daha tempolu ve atletik isimlere mutlaka bir yönelim olacak ama isim anlamında şu olur diyemem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir