1 Şubat 2011 Salı

''Bundesliga'nın En İyi Oyuncusu Şu An İçin Nuri Şahin'' {Fatih Demireli Röportajı}

Bundesliga'daki Türk kökenli futbolcu sayısı arttıkça, bizim de o lige karşı olan duyarlılığımız son zamanlarda inanılmaz arttı. Futbolcuların hangi Milli Takım'ı tercih edeceklerinden tutun, bu futbolcuların ileride nasıl bir kariyer planı çizeceğine kadar. Bir ara Mesut Özil'le yatıp kalkıyorduk, şimdi ise Nuri Şahin'le. Durum böyle olunca da gözlerimiz Orhan Uluca ve Fatih Demireli gibi kaliteli kalemleri arıyor. Orhan Uluca röportajını tekrar okumak isteyenler buradan ulaşabilir. Şimdi ise sıra Fatih Demireli'nde ve kendisiyle çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bizleri kırmadığı için teşekkürler ediyoruz...

Almanya'daki Türk futbolcuların popülaritesi ülkemiz genelinde de arttıkça buradaki ibreler Bundesliga'ya doğru kaymaya başladı. Bu yüzden de spox.com gibi sitelerin bilinirliği artık buralarda da çok fazla, özellikle de sizin. Artık Almanya'da uçan kuş için gözler sizi arar oldu. Ayrıca ntvspor.net'de de yazılarınızı okuyoruz. Kendinizi bizlere biraz tanıtmanızı istesek neler söylersiniz?


Fatih Demireli: Öncelikle güzel sözlerin için teşekkür ederim. Spox.com’u biraz olsun tanıtmış olabildiysek, ne mutlu bize. Türk Futbolunu, Alman okurlarına sunma fikri çok eski aslında. Sport1.de sitesinde 2001’de staj yaptığımda, bana bu teklifle geldiler, ancak sonra ne olduysa olmadı. Ocak 2010’da Spox’da start verdik ve ortaya çıkan ürün ve ilgiden memnunuz. Bana gelince, Almanya’da doğup büyüdüm, 27 yaşındayım ve annemin demesine göre daha 5,6 yaşında gazeteci olmayı kafasına koymuş birisiyim. Spox’dan önce Sport1.de ve Bundesliğa Resmi Sitesi’nde de çalıştım. Bunun dışında Türkiye’de NTV Spor için de yazıyorum ve bundan da büyük mutluluk duyuyorum. Hepsi başarılı gazetecilerin olması dışında çok da iyi insanlar, bu da benim için çok önemli.

Son zamanların büyük gündemi aslında Türk kökenli futbolcuların Milli Takım tercihleri oluyor. Kimi Nuri Şahin gibi kayıtsız şartsız Türkiye diyebiliyor, kimi de Mesut Özil misali Almanya diyor. Aldıkları bu kararlarda da ailelerin çocukları nasıl yetiştirdiklerinin büyük önemi var gibi. Kimi Türk benliğini koruyor, kimi kendini bir zamandan sonra Alman gibi hissediyor. Siz neler söylemek istersiniz bu konu hakkında ve size göre Milli Takım tercihlerinde {Türkiye ve Almanya için} futbolcuların önceliği ne oluyor?
Fatih Demireli: Eskiden daha duygusal yaklaşıyordu Türk Futbolcuları. Bunda ailelerin etkisi de büyüktü. Türkiye’ye hayır diyen bir genç, ailesinden tepki alabiliyordu ama Almanya’daki ailelerin de yeni nesiller ile birlikte yapısı değişmeye başladı. İşin içinde birde kariyer planlaması var tabii ki. Mesut Özil, Türk Milli Takımı’nı seçseydi, Real Madrid’e gidebilir miydi? Zor, belki de bu konjüktür de imkansız. Bunu Mesut ve etrafındaki insanlar da biliyor ve buna göre yönlendiriliyor. Mesut’un kalben Türkiye için oynamak istediğini tahmin ediyorum, sonuçta o geçmişte diğer Türk vatandaşları gibi, Türk takımların zaferleri sonrası bayraklar ile sokağa dökülen biri. Mesut, birçok genç Türk oyuncu için örnek teşkil ediyor. Zannediyorum, Almanya’yı tercih edenlerin sayısı çoğalacak.

Bir de şu var. İsviçre veya Avusturya gibi ülkelerde top koşturan gurbetçilere neden Türkiye'yi seçmedin diye sorulduğunda '' bizlerle yeterince ilgilenilmedi, teklif gelmedi'' gibisinden açıklamalar yapıyorlar. Ama Almanya için son zamanlardaki durum farklı, artık futbolcular biraz da başarıyı istiyor gibi. Almanya kadrosunda yer almak zor ama o kadroya da bir şekilde girince inanılmaz bir piyasa sizleri bekliyor. Ama Hiddink'in de bu futbolcuları Türkiye'ye kazandırmak adına büyük çabası olduğunu görüyoruz. Zamanında gurbetçi futbolcular üzerinde bir ilgisizliğin olduğunu sizde düşünüyor musunuz ve Türk Milli Takım'ının geleceği sizce de gurbetçi futbolculardan mı geçiyor?

Fatih Demireli: Kesinlike bir ilgisizlik vardı. Bu yüzden Erdal Keser’in tekrar göreve gelmesi çok önemli. Erdal Keser’in Almanya’daki konumu çok önemli. Alman Futbol Federasyonu ile ilişkileri de üst düzeyde ve Mehmet Ekici gibi oyuncuların Türkiye’yi seçmesinde önemli bir rolü var. Hamit, Halil, Yıldiray ve Nuri gibileri de onun artı hanesine yazmamız gerekiyor. Ancak Erdal Hoca’nın yanında Guus Hiddink’in de Almanya’da boy göstermesi önemli. Hiddink, Türkiye’de başarı istiyor ve o da gurbetçilerin Milli Takım’a neler vereceğini çok iyi biliyor. Arda Turan, 4-4-2’yi daha yeni öğrendiğini söylüyorsa, aslında bu her şeyi açıklıyor. Maalesef altyapılarda büyük sorunlar var. Bu düzelmediği sürece başka pazarla yönelme mecburiyetindeyiz.



Orhan Uluca {nam-ı diğer Borges}, Nuri Şahin'in zamanında Almanya'yı tercih etmesi durumunda bugünlerde Khedira'nın yerine onun olacağını söylüyor ve bu görüşe ben de katılıyorum. Bu sezona da baktığımızda Dortmund'un gerçekleştirdiği zirve harekatının en değerli parçalarından birisi Nuri Şahin olmuş durumda ve mükemmel bir gelecek onu bekliyor. Klasik bir cümle olacak ama Milli Takım'ın 11'ın de de yer almakta zaman zaman zorluk çeken bir futbolcu durumunda, yine de Hiddink'in son yapılanmasını beklemek lazım. Nuri Şahin size ne ifade ediyor, Nuri'yi enine boyuna ele aldığımızda geçmişi ve geleceği ile ilgili neler söylemek istersiniz?


Fatih Demireli: Nuri herşeyden önce çok düzgün bir insan. Biz hep futbolculuklarını konuşuyoruz ama en az bunun kadar önemli olan da karekterleri var. Nuri, Hamit gibiler, Almanya’da zedelenmiş Türk imajını düzeltme yolunda önemli katkı sağlıyorlar. Futbolcu Nuri’ye gelince, bu genç yaşına rağmen elde ettiği tecrübe inanılmaz. Çıkışları çok fazla oldu ama inişleri de yaşadı. Bundesliga’nın en iyi oyuncusu şu an için Nuri Şahin olduğunu düşünüyorum. Borussia Dortmund şampiyon olursa, ki bu tahminimi daha sezon öncesi yapmıştım, onun katkısı büyük olacak. Zannediyorum kısa vadede Nuri, Dortmund’u bırakmayacaktır. Kulübüne bağlı, Teknik Direktör Jürgen Klopp ile iletişimi üst düzeyde ve önünde bir Şampiyonlar Ligi şansı var. 2012 yılında sözleşmesi bittiğinde diğer hedeflerine yönelebilir. Arsene Wenger’in uzun zamandır onu takip ettiğini biliyoruz, Arsenal, Nuri’nin stiline de yakışır bir takım.



Tunay Torun, Taner Yalçın hatta Mehmet Ekici ve İlkay Gündoğan'a kadar gurbetçi futbolcularımızın isimleri Süper Lig'le de çok anılır oldu. Özellikle de Galatasaray'ın bu futbolcularla sürekli ilgilenildiği söylendi ama en olması mümkün Cenk Tosun transferi bile gerçekleşmedi ve bu futbolcu Gaziantepspor'un yolunu tuttu. Sizce bu futbolcuların Süper Lig'e gelmesi durumunda gelişimleri ne yönde olur ve Mehmet Ekici, İlkay Gündoğan gibi piyasası çok geniş futbolcuların para için bu lige gelme ihtimalleri var mıdır?

Fatih Demireli: Cenk Tosun’un Galatasaray’a gelmeme nedenini bende anlamadım açıkçası. 500 bin Euro gibi çok makul bir bonservise gelebilirdi ama Galatasaray tercihini başka isimlerden yana kullandı. Bundan 1,2 yıl sonra bu oyuncu için Galatasaray’ın, Gaziantep’e nasıl bir teklif yapacağını da merak etmiyor değilim açıkçası. Tolunay Kafkas gibi gurbetçileri çok iyi tanıyan ve kullanan bir Teknik Adamın elinde olması, Cenk için büyük avantaj. Diğer oyunculara gelince; İlkay ve Mehmet gibi üst düzey oyuncuların, Süper Lig’i tercih etme olasılığı çok fazla yok. Bunlar Bundesliga’nın gözde oyuncuları, sadece İlkay için sezon başında 7 Milyon Euro’lük teklifler yapıldı ama kulübü kabul etmedi. Şu an iki, üç katı fiyatları konuşuluyor. Tunay, Taner gibiler bir alt kategori de ve gelme olasılıkları daha yüksek. Milli Takım konusunda bahsettiğimiz gibi. Bu oyuncuların altyapı eğitimleri üst düzeyde ve her Süper Lig takımına katkıları büyük olur.

Almanya'da doğup büyüyen gurbetçilere alışığız ama Türkiye'de yetişipte Bundesliga görmüş futbolcularımız da var. Ümit Özat, Alpay Özalan gibi örnekler hemen aklıma geliyor ama son zamanlarda ses yaratan bir ihracat hamlemiz olmadı. Şimdi ise Tuncay Şanlı'nın Wolfsburg'la anlaştığını görüyoruz. Öncelikle şunu sormak istiyorum, Almanya'da yetişmeyen ama bu ülkeye giden Türk futbolcularının geleceğini nasıl görürsünüz, Bundesliga'ya uygun bir futbolcu profilimiz var mı ve Tuncay Şanlı neler yapabilir?

Fatih Demireli: Tuncay’a transferi hayırlı olsun. Wolfsburg, Edin Dzeko’nun gidişinden sonrası kadrosunu yeniden yapılandırdı ve Tuncay da bunun bir parçası. Çok doğru bir ligi tercih ettiğini düşünüyorum. Oyun stiliyle çok fazla uyum sorunu yaşamayacaktır. İngiltere’den gelmesi de onun açısından bir avantaj, sonuç itibariyle tempo olarak benzer ligler. Ümit Özat ve Alpay Özalan kulüplerin taraftarları tarafından çok sevildi, hatta Alpay için özel besteler yapıldı ki, bu Almanya’da çok görülen birşey değil. Wolfsburg’un taraftar profili henüz yeni gelişiyor, çok fazla baskı hissetmeyecektir.

Almanya'dan Galatasaray nasıl görünüyor?


Fatih Demireli: Hala en çok tanınan Türk kulübü konumunda. Bir Almana Galatasaray dediğinizde, size ters ters ters bakmayacaktır. Ama özellikle futbol piyasasında bir imaj kaybına uğradığını söylemek lazım. Lincoln, Meira ve Misimoviç gibi Bundesliga’nın kalburüstü oyuncuları Galatasaray’da başarılı olamadı. Almanlar, bundaki hatanın sadece futbolcularda olmayacağını biliyor. Benimde düşüncem de bu yönde. Özellikle Misimoviç konusunda büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Yıllardır takip ettiğim ve takdir bir oyuncu, Galatasaray’da hak etmediği bir muamele görüyor.

Galatasaray'ın her açıdan büyük sorunları var. İyi yönetilmemesinden tutun, kadro kalitesizliğine, istikrarsızlığa kadar birçok açıdan örneklendirme yapmamız mümkün. Bu takımın kurtuluşu sizce de yönetimin değişip, yeni bir heyecanın gelmesinde mi yatıyor yoksa futbol kararlarını alan mekanizmanın bazı damarlarını kesmek mi önemli? Mesela sportif direktör değişimi gibi...


Fatih Demireli: Galatasaray’ın son yıllarda başvurmadığı bir yöntem kalmadı. Kallı getirildi, otoriter olsun, dengeyi sağlasın ama olmadı. Skibbe getirildi, fazla insan (!) çıktı. Bu sefer isimli bir adam getirelim dediler, Rijkaard getirildi ama ona da sabır sadece 65 maça yetti. Şimdi Hagi ve onunda yeni sezonda Galatasaray’da olacağına inanmıyorum. Aynı şeyi transferler için söylemeyebiliriz. Önce gurbetçi taaruzu, sonra yıldızlar topluluğu, şimdi de savaşan oyuncular. Bunları yapabilirsiniz ama hepsini 2,3 yıla sığdırmak bir mantalite yanlışını yansıtıyor. Galatasaray yönetimi uzun vadeli sportif hedefler kovalamıyor ve kulübün hali ortada. Yönetimdeki kişilerden önce yönetim anlayışı değişmesi lazım. Bunun dışında Adnan Sezgin konusu var. O da bu zihniyetin bir profesiyoneli olarak verilen görevleri yapıyor.

Misimovic'i en iyi bilen isimlerden biri sizsiniz. Yıllarca Almanya'da bu adamı yerinden takip ettiniz ve Galatasaray'a da transfer olduğunu öğrendiğinizde bu işe en çok sevinen isimlerden birisi olmalısınız. Ama Lincoln mevzusunda olduğu gibi Misimovic'in de kalemini kıran bir teknik adam var ve hala neden kadro dışı kaldığı açıklanmamasına rağmen Misimovic'i kayıtsız şartsız istemediğini belirtiyor. Misimovic konusunda kim haklı kim haksız mevzusuna girmeden, neden bu futbolculardan yararlanmayı başaramıyoruz?


Fatih Demireli: Yukarda söylediğim gibi; büyük şok yaşıyorum Misimoviç konusunda. Bildiğiniz gibi Bayern Münih’in alt yapısında yetişti ve o dönemlerden biliyorum ve tanıyorum. Gittiği her kulüpte önemli işler yaptı, her takımın lideri oldu ve Wolfsburg’un inanılmaz şampiyonluğun baş mimarıydı. Sezon başında transferi çok zor gerçekleşti. Galatasaray, 3-4 hafta transferi için uğraştığı oyuncuyu, 3 maç zor oynattı. Lincoln ve Misimoviç’in aynı sebeplerden dolayı Galatasaray’da kadro dışı kalması kadar komik birşey yok, ikisi çok farklı tipler ama aynı kaderi paylaşıyorlar. Neden yararlanmayı başaramıyoruz sorusuna gelince; yukarda bahsettiğim kısa vadeli düşüncelerin ürünüdür bu. İşlemeyeni hemen kesip atmak, oysa Galatasaray’da işlemeyen birşey varsa, o da kulüp yönetimi ama orada yerinden kıpırdayan yok.



Galatasaray'da gördüğüm teknik adamlar içerisinde belki de en sevdiğim Michael Skibbe olmuştu. Güzel futbol anlamında da, Galatasaray ismini yeniden Avrupa'ya duyurmak anlamında da çok güzel işler yapmıştı ama onun da sonu pek farklı olmadı. Avrupa'da ismimizi yeniden hatırlattık, çok başarılı dönem geçiriyoruz diyen yönetim nedense bu başarının mimarını işten çıkardı. Sebebi ise ligde oluşan konum, oysa Skibbe giderken çok daha iyi noktadaydık. Bu ayrılıktan sonra da gerisi çorap söküğü gibi geldi. Şimdi ise Skibbe'nin Bundesliga'da yine iyi işler çıkardığını görüyoruz. Skibbe için neler söylemek istersiniz ve Skibbe'nin geleceği de Löw gibi olabilir mi?

Fatih Demireli: Nuri Şahin sorusunda söylediklerimi tekrarlamak istiyorum. Michael Skibbe herşeyden önce iyi bir insan. Galatasaray’da da bu yüzden başarılı olamadı belki de, fazla iyilik yaramıyor bizim ligimizde. Bunu Adnan Polat bile rahatlıkla söyleyebiliyor. Almanya Futbolunda bilinen birşey var; bir takımın başında Michael Skibbe varsa, o takım izlenir. Her gittiği yerde iz bırakmıştır ve bırakmaya Frankfurt’da devam ediyor. Skibbe, Almanya Futbolundaki gençleşme sürecini başlatan isimlerden birtanesiydi. Uzun yıllar Alman Futbol Federasyonu’nun altyapısında çalışması önemli bir etken. Geleceğinde tekrar bir Alman Milli Takımı olabilir mi bilmiyorum, çünkü bu konuda Jürgen Klopp, Thomas Tuchel ve Robin Dutt gibi daha genç hocalar gündemde ama kariyerinde önemli yerlere geleceğinden eminim.

Bu soru adettendir, Sportif Cümleler için neler söylemek istersiniz?


Fatih Demireli: Çok büyük takdir ediyorum. Tempona hayranım, maçlar biter bitmez yazıların hazır ve güncel olaylara da çok çabuk reaksiyon gösterebiliyorsun. Bazı spor siteleri bile bu tempoyu yakalamıyor. Başarıların devamını dilerim, en büyük takipçilerinden birtanesiyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir